English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ C ] / Colleague

Colleague translate English

3,307 parallel translation
Şu koca çocuk da benim iş arkadaşım.
That large boy is my colleague.
Şimdi de en iyi arkadaşım, meslektaşım ve ev arkadaşımdan sır tutmamı mı istiyorsun?
Now you're asking me to keep a secret from my best friend, colleague, and roommate?
Meslektaşın olan.
Your colleague.
Meslektaşın gibi tanış.
Meet her as a colleague.
Bu gece, Kanal 5 değerli bir meslektaşımızın yasını tutuyor.
Tonight, Channel Five mourns the loss of a dear colleague.
Bir meslektaş.
He's a colleague.
Sadece meslektaş - şu an için o sadece, bir meslektaş
Just a colleague - for now he's just a colleague.
Arkadaşına söyler misin... Durun!
Will you tell your colleague here that I - - stop!
Gale? Luther Wainright, iyi bir dost ve iyi bir meslektaştı.
Luther Wainwright was a good friend, a valued colleague and we all mourn his passing deeply.
Bir meslektaşımdan yazılı tavsiye mektubuna ihtiyacım var...
I need a written recommendation from a colleague, and I was thinking...
Meslektaşım Bay Andrews'dan öğrendiğim kadarıyla bu davayı her ne kadar Bay Crockett hakkında yapmaya çalışıyorsa da,... aslında bu dava... üniversitenin âhlaksız bir öğrencinin yaptıklarına göz yumması Bay ve Bayan Lawson'un oğlunun hayatına mâl olmasıyla ilgili bir dava.
And as much as my learned colleague Mr. Andrews would like to make this case about Mr. Crockett, it is actually about... the university... turning a blind eye to a vicious student ritual that cost Mr. and Mrs. Lawson their son.
Ama çocuk randevu almamış.
Right, so she referred him to another colleague, but he never made an appointment.
Rockwell'in meslektaşı Dr. Victor Falco ile konuştuk.
I spoke with Rockwell's colleague, Dr. Victor Falco.
Bir bakalım, iş arkadaşımsın diye sana geldim rutin bir muayene diye düşünürken PSA testine soktun beni ve hayatım birden yön değiştirdi.
Well, let's see. I come to you, my colleague, my friend- - or so I thought- - for a routine physical, and you take it upon yourself to give me a PSA test and change the trajectory of my life.
Lütfen arkadaşımı affedin, O, duygu yoksunu. Baba!
Please excuse my colleague, he's an emotional invalid.
Dedektiflerimden biri ve iş arkadaşı kayıplar.
One of my detectives and her colleague are missing.
Meslektaşımıza bir hücre bulalım.
Find a cell for our colleague here.
Adam ne olursa olsun, meslektaşımız Lund.
Lund, he's a colleague after all.
Biz burada bekleyip ona göz kulak oluruz.
My colleague and I are here to babysit.
Özür dilerim, şimdi gitmeliyim ama yetimhaneyle ilgili detaylı bilgi alması için bir arkadaşımı yollayacağım.
I have to go. A colleague will come and ask about the children's home.
O da iddialara göre, bir meslektaşınızın polis gözetimindeyken intihar etmesinin nedeniymiş.
Which allegedly is the reason why a colleague committed suicide in custody.
Üniversiteden mi?
A colleague?
Bay Devlin yalnızca Gerrard'ın uçuşu kaçırdığını düşündü ve gelmemiş olan meslektaşını azarlamak için aradı.
Mr. Devlin, he just assumes that Gerrard has missed the flight, so he calls his absentee colleague to scold him.
Bu da meslektaşım Bay Holmes.
This is my colleague Mr. Holmes.
Ancak yakın zamanda ölen meslektaşınız
But for your recently deceased colleague,
Aslına bakarsan, belediye şikayetleri ile uğraşan arkadaşlarım var senin için bakabilecek.
In fact, I will have my colleague who deals with municipal complaints take a look at it for you.
Bu iş arkadaşım, Alicia Florrick.
This is my colleague, Alicia Florrick.
Bu hususta, saygıdeğer meslektaşımla kovuşturma konusunda hemfikirim.
On that, I agree with my respected colleague for the prosecution.
Londra'daki eski bir iş arkadaşı beni buraya yönlendirdi.
I was referred here by an old colleague of his in London.
İş arkadaşın mı?
Is- - is she a colleague?
İş arkadaşım Dr. Bennett ile alakalı bir program hazırlıyorlar.
Um, they are, uh, doing a-a show about my colleague, Dr. Bennett.
- Hayır, iş arkadaşım.
No my colleague.
- Nacka Polisi'nden Thomas Andreasson... -... ve bu da arkadaşım Mia Holmgren.
- Thomas Andreasson, Nacka police... and Mia Holmgren my colleague.
Bu sizin silahınız. Meslektaşım, arkadaşım Grant Abbott'a ödünç vermiştim onu.
I lent it to my colleague, my friend Grant Abbott.
Üniversiteli sanırım.
A colleague's. I think.
Meslektaşım teknik bir soru soruyordu.
I just... My colleague was just asking a technical question.
- Meslektaşın nedense biraz keyifsiz. - Sen de kimsin?
- Your colleague is somewhat indisposed.
Meslektaşlarından birini, Dr Stromming'i arıyorum.
I'm looking for a colleague of yours. Dr Stromming.
Bu dırdırcı benim çömez öğrencim olur.
This whiner here is my hubae. ( Hubae - junior classmate, colleague )
Dinle beni, şu an bahsettiğin kişi bir iş arkadaşımız, tamam mı?
Listen, that's a work colleague of ours you're talking about here, yeah.
Belki de arkadaşım Boz Radagast'ı duymuşsundur.
Perhaps you've heard of my colleague Radagast the Brown.
Hanımlar, beyler meslektaşım ve ben para çekeceğiz.
Ladies and gentlemen, my colleague and I will be making a withdrawal.
Seven ( 7 ) benim meslektaşım... oda arkadaşım...
Seven is my colleague... roommate...
Bugünkü kanlı savaşın sponsoru RC Cola olacak, iş arkadaşınızın kafasını kesmek için leziz bir içecek.
Today's blood soaked battle will be sponsored by R.C. Cola, a delicious beverage when you're about to behead a colleague.
Ancak iş arkadaşlarınız, onu cesaretlendirmemem gerektiğini söyledi.
But your uniformed colleague said not to encourage him.
Bir iş arkadaşın olarak ve bir insan olarak, halletmen gereken şeyler olduğunu söylüyorum Bruce.
As your colleague and as a human being, I'm telling you, Bruce, you've got some stuff to sort out.
Sen o zaman kaybediyor iş arkadaşınıza konuşabilirsiniz.
You can talk to your colleague he is losing his time.
Lütfen dışarıdaki meslektaşına en derin üzüntülerimi ilet.
Please convey my deepest apologies to your colleague out there.
Senin Moskovadaki bir meslektaşın.
A colleague of yours, a guy in Moscow.
Yanımdaki de meslektaşım Binbaşı Anderson.
This is my colleague, Major Anderson.
En yenilere bakın.
I guess that's what your colleague is doing.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]