English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ C ] / Click

Click translate English

2,029 parallel translation
Click onu bacağından vurdu.
Click shot him in the leg.
Click ölmüş.
Click's dead.
Click'in cesedini buldunuz mu?
You get Click's body?
Tık!
Click!
Tak!
Click!
Yani Click'i kaybetmek yeterince kötüydü zaten, değil mi?
I mean, losing Click was enough, wasn't it?
Tamam mı? Çünkü bir gün artık sana ihtiyacımız kalmadığında ben ve sen arkadaşım Click hakkında ufak bir sohbet yapacağız.
Because one of these days when we don't need you anymore, me and you - - we're gonna have a little talk about my friend Click.
Kirpiklerine tek dokunuş yeter.
With a click of her beautiful eyelashes
bir çırpıda tıklayın.
Click a snap.
Ve eğer bana zorla söylettirmeye çalışırsan tırnaklarının son vuruşunu yaptığından emin olmak için ne kadar güç kullanması gerekiyorsa, kullanması için Dyson'a izin vereceğim.
And if you try and force me to tell you, I will give Dyson permission to use whatever force is necessary to make sure those fingernails click their last clack.
Birini kapatsam 50 tane daha çıkıyor.
I mean, every time I click out of one, 50 more of them pop up.
Her üçüncü adımını daha sert basıyorsun.
You know, you always click your heel harder on the third step.
Hattaki klik sesinin neden olduğunu anlayamadı... -... ama çözecektir.
He can't work out what that click is on the line, but he will do.
"Çekmeyin."
Click, click.
Aklın çalışmaya başladı.
The wheels click.
Şunu gördün mü? Ne?
( Click ) Did you see that?
Daniel Robinson'ın kızı...
( Click ) Daniel Robinson's daughter...
"Şehrin en iyisi, istisnasız" değil mi?
"Best in the city, bar none," right? ( Handcuffs click )
Tıkla hadi.
Point and click.
Narkotik biriminin raporunda, bazı yetiştiricilerin su sayacının çevresine basınca duyarlı plaka monte ettiklerini plakaya basar basmaz... Çıt. Aşırı su tüketimi yapan hat kapatılır, böylece sayaç değerleri normal görünür.
I read this drug squad report that said some growers install pressure plates around the meter, so as soon as you step on the plates--click.
Tam buraya bas.
Just click here.
Klik.
A-click.
Bakarız altında çiçek mi var böcek mi var.
And click, we'll see what makes him tick! Huh?
Çiçekler böcekler...
Click, tick...
Ekiptekilerle çabuk kaynaşırdın.
I think you'd really click with the gang.
Burada hiçbir şey yok. - Basabilirsin, tamam mı?
There's nothing there Click, right?
Aramızdaki kimya başka.
We just click.
Kendi odamızda. Götünden kan alırdım.
DID he just click his fingers at Cathy Brown?
- Tık sesi.
The click.
Bir.
CLICK
Telefondaki'tık'sesi.
The click on the telephone.
Yürü, biraz daha titreşin.
Go, click some more.
Kalçalarınızı titreştirin.
Click your asses off.
Müşterilerimin yapmaları gereken tek şey Web sayfasına tıklamaktı.
All my customers had to do was just point and click.
Bir tık.
- Little click. - Mm-hmm.
Resmini çekemezsiniz.
Don't click any pictures.
Eğer onun resimlerini çekerseniz fotoğraf makinelerinizi kıracağım.
I'll break the cameras if you click her pictures.
Canınız istediğinde, parmaklarınızı şıklatarak ortaya bir fincan kahve çıkaramazsınız değil mi?
You can't just click your fingers and summon up a cup of coffee when you feel like one, can you?
Tamam devam edelim
Clear. Perfecto. Click me off two frames, raj.
Özgüvenliyseniz, bağımsızsanız, açık fikirliyseniz, tutkuluysanız, samimiyseniz, yaratıcıysanız, komikseniz aradığın kişiyim diyorsanız, ve uyumlu olduğumuzu düşünüyorsanız, benimle iletişime geçin, DocTroy77.
If you're confident, if you're independent, if you're open-minded, passionate, genuine, creative, funny, if you think you're her, and you think we'll click, please- - Contact me, DocTroy77.
Sonra Atmaca Operasyonu'na tıkladıkları an tetiği çekmiş olacaklar ve sinir gazını salarak oradaki herkesi öldürecekler.
Then when they click on "operation Sparrow," an electric charge will ignite, releasing the nerve gas, killing everyone in the room.
Ve Hawaii balığı...
- Ka-click. And the state fish, the humuhumunukunukuapua'a.
- Ve ananas.
- Ka-click. - And a pineapple.
- N'abersiniz?
- How you doing? - Ka-click.
Ne kadar romantik!
Ka-click. - How romantic! - Yeah.
Acele et!
Point and click.
Hadi bakalım.
Get up. - ( handcuffs click )
X'e bas - Tıklıyorum! - Kutunun içindekine.
( WHISPERING ) Click the "X." I'm clicking!
Şakasın sen.
Did he just click his bucking'fingers?
Olamaz.
[Click, click]
- Barbie?
- Ka-click. - Barbie?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]