English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ C ] / Circumstances

Circumstances translate English

7,046 parallel translation
Eğer farklı şartlar altında olsaydık, senle ikimiz, harika bir çift olurduk.
You know, under different circumstances, I think we would have made a hell of a couple.
İçinde bulunduğumuz koşullar el verdiğince gidebileceğimiz noktayı araştırıyoruz.
And circumstances have got in the way of us exploring our reach.
Şartlar.
Circumstances
Koşullara yoğunlaşırım.
I concentrate on circumstances.
İkna edici bu vakaların ışığında kocanızı öldürmeyi amaçladığınız anlaşılıyor.
A convincing set of circumstances, signalling your intention to murder your husband.
Ne olursa olsun telefonu onlara verme.
And don't give it to her under any circumstances!
Her ne şartla olursa olsun ikisi de koltuklarından kalkmayacaklar.
Under no circumstances are the father or daughter to get out of their seats.
Eğer yazarının garip durumu birkaç soru doğurduysa, daha da iyi.
And if the strange circumstances of its authorship raised a few questions, well, even better.
Her insan, doğasına göre ihtiyaçları ve inançlarına göre davrandı. Özel durumları da bunda etkili oldu elbet.
Each person reacted as his nature, his needs, his convictions, and his particular circumstances compelled him to.
Bugünü duruşması çok kararlı memurların zor şartlar altında gece gündüz demeden çalışmasının sonucudur.
Today's hearing is the result of a thorough investigation by a team of dedicated officers who worked day and night under difficult circumstances.
Böyle bir durumda olan, dul kalmis bu adama birazcik acima duygusu gösterebilirsiniz Bayan Abbott.
Under the circumstances, you might consider showing her widower a little compassion, Ms. Abbott.
- Kasım kuralı ifşa edilmez. - Asla.
You do not, under any circumstances, reveal the November rule.
Ama ne olursa olsun müdahale edemezsin.
But under no circumstances do you interfere.
Onlara çocukların nasıl kurtarılacağını öğretiyorsunuz. Değil mi?
You're helping them learn to save children should the circumstances arise.
O da, ah, iyi yapıyor beklendiği gibi, Tabi, Koşullar altında.
He is doing well, uh, as well as can be expected, of course, under the circumstances.
- Hiçbir koşulda yanlarına yaklaşılmaması gerekiyor.
... and should not be approached under any circumstances.
Gerçi onun durumundaki bir çocuk için bu gayet normal bir davranış.
Although this is perfectly normal behaviour for a child in her circumstances.
Hafifletici durumlar var.
There are extenuating circumstances.
- Bu suçlu davranışı, Dr. Ellison ve bu durumda, işe dönmenizi tavsiye edemem, hastaları görmek bir kenara.
This is criminal behavior, Dr. Elison, and under the circumstances, I cannot recommend that you return to work, much less see patients.
Maalesef şartlar kontrolümüz dışında geliştiğinden, farklı bir konuşmacı karşınıza çıkaracağız.
However, due to circumstances beyond our control, we've had to bring in a different speaker tonight.
Şartlar uzun yola başvurmamı gerektirdi.
Circumstances caused us to take the long way around.
Şartlar, beni önlem almaya itiyor.
Circumstances force me to, take... Precautions.
Şartlar farklı olsaydı kesin bir kazanan olurdu.
Arguments that, under other circumstances, would be the definitive winner.
Ama şartlar farklı değil.
But these are not other circumstances.
Sessiz olmasını isterim, karanlık olmasını isterim.
I can't sleep with just any circumstances. I need it to be quiet. I need it to be dark.
Keşke başka şartlar altında tanışmış olsaydık.
And I wish we had met under different circumstances.
Ne olursa olsun hiç kimsenin Damian'ın isteklerini yerine getirmeyeceğini söyleyeceğim.
Letting him know that under no circumstances is anyone to meet Damian's demands.
- Ne şartlarda?
- In what circumstances?
Sor kendine, "Bu şartlarda ben öldürebilir miydim?"
You are asking yourself, " Could I kill in such circumstances?
- Çünkü bahaneler vardı.
Because of extenuating circumstances.
Zor bir seçimdi bayım. Ancak değişen koşullara uyum sağlamak her kaptanın görevidir.
A hard choice, sir, but one that any responsible captain must make given the changing circumstances.
Her ne olursa olsun bu çatının altında bir erkeğin ölmesinin sorumlusu benim.
A man dies under this roof, it is my responsibility whatever the circumstances.
Durumları göz önünde bulundurduğumda da bu plana sadık kalmak muhtemelen en iyisi.
And given the circumstances, it's probably best that we stick to it.
Kurallar her durumda geçerli.
Rules apply in all circumstances.
Normal şartlar altında hesaplarım...
The thing is, under normal circumstances, my accounts...
Hiçbir şart altında bunun geçmesine izin verilmemeli.
Under no circumstances must this be let through.
Daima koşullardan çabuk etkilenen kişilerin oldukça zayıf olduğunu düşünmüşümdür.
I always think it's rather a weakness, to be so affected by something in one's circumstances.
Bu koşullar göz önüne alındığında diğerlerine kahvaltı servisinden çok şey beklememelerini söylerim.
I'll, er... I'll inform the others not to expect too much in the way of breakfast, given the circumstances.
Bapu'nu bu halde bırakıp gidecek misin?
Will you desert your Bapu in such circumstances?
Kimi koşullar altında ne kadar kibar olacağını hayal dahi edemiyorum.
I really can't imagine many would be as kind, under the circumstances.
- Hangi koşullar?
What circumstances?
Şartları ihtiyaçları karşılıyor.
Her circumstances fit the bill, too.
Şüpheli koşullar altında aniden kayboluyor. Ve bir gün dahi geçmeden Urca altınının artık ele geçirilemeyeceği İspanya'ya doğru harekete geçtiği haberi yayılıyor.
He promptly disappears under suspicious circumstances, and less than a day later, news arrives that the Urca gold is no longer to be won, but is safely on its way back to Spain.
Ama şartlar ne olursa olsun kabul etmeyecekleri şey İngiltere ile uzlaşma planı olacak.
They will be empowered. But what they will never be, under any circumstances, is partners in a plan to reconcile with England.
Bu durumlar altında seninle nasıl bir ilişki kurmamı bekliyorsun?
How do you expect me to have a relationship with you under the circumstances?
Koşulları düşünürsek akıllıca bir harekete benziyor.
Sounds like a smart move. Considering the circumstances.
Tabi keşke daha iyi koşullarda olsaydı ama işte..
I just wish it were under better circumstances.
Portekiz'de ne yapılması gerektiğini yalnızca ben biliyorum çünkü olan bitenden yalnızca benim haberim var bayım.
They do not. Only I know what needs to be done in Portugal, sir, because only I am acquainted with all the circumstances.
Lâkin bir Leydi veya herhangi birisi için durumlar bu denli ümitsiz ve karanlıkken neşeli olmaya çabalamak epey zordur.
But it is a very hard thing for a lady, or anyone, to fix their mind upon cheerful thoughts when their circumstances are so enclosed and dreary.
Bu şartlar altında yani.
In the circumstances.
Beni dinle! Marty! Marty!
Do not, under any circumstances, go into that back room!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]