English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ C ] / Confusion

Confusion translate English

2,190 parallel translation
Genel bir keşmekeş var ve kan dökülüyor senin burada.
A general vibe of confusion and carnage coming from your end.
Çok fazla karışıklık var.
There was a lot of confusion.
* it's a jungle out there * * disorder and confusion everywhere * * no one seems to care * * well, I do * * hey, who's in charge here?
* it's a jungle out there * * disorder and confusion everywhere * * no one seems to care * * well, I do * * hey, who's in charge here?
Bunun kafandaki annen hakkında olan karmaşayı sonlandıracağını düşündüm... Ayrıca ortaokul diploması, erkekler ve...
I thought it would stop the confusion in your head about your mum and GCSEs and boys and...
* Her yerde düzensizlik ve kargaşa. *
Disorder and confusion everywhere
Song Gitae, silahlı çatışmadan sonra Kang Gyeongju ile birlikte ortadan kayboldu.
Song Gitae disappeared with Kang Gyeongju in the confusion resulting from the gunfire.
Buranın nasıl yıkıldığı da garip.
There is some confusion to have this broken
İzlere bakarsak- - Hiçbir gariplik yok.
There is no confusion
Monk hayranı annesi için çeviren :
Disorder and confusion everywhere No one seems to care
olabilir belkide... bu bir hormonla alakali, acaba buna karsi birsey yapilabilirmi...
maybe we could... Maybe it is just a hormon confusion, medicine can do something against it...
* Her yerde düzensizlik ve kargaşa. *
Disorder and confusion everywhere No one seems to care
Kafa karışıklığı, baş dönmesi, bulantı sanırım dozu ayarlamayı beceremedim.
Confusion, dizziness, nausea. I think I must have miscalculated the dose.
Monk hayranı annesi için, çeviren : ilgisiz.
Disorder and confusion everywhere
"... halktan panikten dolayı oluşabilecek tüm karmaşaya karşı sakin olmaları çağrısı yapıldı. "
"... and citizens are urged to remain calm and avoid all unnecessary confusion because of hysteria "
Savaşın gel gitli karmaşası içinde ordu her kaybın sebebini belgelendiremiyordu.
Due to the swirling confusion of combat, the army is unable to document the cause of each and every fatality.
Bu Luminara'yı kurtarmamız için yeterince şaşırtma sağlayacaktır.
They should create enough confusion for us to get Luminara out of here.
Şaşkınlık, korku, panik.
Confusion, fear, panic. This isn't good.
Karışıklığa sebep olacak ve belki bize kaçmak için bir şans verecek.
It'll cause confusion, then maybe, maybe it'll give us a chance to escape.
Batılı bir filozofun, bir zamanlar dediği gibi dünya, arapsaçı görünür iken, elimizde olan ; çevremizde gördüğümüz temel fenomenlere anlam verebilen, güvenilir, yeterli tutarlılığa-doğruluğa-sahip, üzerinde entelektüel uzlaşma bulunan bir grup alet fikri, hayret vericidir.
The world appears, as a Western philosopher once put it, like a buzzing, blooming confusion, and the idea that we as a group have tools which are reliable, which have sufficient integrity, which have an intellectual grip that can make sense of the basic phenomena we see around us, that's an astonishing idea.
İçinde bulunduğumuz karışıklığı Kuzey'in bilmemesi gerekir.
I think that the fact that we're in this state of confusion should not be known to the north.
Real kargaşanın avantajını kullandı ve topu çaldı. Ve rakibinin gol çizgisine doğru gidiyor!
Real, taking advantage of the confusion, catches the gobb-ball and is now running to the opponent's goal-line!
Real zamanı aldı ve gol attı!
The Real Boitards use the confusion to score!
Kargaşa bulutları.
The nebulae of confusion
Dünyadaki bu sonu gelmeyen korku, karışıklık ve ayrımcılık, yanlış egonun bir belirtisidir ve sahte bir tehlike yaratır
This endless state of fear, confusion and segregation our world seems to live in is a symptom of the false-ego, creating a false threat.
Saldırganlığımızı, gerginliğimizi ve nefretimizi yansıtmak için çok uygun sadece aciz birşey bul ve sinirini ondan çıkart
It's a perfect catalyst for inner aggression, our confusion, our hatred... just take it out on something absolutely helpless.
İtiraf etmeliyim ki mektubunuz biraz kafamı karıştırdı, Mr. Dumbledore.
I admit some confusion upon receiving your letter, Mr. Dumbledore.
Ama onun aklını daha çok karıştırmaya başlamıştı bu haplar. Diğer vicdansız adamların onun bu durumundan faydalanması için.
But instead, they disoriented her, allowing other unscrupulous men to take advantage of her confusion.
Kafa karışıklığına yol açar, özellikle fahişelerde.
It causes confusion, especially with the bitches.
Çok fazla belirsizlik vardı.
There was a lot of confusion.
- Sanırım bazı karışıklıklar var.
- There seems to be some confusion.
Karışıklık, Kaos!
Confusion, chaos, vertigo!
Anlıyorum. Karışıklık için özür dilerim. Ancak, sorularınızı yanıtlayabileceğimden eminim.
I understand, and I'm sorry for the confusion but I'm sure I can help answer your questions.
Bu noktada aklımız biraz karışık, dostum.
- That's where we're running into a little confusion, man.
Sinir, şaşkınlık ve kendine duyduğu nefretle doluydu.
Filled with anger, confusion and self-loathing,
Kör kadının evinde, Shila Webb'in bir cesetle birlikte bulunmasının herhangi bir nedeninin olmayacağını, polisin şaşıracağını söylediler. Karmaşa üstüne karmaşa, sorun üstüne sorun olacak, dediler.
They said there would be no reason for the body to be at the blind woman's house with Sheila Webb and it would just confuse the police, it would be confusion upon confusion, complication upon complication.
Kafan öyle karışık ki...
Too much confusion
Bu sara krizi ardından yaşanan uyku ve karışıklık halidir.
It's the transient period of sleepiness and confusion after an epileptic seizure.
Kafa karışıklığı için özür dilerim.
Sorry for the confusion.
Karışıklık şuradan geliyor :
Here's where the confusion comes in :
Kafa karışıklığımın temeli bu.
That's the basis of my confusion.
- Dün akşamki karışıklık için kusura bakma.
- Sorry about the confusion the other night.
Karışıklık oradan çıktı.
But that's the confusion.
O yüzden karıştı. Biz de öyle düşündük ama değildi.
That's the confusion because we thought, yes, but no.
Efendim, fakültede baş ağrısı, baş dönmesi ve akıl karışıklığı semptomlarından şikâyet eden epey bir öğrenci var.
Sir, we've had an unusual number of students and faculty complaining of... confusion and... and dizziness.
Kafam karıştı.
in all the confusion,
Ateş etmeyecekti, sadece bir anlık karışıklık oldu.
He did not attempt to shoot, it was only a moment of confusion.
Bu karmaşayı bir düzene oturtan benim.
I am the one who coordinates all this confusion.
Bilinç kaybı.
Confusion.
* Kimse umursamıyor gibi *
Disorder and confusion everywhere
* Dışarısı tam bir muamma. *
Disorder and confusion everywhere
Caprica ve The Plan'da görüşmek üzere...
# there must be some kind of way outta here # # said the joker to the thief # # there's too much confusion #

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]