English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ C ] / Common

Common translate English

14,316 parallel translation
Sanırım bir şekilde ortak bir noktamız olduğunu.
I guess in some way that we have something in common.
- Hayır, ortak noktamız yok.
No. We have nothing in common.
Hepinizin paylaştığı şeyin ne olduğunu düşünüyorsunuz?
What... common thread do you think you all share?
Benim bu insanlarla ortak hiçbir şeyim yok.
I have nothing in common with these people.
Hatta nezaket kuralı!
That's common courtesy!
- Şey, bu şey Avrupa'nın kuzeyinde ve merkezinde hayli yaygın gibi.
- Oh, it's... it's a pretty common one around northern and central Europe.
Düşünsene. Nüfusun % 90'ı ortak bir düşmana karşı birleşiyor.
Think about it. 90 % of the population united against a common enemy.
Yani bardağa dolu tarafından bakarsak hepimizin ortak bir sürü noktası var.
Which means, hey, glass half full, we all have a lot in common.
Saldırı ve barışın bozulması Bazıları tarafından özürlü bir gençlikten daha fazla görülebilir, George.
Common assault and disturbing the peace can be seen by some as more than a misspent youth, George.
Bu çizimlerden başka var mı da kayıp mı oldu yoksa halen keşfedilmedi mi?
Were paintings common, but all lost or undiscovered until now?
Sadece sıradan bir işçi olduğum için kartvizitim yok benim.
I don't have any calling cards.. Because I'm just a common worker.
-... ışığa duyarlılık yaygın görülür.
-... photosensitivity is common.
Orta Çağ'a ait yaygın bir resim.
A common image from the Middle Ages.
Bunlar 1500'lerde çok yaygındı.
They were common practice in the 1500s.
Fon toplamak için yaygın bir yöntem.
It's common practice to raise funds.
Bu harika. Böylesine bir tavır, iyi niyetli bir ana babaya dargınlık onun yaşındaki kızlar için olağan bir şeymiş gibi görünüyor.
Such a posture, resenting a well-meaning parent, is apparently common among girls her age.
Yoksa alelâde hırsızlar mı?
Or are they common thieves?
Insomnia genel bir sorundur.
Insomnia is common.
- Genelde evet.
- Common. Yes.
Düşündüğünüzden daha da yaygındır.
It's more common than you think.
Buna rağmen en yaygın hastalık, elimizde çok fazla zaman olması olabilir.
Though the most common disorder might just be that we have too much time on our hands.
Genel kanı bu yönde ama bu tarikatın mensupları... ilk mutantın on binlerce yıl önce doğduğuna ve tekrar... dirileceğine inanıyorlar.
That's the common theory, yes, but these guys believe... that the first mutant was born tens of thousands of years ago. And they believe he will rise again.
Sanırım artık ikimiz de değiliz.
Looks like you and I have that in common, now.
Ve kredi kartı çalıntı olayları sık görülen bir sorundur.
Events Like the loss of credit cards is a common problem.
Ama ortak bir noktamız var.
But there is one thing we have in common.
Bizim ortak noktamız o.
That's what we have in common.
Denir ki bir yıldız, ününü yitirmeye başladığında sağduyusu körelir.
They say common sense deserts a man in bad times.
Bir avuç suçluymuşuz gibi peşimize düşmeleri ne kadar sürer?
How long is it gonna be before they lo-jack us like a bunch of common criminals?
Üçümüzün de ortak bir noktası var.
We all have one thing in common... me, you and him.
Bütün bu insanların ortak noktaları olduğunu biliyor musun?
Do you know what all these people got in common?
Sıradan tüccarlar gibi giyindik.
We're dressed like common merchants.
Düşüneceğinden daha yaygın.
A lot more common than you'd think.
Bu ne kadar yaygın?
So how common is this?
- Ne çok ortak yönümüz var.
Wow, a lot of things in common.
Bu denklemlerde ortak olan neler var?
Great, so what do all these equations have in common?
Eskiden, çok ortak noktamız vardı.
We used to have a lot in common.
Sizin gibi iyi insanlarla karşılaşmak pek kolay olmuyor.
It's not common you find such nice people in the world.
Beyzbol kartlarınsa sahip olduğunuz biliniyor muydu?
Uh, was it common knowledge that you have baseball cards?
Yaygın bir hastalıktır.
It's a common enough condition.
O sıradan bir adam.
He is a common man.
Bunu ortak bir nezaket çağrısı olarak düşünün
Think of this as a common courtesy call
Bu şişeler nasıl geldi?
How common are these bottles?
İster uyuşturucu kaçakçılığı ister cinayetten hüküm giymiş olsunlar, Bir tek ortak noktaları var.
Whether they in here for selling drugs or murder, they all got one thing in common.
Genel bir yanılgı Parçalanmakta olduğumuz
A common misconception That we're tearing apart
Burada sık rastlanan bir isimdir.
It's a common name here.
Sıkça yapılan bir hata.
Common mistake.
Bir başka ortak nokta daha.
That's another thing we have in common.
Ortak yanımız yok.
We have nothing in common.
Jason, çok yaygın olmayın lütfen, lütfen.
Please, Jason, please don't be so common.
Ortak bir hedef için güçlerini birleştiren kadın ve erkekler.
Man and woman united in common cause.
Esrar işte. Ucuz müzisyenlerin ilham perisi.
Marijuana, you know, the muse of the common musician.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]