Creature translate English
6,824 parallel translation
Babanın dükkânındaki arka odada garip bir canavarın iskeletini buldum.
I found the skeleton of a strange creature in the back of your father's store.
Özellikle de mücevhere şekil vermek için gerekli aletler yokken bu yaratık hayattaydı.
Especially since tools to cut precious gems weren't even around when this creature was alive.
Belki de pranganın yaratık ile bir alâkası yoktur.
Okay, so maybe the shackle's not connected to the creature at all.
Orada köpek suratlı bir insansı yaratığın heykelinin olması da mı tesadüf?
Is it a coincidence that there's a statue of a dog-faced humanoid creature over there?
Üstünde deniz hayvanı olan kopçayı gördüm... -... ve deniz krallığından olduğunu hatırladım.
I saw the sea-creature clasp and remembered he was from a maritime kingdom.
Ve canavara benzeyen iskeletler. "
and creature-like skeletons. "
Ayrıca Windsor'un elindeki yaratık iskeletine ve tasmasına ulaşabileceğini de biliyorum.
I also know you got hold of Windsor's creature skeleton and the collar.
Olageldiğim bu mükemmel yaratığa taptığın bir dünyada.
A world where you worshiped me for the perfect creature that I am- -
Rumplestiltskin'in kütüphanesinde geçirdiğim 200 yılda yaşayan herhangi birinin gördüğünden daha çok kara büyü ve sihre şahit oldum.
I spent 200 years in Rumplestiltskin's library witnessing more dark magic and sorcery than any living creature has ever seen.
Bu yaratıkla ilgili efsaneyi sekiz yaşımdayken bubbe'mden, büyükannemden öğrendim.
Okay. I learned the legend of this creature from my bubbe, my grandmother, when I was eight years old.
Bir tanesini öldüreceksin ve bir anda diğer hepsi ölecek mi?
You destroy one creature and somehow all the other ones die?
Efsane bir yaratık tarafından bu ormana doğru cezbedilmiş.
She was lured into these woods by a creature of legend.
Sen bu yaratıkla savaştın değil mi?
So you fought this creature, did you?
- Yaratık?
- Creature?
Ama ufak bir sorunumuz var, kılıç gözlerine bakamadığımız bir yaratık tarafından korunuyor.
But it's guarded by a creature that we can't even lay eyes on.
Senin yolun zaten dönüştüğün bu karanlık tarafından çizilmiş.
Your path was on course already, towards this creature of darkness you've become.
Ölü askerlerin parçalarından oluşturulmuş bir yaratık.
A creature assembled from parts of deceased soldiers.
Sonunda Franklin ve cadılar meclisi yaratığı toplayamamış çünkü büyüyü tamamlamak için gereken hayati malzemeyi sağlayamamışlar.
In the end, Franklin and the coven never raised the creature because they were unable to acquire a vital ingredient... to complete the spell.
Büyü Ölüm Atlısı'yla yarışabilecek bir yaratığı diriltiyor.
This spell resurrects a creature that can rival the Horseman of Death.
Crane ve benim, çocuk kaçıran bir yaratığı yenmek için yardımını istememiz ve senin hayır demen mi?
you mean when Crane and I asked you to help us take down a vicious child-stealing creature and you said no?
Yaratık neden buna sahip olsun?
Why would the creature have this?
Onun peşindeki yaratığı durdurmak için bir silaha ihtiyacımız var.
We need a weapon to stop the creature that pursues her.
Bu yaratık, onun eziyet görmüş ruhunun vücut bulmuş hali.
This creature is her tormented spirit given flesh.
Ama hiç biri Pioneer Point'te gördüğümüz korkunç yaratıkla eşleşmiyor.
And yet, none of them match the gruesome creature we encountered at Pioneer Point.
Peki Bay Corbin yaratıkla ilgili hiç bir şey hatırlamıyor mu?
So, Master Corbin has no recollection of the creature?
Herkesin kurtarılamayacağını düşündüğü bir lanetin altındaki yaratıkken bile. Sen onun için savaştın.
Even when he was a creature, cursed to the point of no return, when everyone believed he was beyond saving, you fought for him.
Kurbanını baştan çıkartan tüm enerjisiyle beslenen bir yaratıktır.
It's a creature that, uh, seduces its victims and then feeds off of its life force.
Bu yaratık kalbinde... tutku gizleyenlere yanaşır.
The creature is drawn to those who hide desire in their heart.
Arafın kutsanmamış yaratığı.
An unholy creature of purgatory.
O yaratığı emzirmek için kullanıyor.
The energy she's collecting... she's using it to nurture this... this creature.
Ne yaratığı?
What creature?
İçimde büyüyen yaratık.
The creature that was inside of me.
Aradığımız yaratığı buldum.
Here is the creature we encountered.
" Yaratığı yok etmek için...
" To destroy the creature,
Snotlout şimdi uyandı ve görünüşe göre o adadaki tek koca ve kötü yaratık Alvin değilmiş.
Snotlout just woke up, and apparently Alvin wasn't the only big, nasty creature on that island.
- Lorta alışkanlıkları olan biriydi.
Lorta was a creature of habit.
Yaşayan hiçbir yaratık bu acıya katlanmak zorunda kalmamalı.
Wow! No living creature should endure this much pain.
O her ne ise, kana ihtiyacı var.
Whatever thing is, that creature that requires blood.
Yasalara aykırı olurdu seni muhteşem yaratık.
It'd be against the law, you... wonderful creature.
Bayım, benim karışmış kafamın anladığına göre, ikinizin arası herkesin sandığı kadar bozulmamış. Halen onun kuklasısın, Yüzbaşı.
Mister, of what my addled wits see that you and she are not as estranged as the world might believe, that you are still her creature, Captain.
Zavallı yaratığa ayak bakımı yapmadan hiçbir hayvanın senin ağırlığında bir şeyi taşımasını bekleyemezsin.
You canna expect any beast to carry around something that weighs as much as you without taking care of the poor creature's feet.
Sihirli bir yaratık olduğu ve hayal dünyamızda yaşadığı için mi?
Because he's a magical creature that we all made up in our imagination?
Hem iç hem dış güzellik konusunda üzerine yoktur.
Yeah. She's the most beautiful creature, inside and out.
Önemli olan şey yaratığın yeri değildi.
The creature's location was not the salient point.
Yani bu yaratık senin, öyle mi?
So that creature's yours, is it?
Onları Ormanda yaşayan bir canavar hakkında konuşurlarken duymuş.
He heard them talk of a creature that resides in the woods.
Bir çeşit Yaratık.
Some... creature.
Her yaratığın gözlerinden bir anlığına gördüm ölü, canlı, henüz var olmamış olanlardan.
I've glimpsed it through the eyes of every creature... dead, living, or yet to be.
Bu yaşayan, nefes alan bir canlı.
This is a living, breathing creature.
Tam bir aşağılık mahluk.
She is a dirty little creature.
Savaşın yaratığı.
a creature of war.