English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ C ] / Crossing

Crossing translate English

3,338 parallel translation
Bak, bi erkeğin, hala erkekken yapabileceklerinin bı sınırı vardır ve ben bu sınırı aşmak istemiyorum.
Look, there's a limit to what a man can do and still be a man. And I'm not crossing that line.
Sağa mı gireyim sola mı?
But there is a crossing. Should I go left or right?
Karşıya geçer geçmez izini kaybettirmiş. Pekâlâ.
She went off the grid immediately after crossing over.
Kendi evreninden bu tarafa geçerken.
When you were crossing out of your universe into this one.
Sarı çizgili, gri ceketli biri El Barghout'a geçiyor. Ortağı hala beni gözetliyor.
There's a man with a gray jacket, yellow stripes crossing El Barghout.
Anne'nin emirlerine karşı gelip, Boston'un liderini, kendi kızını saklamak mı?
Crossing Mother by hiding the recognized leader of Boston, her daughter?
Washington, Delaware'i geçerken.
Washington Crossing the Delaware.
Benim girmeyeceğim sapaklara giriyorsun.
You crossing lines I ain't crossing.
Lezbi'yandan geçmek ve Ak Donlar Giymek.
Crossing the Lesbicon, and Wearing White Pants.
~ Sen bütün sinirlari geçerek harikalar yaratiyorsun. ~ ~ Sana bakiyorum. Gördügümü söylüyorum. ~
You w ( e ) ave magic on me crossing every boundary into you I perceive I wear my heart on my sleeve
- Peter, William Bell'i seni almak için karşı tarafa geçtiğimi Jacksonville'i hatırlıyorum.
Peter, I remember William Bell. I remember crossing over to bring you back.
O şerefsiz 3.000 dolarımı aldı ve başına geleceklerin farkındaydı.
He was a double-crossing bitch who stole three grand and got exactly what was coming to him.
Hain piçler sizi!
You dirty double crossing ass holes.
Bir telefonun şifresini kırmak bir şey, ama şimdi Fear Factor alanının sınırlarına girdik.
Cracking the code to a cell phone is one thing, but now we are crossing over to like Fear Factor territory.
Kendimi savunmam gerekirse Bay Garcia'nın karşıdan karşıya dikkatsiz bir biçimde geçtiğini söylerdim.
In my defense, Mr. Garcia didn't look both ways before crossing the street.
- Ya da sınırı geçmeden önce El Paso'daki yatak mağazasını soyabilirdi bu sabah.
Could have robbed a mattress store in El Paso this morning before crossing the damn border.
-... sınırı aşmayla ilgili dediğini bir daha söyle bakayım.
Say that part again, the part about crossing a line of some kind.
Çizgiyi aşıp babanı öldürmemle ilgili Latimer'a ötmeyi düşünüyorsan zahmet etme.
If you're thinking of ratting me out to Latimer about crossing the line and killing your father, don't bother.
- Nasıl bilmezsin, kavşak!
- You should know. It's boundry crossing!
- Kontrolsüz kavşak!
- Uncontrolled boundry crossing!
Caddelerde karşıdan karşıya geçerken iki tarafa da baktım. Yabancılarla konuşmadım.
I looked both ways before crossing the street, and I didn't talk to strangers.
Daha bitmedi. Hâlâ bazı şeyleri gözden geçiriyoruz.
We're still dotting some "I" s and crossing some "T" s.
- Sınırı aşıyorsun Nico.
You're crossing the line, Nico.
Sri Lanka'nın 1012 km güney batısı efendim.
Crossing the equator in...
En hayırlısı burada kalmak olur diye düşündüm proton silahlarından ve kabloları değdirmekten falan uzakta.
I thought it would be best to stay here, away from the proton packs and the crossing of the streams, et cetera.
Yoldan geçerken otobüs çarpabilir.
Get hit by a bus just crossing the street.
Kazada.. yoldan karşıya geçerken
An accident. She was hit crossing the street.
Kapıya doğru ilerliyor,
Crossing the floor to the door,
Çizgiyi aşıyorsun, Meera
You're crossing the line, Meera
Çok geç uyandım.. Çok uzaktayım..
Keeping awake, crossing miles
Ölüm sonrası yapılan her şey, giyinik durmaları, kolların kavuşması, toprağa verilmeleri, son derece özenli.
Everything that happened postmortem- - keeping them dressed, crossing their arms, laying them to rest- - it's all very nurturing.
♪ crossing flatlands to your door ♪
♪ crossing flatlands to your door ♪
Beni gözden çıkarmanın ne demek olduğunu öğrenecek.
She'll know the cost of crossing me!
Noel için kart atma listemde bulunan Dell Rusk'a bir çarpı atıyorum
I'm crossing Dell Rusk off my Christmas card list.
Karşıya geçiyor.
He is crossing the street.
Kaderimiz sık sık kesişiyor.
But our fates are crossing too often.
Ama kaderimiz sık sık kesişiyor
But our fates are crossing too often.
Yxstigen'e gitmek için bir sonraki kavşaktan sağa dönün.
Turn right at the next crossing, continue to "Yxstigen".
Ne zaman sınırı aşmak gerekse.
Whenever that line needs crossing.
O şartlar da benim uzun zaman önce bu tarafa geçmem yüzünden sağlanıyor.
I created those conditions by crossing over all those years ago.
Karşı tarafa geçmeye alışması zaman alır.
Crossing over takes some getting used to.
Karşıya geçerken peşimden geldiğini gördüm.
I saw him chasing me when I was crossing the street.
Bu sabah Barrio Solo üyesi bir çocuk KBD logosunun üstünü çizerken öldürüldü.
Kid from barrio solos was found shot dead this morning crossing out a KBD tag.
Brooklyn-Queens yolunda karşıya geçenken yük kamyonu çarptı.
Didn't have the heart to tell him Cupid is dead. Yep, hit by a mack truck crossing the Brooklyn-Queens expressway...
Gerizekalı Vito'da onu kazıkladığımızı düşündü.
That imbecil, Vito, thought we were double crossing him.
Çizgiyi aşıyorsun.
Youre crossing the line.
Bu kız bizimle dalga mı geçiyor?
Is that girl double-crossing us?
Çoğu 5000 km.lik bu yolculuğa Manş Denizini geçerek başlar.
Many start their 3,000 mile journey by crossing the English Channel.
Ekvatoru geçiş şimdi geçiyoruz efendim.
Oh, crossing now, sir.
Bu geçiş için düdüğünü öttürmüştü.
He was blowing his whistle for this crossing.
- Bacak bacak üzerine atmissin.
- You're crossing your legs.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]