English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ C ] / Clearly

Clearly translate English

14,773 parallel translation
İdareye ne istediğimizi açıkça belirtmemiz yeterli ve...
We just have to, like, clearly state to the administration what it is we want...
Tam olarak görmeye başladığımda gitmişlerdi.
When I could finally see clearly, they were gone.
Sanki bir oyun mağazasında çalışmalıymışsın gibi.
It's just... you should so clearly be working at a GameStop.
Onlara emirleri yeterince açık şekilde iletmediğimi söyledim.
I told them I hadn't conveyed the orders clearly enough.
Zırhlı araç gereken bir şey olduğu kesin.
Clearly something valuable enough you need an armored truck.
Demek ki Sarah olayı bir şeyleri engelliyor, bunu çözmeniz gerek.
Well, clearly, this Sarah thing is getting in the way, so you guys got to sort it out.
Demek ki bir şey var.
And I'm telling you not to. So, clearly it's something.
Açıkça Hudson'ın spor programını işaret ediyor.
This clearly points to Hudson's athletic program.
Kesinlikle tekrar kazanacaksın.
You're clearly gonna win again.
Her şey yolunda mı diye sorardım ama görünüşe göre değil.
I'd ask if everything's okay, but it clearly isn't.
Hatta gerçekleri tüm çığlaklığıyla görüyorum.
In fact, I'm seeing things very clearly now.
Harika bir ajan, sorumluluk sahibi bir adam bir kahraman, neden nöbet yerini bir saat önceden terk eder?
Now, why would a great agent, clearly a responsible man, a hero, just happen to leave his post an hour before his shift was up?
Açıkçası hiç bir fikri yoktu.
Clearly, he has no idea.
Görünüşe bakılırsa, her şeyi saklıyorum.
Clearly, I keep everything.
Ve o akşamki olayları çok net hatılıyorsunuz değil mi?
And you remember the events of the evening clearly?
Açıkça kavga etmişler ve görünüşe göre Nina tutku cinayetine sebep oluyor.
Clearly, they were fighting, and Nina most likely killed her in a crime of passion.
Belli.
- Clearly.
Bu ismi belli ki Omo Matik'ten aldın, değil mi?
Well, the name is clearly inspired - by Mrs. Butterworth, right? ‭
Mumkun oldugunca acik sekilde ifade edeyim size.
Let me put this to all of you as clearly as I can.
Rick beni öldürmekle tehdit etmişti, herif nasıl da nefret ediyor.
I'm thinking how Rick threatened to kill me, how he clearly hates my guts.
En nihayetinde gerçekleri görmek için tek ihtiyacımız olan şey bir çift pijama.
Mm-hmm. All it takes is a pair of sweats to finally see things clearly.
Anlaşılan o ki makinenin getirdikleri Cole'u engelliyor.
Clearly whatever splintered here is stopping Cole from shutting it down.
Belli ki sen edemiyorsun.
Clearly you can't.
Belki de ona okumayı öğretmelisiniz çünkü kapıya apaçık "UZAK DURUN" diye yazmıştım.
Well you ought to teach her to read because I put a sign on the door that clearly says "keep out".
O belli ki bir suçlu, o hâlde bunu kanıtlayacak şey nerede?
He's clearly a criminal, so where's the stuff to prove it? !
Belli ki şansım varken Puerto Vallarta'ya gitmeliydim.
Clearly. I should've gone for Puerto Vallarta when I had the chance.
Bir hayaletin eti kemiği olmaz.
A ghost cannot be flesh or bone, but as you can clearly see...
Bana bak uşağın değilim ben senin.
Hey, man, I am not the help. Clearly.
Sizin bana güvendiğinizden daha çok size güvenmemi bekliyorsunuz.
And you expect me to trust you clearly more than you trust me.
Pekâlâ, belli ki iblis bu ayaklı penisin içine girmiş.
Okay, clearly the demon is inside of this walking penis.
Şüphesiz çok yol kat ettik ama hâlâ gitmemiz gereken çok yol var.
Clearly, we have come far, but we still have far to go.
Ben poker metaforu kullanıyordum ama sen savaş oyununa çevirdin.
I was clearly establishing a poker metaphor, you just changed it to a game of chicken.
Uyuşturucuları daha iyi etiketlemeliyiz.
Jesus, we have to start marking our drugs more clearly.
Düpedüz Hooli casusuyla karşı karşıyayız.
Wow, um, clearly we're dealing with a Hooli spy here.
Şüphesiz ama şirketle ilgili bana söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Clearly, but is there anything you guys want to tell me... about the company?
Adım Jared. Bize müsaade eder misin, böldün de?
My name's clearly Jared, and if you would excuse us, you were interrupting.
Bu insanların hiçbiri anlamamış.
clearly none of these people get it.
Evet, damarları açıkça görebiliyorum.
Yeah. I can see the vessels clearly.
Artık her şeyi daha net görebiliyorum.
I see it all so clearly now.
Görmediğin çok açık.
Clearly you do not see it.
- Ama anlaşılan Grigory birinin annesini öldürmek için arabayı sabote ettiğini düşünüyor.
- But clearly grigory thought Someone sabotaged his mother's car in order to kill her.
Aman Tanrım, yani, belli ki her şeyi batırmış yani, nasıl bir geri zekalı...
Oh, my God. I mean, like, clearly, he messed up. Like, what kind of moron would...?
Claire Elliot açıkça artık kimsenin babalarıyla konuşmadığını söylemişti.
I mean, given Claire Elliot clearly intimated that none of them spoke to their father any more.
- Ben sağlıklı düşünemiyordum ve durum değişti.
But I wasn't thinking clearly, and things have changed.
İçki içtiği çok belliydi, hiç şaşırmadım.
He'd clearly been drinking, no surprise there.
Sağlıklı düşünemiyorsun.
You're not seeing clearly.
Gayet sağlıklı düşünüyorum!
Oh, I see clearly!
Sarah'ya gözünü ondan ayırmamasını söylemiştik ama söz konusu Cal oldu mu Sarah her zaman net göremiyor.
We'd ask Sarah to keep an eye out, but she doesn't always see clearly when it comes to Cal.
Görünüşe göre herkesin de bu kulağa takılan şeylere ihtiyacı yok çünkü bende olmamasına rağmen beynim hiç etkilenmedi.
Well, clearly, not everybody needs this ear-wig thingy, because I don't have one and my brain is perfectly intact.
Açıkçası altınları gördüğüne şaşırmadın.
Clearly, you're not surprised to see this gold.
Anlamamış belli ki.
Well, clearly he doesn't get it.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]