Dahil translate English
16,208 parallel translation
- Üzgünüm, beni dahil etme.
- Sorry, they don't involve me.
Her kata erişimin var, havuz, spa, spor salonu dahil.
You have access to every floor, including the pool, the spa, the gym.
Aptal herif. Otopsi dahil her türlü testi yaptılar. - Yediği mantardan bahsediyorlardı.
Listen you dumb ass, they did the autopsy, ran all kinds of tests, they were talking about how he probably ate some bad mushrooms...
Yüzü dahil bütün vücudu kızarmıştı.
He had his face in it, his whole body.
- Bunu krala götürürsen hep arzuladın donanma işi de dahil olmak üzere istediğin her şeyi verir.
You deliver this to your king, and he'll give you anything you want, including that Navy job you've always wanted.
Muhtemelen Lauire Bream'in Vadi'yi gezip dolaşmasının ve dünyadaki Koca Kafa dahil her sik kafalıyla benim işim için görüşmesinin beni ne kadar uyuz ettiğini söyleyemem. O herifi de ben kovmuştum bu arada. Yanlış anlamayın onu severim.
And I probably can't say how fucking pissed off I am that Laurie Bream is out there gallivanting around the Valley, interviewing every dickhole on Earth for my job, including Big Head... a man that I fired by the way, and no offense, I like him.
Kanallara ulaşmakta sorun yaşıyorum ama senin gibi büyük bir yıldızın dahil olmasıyla anında satabiliriz.
I've been having trouble getting networks on the phone, but with a big star like you attached, we could sell this right away.
Dahil oldum diyemem...
I wouldn't say I'm attached...
Alcatraz'ı Hawaii'ye çevirmek de dahil.
Including turning Alcatraz into Hawaii.
Bir hafta önce ana ağı dahil etmiştik.
We integrated the neural net a week ago.
Bir şeye inanıyorsan ben dahil kimsenin seni ondan vazgeçirmesine izin vermemelisin.
If you believe in something, don't let anyone talk you out of it, including me.
Kendin dahil olmak üzere tüm ev sahiplerini sen yarattın.
You built them in all the hosts, including yourself.
Aile bağlarınıza arkadaşlarınız sosyal çevrenizde dahil yani.
The extension of familial ties to friendly, social circles.
Miami bu haklara dahil değil.
Does not include Miami.
Başarısızlık dahil.
Even failure.
Ama başka birini dahil edeceğim.
Fine.
Yemekler de dahil.
All four food groups.
Hayır, kendini bir öğrencinin tezine dahil etmen.
No. Involving yourself in a student's thesis.
Yaptığın şeyden sonra polisin dahil olmayacağı mı zannediyorsun?
Do you not think the police are going to look at you after the things that you've done?
O zamana kadar tehlikeli bir uzaylı olursa ben de dahil olmak isterim.
Until then, if there's a dangerous alien to catch I'd like to be included.
Onlarca banka ve kredi kuruluşu National City Mutual da dahil şimdiye kadar görülen en kötü dijital veri ihlali olduğunu söyleyen bir bildiri yayınladı.
Dozens of banks and lending institutions, including National City Mutual, released a statement calling this the worst digital data breach - they have ever seen. - National City Mutual.
Cadmus Projesi isimli bir yere her şey dahil bir tatil yeri olmadığını tahmin ediyorum.
Some place called Project Cadmus, which I'm guessing isn't an all-inclusive resort. No.
Ben dahil buradaki hiçkimse seni bir başına bırakmayacak, Siobhan.
No one here is abandoning you, Siobhan, including me.
Eğer bu National City'nin dışına taşarsa, tüm erkekler, kadınlar ve çocuklar senin çocukların da dahil, Non'a diz çökerler.
If this spreads from National City, it won't be long before every man, woman and child, including your children, will be on their knees.
Karakterimi sorgulayacaksanız oğlumu buna dahil etmeyin.
If you mean to impugn my character, do not bring my son into it.
Harflerin Adamları'nın kayıtlarına göre Edward Durbin II 1939 yılında Avrupa'ya gönderilen küçük bir gruba dahil olmuş.
According to the Men of Letters'records, Edward Durbin II was inducted in 1939, part of a small delegation that was sent to Europe.
