English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ C ] / Chains

Chains translate English

2,029 parallel translation
Ama yaratık zincirleri parçalayarak hepsini öldürdü.
But the beast broke through the chains and killed them all.
Canavar en güçlü zincirlerimizi parçaladı.
The monster can break through our strongest chains.
Bu zincirlerin dayanacağından emin misin?
You're sure these chains will hold?
Kin, açgözlülük ve korku prangaları
Chains of hatred, greed and fear
Zincirleri, silah olarak ne bulursanız kullanın.
Use the chains, anything you can find as weapons.
Zincir görüp kimse çıkamasın diye diyorsunuz.
YOU SEE CHAINS, FIGURE HE DIDN'T WANT ANYONE TO GET OUT.
Büyük bir cenaze evi işletmesi orayı satmam için beni zorluyordu.
The big mortuary chains kept calling to get me to sell.
Zincirlerin anahtarlarını bul.
Get me the keys for these chains.
Bu zincirlerden nasıl kurtuluruz, ona bakalım.
- Let's worry about that once we get these chains off.
O zaman artık zincirlerden kurtulabiliriz.
Now we can get these fuckin'chains off.
Zincirler için kullanabileceğimiz bazı aletler olabilir.
There has to be some tools that we can use on these chains.
Müzik mağazaları onu artık istemiyor.
You know what? Chains don't want it anymore.
Bir sürü zincirim var.
I Sat chains.
Akıntı çok!
Many chains!
NasıI kaçabilirim? Ben sizin köleniz değil miyim?
How am I to run when you'd have me bound in the chains of servitude?
Kelepçelerini çıkarın.
T ake those chains off him.
Yine de bu zincirleri takmanızda ısrar edeceğim...
Nevertheless, I insist that you wear these chains...
Onları zincirleyemeyiz.
We can't put them in chains.
Üçü de ortada birleşecek aralarında zincir olmaksızın.
Three chains without stand together in the middle.
Can alıcı nokta ise çubuğu çevrelemekte olan bu zincirler.
The crucial bit are these chains which encircle the rod.
Bazıları, birbirlerine bitişik kalarak zincirler oluşturdular.
Some remained attached to one another, so that they formed chains.
Dün gece kardeşin çabucak zincirlerden kurtuldu. Gizli bölmeden aşağı indi ve kayboldu.
So last night, your brother escaped from his chains quickly, slipped through that trap door and vanished beneath the stage floor.
Evet ve buradan zincirlenmiş hâlde teşhir edilmek üzere sürüklenerek çıkartılabilirim.
I do. And I may soon find myself dragged out of here in chains for all the world to see.
Petrol, çelik, fabrikalar, otel zincirleri...
Oil, steel, auto plants, hotel chains.
Sonra Sör Cristopher Dacre ve Suffolk Dükü, oklu ve mızraklı adamlarla birlikte kaleden çıktılar.
Then Sir Cristopher Dacre. and the Lord Suffolk, came out of the castle with the men that brought these spears on those and afterwards, men of bloody chains and captures, scalds
En büyük zaferinizi alelacele kutlamaya çalıştığınız York'a dönecek ve burada, Majesteleri'ne ve onun krallığına karşı işlediğiniz büyük günahların cezasını zincirlerle asılarak ödeyeceksiniz.
You are to be returned to york, where you enjoyed your most frantic triumph and there hanged in chains as a punishment for your grievous sins against his majesty's highness and against this realm.
Karım ve çocuklarımın, asılıp zincirlerin içinde çürümeye bırakılacağımı görecek olmaları zaten yeterince kötü.
Bad enough that my wife and children will see me hanged, and left to rot in these chains.
Bana, herkes görsün diye, bedeninin hala zincirler içinde sallandırıldığını söylediler.
I was told his body is still hanging, Trimmed in chains, for all to see.
Çelik zincirler tavandan 3 metre sarkacaklar.
Steel chains will dangle from the ceiling at a height of nine feet.
Askerler, buradaki dostumuz için biraz gümüş zincir getirin.
Soldiers, some silver chains for our friend.
Biraz ileride zincirleri, kancaları tamir etmek için demirhane vardı.
At that end, there was the forge to repair the chains.
Zincir mi?
Chains?
Seni de altın zincirler ve... parlak gömlekler içindeyken ziyaret ederdim.
I'd come and visit you too. Smuggle in gold chains and shiny shirts.
Ancak sulu bir çöldür. Berrak ve mavi çünkü tüm deniz besin zincirinde anahtar rolü olan plankton çok azdır.
But they are a watery desert, clear and blue because there is so little plankton, the key to all marine food chains.
Sookie, gel de zincirleri bagla.
Sookie, come and hold these chains together.
Zincirlerimi çıkar ki, beni teneke kutunun içine götürsünler.
You're only taking off my chains so they can stuff me in a tin can.
Sizce bu zincirler gerçekten gerekli mi?
You think-You think these chains are really necessary?
Ayrıca tişört ve anahtarlıklar da var.
It also comes in t-shirts and key chains.
Pekâlâ, aynı anda zincirleri çekin!
! Good, Withdraw chains at the same time
Böylece başkaldırırlar ve Zeus'u zincire vururlar.
So in fact they rise up and they bind Zeus with chains.
Zeus'un zor durumda olduğunu duyunca onu kurtarmaya gelirler Tanrı Hanedanları güvenli bir yere kaçarken onun zincirlerini kırarlar.
When they hear Zeus is in trouble they come to his rescue breaking his chains as the Olympians run for cover.
Karısı Hera gökten altın zincirlerle asılmaya mahkum edilirken,
His wife Hera is sentenced to hang from the sky by golden chains.
Zincirlerini mi söktü?
He broke through his chains?
Bir başka yerde de şüpheli şahıslar sopa ve zincirlerle insanlara saldırdı.
Meanwhile, suspicious characters armed with clubs and chains attacked...
Zincirleri seviyor.
he likes chains.
Zincir seven çok erkek var.
there are a lot of guys out there who like chains.
Ben seni hapse atmaya karar verirken, sen de Hâkim'in ofisinden serbest düşüş yapmakla ne yapmaya çalıştığını açıkla.
Explain what you were thinking when you did a free fall from the judge's chambers. While I decide if I drag you back in chains.
Beni zincirliyor.
She keeps me in chains.
Kadını zincire vuracak hâlimiz yoktu ya.
We could hardly put her in chains
Hiçbir kadın onu bağlayamaz.
No woman can put him in chains, no enemy to stop him.
Ben de "Çok iyi" dedim.
Dragged, perhaps by chains.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]