Clips translate English
596 parallel translation
Sana elmas klip veya inci gerdanlık alamam.
I can't buy you any diamond clips or pearl necklaces.
Ben izin vermeden bir şey alamazsın.
You can think of nothing else. We'll see who wants to steal clips his shoes.
Ayrıca şu konuşana bakın. Yatağa kafanda o alüminyum tokalarla giriyorsun.
And you're a fine one to talk... going to bed with those aluminum clips in your hair.
Ve sen de askerin yanına git ve bak bakalım başka şarjör var mı?
Go back to that soldier and see if you can find more clips.
Haber kupürlerini, yargılama tutanağını okudum.
I read the news clips... the transcript of the trial.
Dergi, kağıt raptiyesi ve biraz canlı istakoz.
Magazines, paper clips and some live lobsters.
Saç yerine bono kesiyor.
Clips coupons instead of hair.
Belden dolaşır, ceket kolunun içinden iner ve çantaya bağlanır.
Goes around the waist, comes down the sleeve and clips onto the briefcase.
- Gazete kupürlerine bakayım mı?
- Want me to check the clips?
Ne yazık ki altın kravat tokası benim tarzım değil.
It's a pity I'm not the type for gold tie clips.
Saç tokalarınızı saklayın yoksa gaz sayaçlarına girecek.
Lock up your hair clips, else he'll be in the gas meter.
Bu görüntüler...
These film clips from the northwest...
Burada fazladan iki şarjör var.
Here are two extra clips.
Ataş gibi şeyler mi?
Oh, paper clips like?
Ona senin ataşlarından bahsettim.
I spoke to my boss about your paper clips.
Belki o ataşları tercih ediyordur.
Perhaps he prefers paper clips.
Bay Graydon'un senin ataşlarına ne dediği umrunda değil ki.
You haven't asked me about Mr. Graydon's interest in paper clips.
Haftaya patronuna en yeni ataşlarımızı göstereceğim.
I'll bring our latest paper clips to show your boss next week.
- Ataçlarla mı?
- In paper clips?
San ataç işinde değil misin?
You're not in paper clips?
- Bir çift ekstra şarjör.
- Yeah, a couple extra clips.
Evet, görüyorsunuz, bu alakasız konuları eklemişler, ben...
Clips. Yes, well, you see They've dragged in all this irrelevant mush.
Dün gece kaç şarjör kullandın?
How many clips did you use last night?
Sizi iş başında gösteren sahneler.
Those film clips of you in action?
Kapak tutaçlarını çıkarırken dikkatli ol.
Watch when you remove the mounting clips.
Pekala. Fakat şunu bir bitirelim.
And I can smell flim-flam right down to the paper clips... you make me buy.
Biz Regal Tiyatronun dışındayız, orada Şarkı ve Dans, Yirmidörtten fazla eski büyük müzik parçalarının film kliplerinden oluşturulan muazzam müzik fantezisi ilk sunumunu bu gece burada yaptı. ve büyük bir alkış yağmuruna tutuldu.
We're outside the Regal Theater where Song and Dance, that giant musical extravaganza made up of over two dozen film clips from past musical greats had its premiere performance here tonight and it received a rousing ovation.
Şimdi bu gece orada büyük perdede o eski film klipleriyle kendinizi görmek nasıl bir duygu? Oh.
Now how does it feel seeing yourself up there tonight on that giant screen with those old film clips?
Fazladan iki şarjör aldım.
I got two extra clips.
- Cephanem bitti, B.A. bana bir şarjör ver.
- I'm out of ammo, B.A. Hand me some clips.
Şarjör, şarjör ver bana!
Clips! Give me clips!
Bana, bir iki yedek şarjör ver.
Give me some spare clips.
Darin'in köpeği kusara bakmazsa, tasma kliplerini de kanca olarak kulanı cam.
And if Darin's dog didn't mind, his leash clips were going to be my extra carabiners.
Tüyler ürpertici görüntüler eşliğinde, bir avuç entelektüel milyonlarca insanın sistematik bir şekilde katledilişini sorguladılar.
More gruesome film clips, and more puzzled intellectuals declaring their mystification over the systematic murder of millions.
Burnunu dağıtırım.
I'll throw the nose clips in for nothing. - Ugh!
Sanırım bazı klipler hazırladın.
I understand you brought some clips.
Hazır sen gitmişken bende, ne kadar becerikli olduğumu gösteren bazı klipleri göstereyim.
And while you're gone, I'll show some clips of just how versatile a performer i am.
Bize klipler getirdin mi?
Oh. Did you bring any clips to show us?
Kliplerim yok.
I don't have any clips.
Kliplerini yorumlayacak olursak, sanırım aile bireylerini tuzağa düşürmek konusunda biraz derdin var.
Well, judging from those clips, I think you have a little trouble Meshing with the family unit.
Klip getirmeyi unutan kendisi.
She's the one who forgot to bring clips.
Yanında klip getirdin mi?
Did you bring any clips?
Klip mi?
Clips?
Pekala, eğleneceğimizi düşündüğüm birkaç klip daha var.
Well, i have a few clips i think you might enjoy.
Ne tesadüf ki, biraz sonra yayınlanacak müthiş kliplerimin ana teması.
And by fortunate coincidence, It's the subject of my next fascinating set of clips.
Klipler.
Clips.
Ben klipleri gösterdikten hemen sonra.
Just as soon as i show these clips.
Pekala, biliyor musun, eğer büyük John gitmemi istiyorsa ve senin kliplerinin oynatılmasını istiyorsa, öyle olsun.
Well, hey, you know, If big john wants me to step aside And let you show your clips, so be it.
Ben klip falan getirmedim.
I didn't bring any clips.
- Haydi Harry!
- These clips! They are beautiful.
Ataçlar var.
I got paper clips.