Geçen gün de dahil Instagram gönderilerimin hiçbirini beğenmedi.
He hasn't liked any of my Instagram posts, including... the other day,
Elimizden geldiğince fazla kişiyi dahil etmemiz gerekiyor.
Get as many people involved in this thing as we can.
Herhangi biri almış olabilir sen de dahil.
Anybody could've taken it, including you.
Bu programa dahil olan herkesi kontrol ettim.
I've vetted everyone involved with this program.
Neden oyuncak erkeğine seni kavgaya dahil etmenin iyi sonuçlanmadığını söylemiyorsun?
So, why don't you tell your boy toy that having you fight his battle didn't work out so good.
Hazırladığınız salgın protokolünün bizler de dahil herkese çok yardımı dokundu.
The containment protocols you pioneered have been very helpful, along with a few of our own.
Tatlım, Elizabeth Brown çoğu anahtardan sadece biri, iyi hijyen de buna dahil ama tek o değil, iyi beslenme, takıntı yapmama, bunların hepsi bu işe daha çok odaklanmanı sağlar.
Honey, Elizabeth Brown is one of many keys, including but not limited to good hygiene, proper nutrition, and not obsessing, all of which you could afford to pay more attention to.
Tüm mal varlığım, bu ev de dahil, ve tüm tescilli teknolojilerim artık sizin.
All of my assets, including this house, and all of my proprietary technology are yours now.
Katar'daki yeni ofisimiz de buna dahil.
That includes our newest branch office in Qatar.
- Çağrılarını engellemedim bu olaya nasıl dahil oldum.
- I don't unblock your calls, somehow I'm involved.
Sayfaların birçoğu işaretlenmiş yani evet, muhtemelen olaya dahil bir erkek var.
Lot of pages marked, so... Okay, there's probably a guy.
Küba hükümeti herkesi takip etmeyi seviyor, buna polis de dahil.
Lack of hesitancy speaks to our killer's resolve.
Geçmişte Kamekona ve ortağı Levi dahil adadaki satıcıların yarısına uyuşturucu tedarik ederdi.
This guy was supplying drugs to half the dealers on the island, including Kamekona and his partner Levi back in the day.
Eski ekibi bir araya getirmeye çalışıyordu sanırım beni de dahil etmek istedi.
I thought he might have put together that it was me who rolled on him.
İş ilişkileri de dahil.
Including working partnerships.
Japonya bağlantım Operasyon Fugo'yla ilgili tüm gizli evrakların burada olduğunu söyledi. Oahu'da operasyonu geliştiren diğer casusların adı dahil.
My contact said that these are all the classified documents related to Operation Fugo, including names of other agents who were part of the program when it was here on Oahu being developed.
Savunma tarafının yanlışları da dahil delilleri sunmama izin verilmiş bir duruşma olacak. Ayrıca güzel bir yargıç önyargısı olacak.
a hearing at which I'm allowed to introduce evidence including but not limited to misdeeds by defense counsel, and here's the good one- - judicial bias.
Askeri güç olarak bu olaya asla dahil olmamalıyız.
Our force will not intervene at all costs.
Mesela alışveriş merkezine gitmen gerektiğini söylediğinde zor bir operasyona dahil olacağını anlayacağım.
For instance, when you tell me that you need to go to the department store, I'll understand that it will be a tough operation.
Başkanlık yarışına dahil olmuş bir valinin eşi olmak gibi?
I mean, wife of a governor who was running for president.
Sözleşmene dahil ederiz.
Make it a part of your settlement.
Bana verdiğin badem ezmesi dahil hepsi erimiş.
Everything melted, - including that marzipan you gave me.
Şirket birazcık kendine para saklamaya çalışıyordu ve beni, yani bizi de olaya dahil edebilmeleri için olayı ona göre oynadım.
The firm was trying to do this thing to hide some cash, and I played along, hoping they would cut me in... uh, cut... us in.
Tüm hesapları görmek istiyorum buna kıyafet harcamaları da dahil, Bayan Jenkins.
I will want to see all the accounts, and that includes the Dressers'Book, Mrs Jenkins.
Haklısın, sen de dahil!
My bulls defined San Fermín!