Dayım translate English
47,348 parallel translation
Bak, kıdemli şakalar için aşağıdayım, gerçekten öyle Ama açıkçası, sanırım bu biraz homofobik, değil mi?
Look, I'm down for the senior pranks, I really am, but, frankly, I think this one's a little homophobic, right?
Görünüşe göre tıpkı senin gibi uzun bir süre buradayım.
Now I'm gonna be here every day for what seems like the rest of my life and I'm sure that you are too.
Bir yıldır Angel Grove'dayım ve birlikte Biyoloji dersine giriyoruz.
I have been in Angel Grove, for over a year now we have Biology together.
Bunun için iyi bir gün olmadığını söylüyorum sadece, anlıyor musun?
I'm just saying it's not a good day for this, you know?
Bilirsiniz, bu okulun son günüdür ve eminim bunun için sizi bekliyorlardı. Ve bu işe yaramıyor, bu yüzden...
Oh, you know, it's the last day of school and I'm sure they'd like you for it, and this isn't working, so...
Bak, ben delirmiş bir gün geçirdim, tamam mı?
Look, I've had a crazy day, okay?
O gün, tepedeki savaştan sonra, yakaladığımız Eşek, saklandığınız yeri söylersem Albay'ın canımı bağışlayacağını söyledi.
That day, after the battle on the hill, the donkey we caught promised me the Colonel would spare my life if I told them where you were hiding.
Ben de baban gibi çok içki içmiyorum.
And I'm about a half a bottle of Scotch a day away from being your dad.
Geçen gün Lilly'e yemek yedirip yatırmak için gelmek zorunda kaldım.
I had to come over the other day to get Lily to eat and put her to bed.
Geçen gün banyo yaparken çıkardım ve nereye koyduğumu biliyorum sanıyordum. Âmâ...
I took it off to take a bath the other day and I thought I knew where I placed it.
Güzel bir gün geçirdin mi tatlım?
Did you have a good day, sweetie?
Tek bir gün çalışmadım.
I haven't worked a single day.
Yalnızca günlük geziler için birkaç kez evden uzaklaşmıştım.
I'd only been away from home a few times before, only for day trips.
O gün konsolosluktan kaçtım.
That day at the embassy, I escaped.
O gün gelirse diye hazırladım.
In case the day comes.
Seninle Fireball Beach'te bir günü harcadım Bu gecede Bayan Fritter'ın hedefinde boşa gitti
I lose a whole day with you on fireball beach and then I waste tonight and a crosshairs for miss fritter
Sor bakalım Bay McQueen Hadi durma sorsana, hergün okul öncesi Karanlıkta tur attın mı diye sorsana hadi Şehre geldiklerinde yarışlara gidebilmek için bilet parası biriktirdin mi diye sor
Macqueen go ahead ask me if I got up in the dark to run laps before school every day ask me if I saved every penny to buy a ticket to the races when they came to town ask me if I did that so that I could be a trainer someday ask me
Bana kodu ver, mave. Ve emin olacağım En büyük kurtarma şirketi dünyada Başka bir güne karşı savaşmak için yaşar.
Give me the code, mave, and I'll make sure the greatest salvage company in the world lives to fight another day.
Bir gün işe diye gitti... ben dört yaşımdaydım, Scotty de altı.
She left for work one day when I was about four, so Scotty was six.
Bir gün tanrımız eve döndü ve annesini ağlarken buldu.
One day our lord returned home, he found his mother crying.
Reles? Bütün gün dinlenecek misin yoksa gitmeye hazır mısın?
Reles, taking an R and R day, or you good to go?
Son 30 yılı, o gün öğrendiğim gerçeği kanıtlamaya çalışarak harcadım.
I spent the last 30 years trying to prove the truth of what I learned that day.
Vurulup düşmeden bir gün önce ondan telgraf aldım.
Got a telegram from her the day before I got shot down.
Tanıştığımız gün.
The day we met.
Her gün biraz daha fazla kazanayım diye çabalıyorum.
I struggle every day for a few more Euros.
- Tanıştığımız günden beri.
- Since the day I met you.
Çünkü iyi bir gün geçirmiyorum.
Because I'm not having a good day.'
Bana kardeş gelen gün, sıradan bir gün gibi başlamıştı. Oysa hayatım... asla eskisi gibi olmayacaktı.
The day I got a little brother started like any other day... but little did I know... my life would never be the same.
Babamı bir köpek gibi avlayıp onu yavaş yavaş paramparça edeceğim parça parça ta ki benim her gün çektiğim derin ve bitmek bilmeyen acımın benzerini yaşayıncaya kadar.
I will hunt my father like a dog, and I will tear him apart slowly... piece by piece... until he knows some semblance of the profound and unceasing pain... I know every single day.
Her gün hayatta kalma konusunda endişe duyardım.
I was concerned with staying alive until the next day, every day.
" Merhaba tatlım, günün nasıldı?
" Hi, honey, how was your day?
Hayatımın dönüm noktası olan bir gündü.
The day my life went turn-turn-turn...
Kartımı bırakayım, başka bir gün gelirim.
I'll leave my card and call in another day.
Bu hayatımın en muhteşem korkunç günü.
This is the most wonderful... horrible day of my life.
Bir gün daha su sızdıran boruyla uğraşmayacağım ayrıca.
And I am not going another day with a leaking pipe.
Yani koca gün sızdıran boruyla mı uğraşacağım?
So I have to go a full day with a leaking pipe?
75 senedir hiç ara vermeden sigara içiyorum anasını satayım.
I've been smoking for 75 years, every fucking day.
Şimdiye evde olmamız gerekiyordu. Çok uzun ve stresli bir gün geçirdik. Sana sonra anlatacağım Dougie.
We were supposed to be home by now at the end of a very long and stressful day, which I'll tell you about later, Dougie.
- Bir saniye. Burada olmamız da eminim size yardımcı olmuyordur hanımefendi fakat bazı belgeleri doldurmanız gerekiyor.
And I'm sure our being here hasn't made your day any easier, ma'am, but we're gonna need you to fill out some paperwork.
Benim adım Andrew, senin gün için kaptan olacağım.
My name's Andrew, I'll be your skipper for the day.
Kolumu kırdığım gün yanımda bir tek sen vardın.
You were the only one with me the day I broke my arm.
Danny, yanlış anladıysam düzelt, hisselerin çoğunluğuna sahip olarak daha ilk gününde son noktayı koymak mı istiyorsun?
Period. drawing a line in the sand on your first day?
Hayır. Randevular, telefonlar ve ofisteki günlük işlerden sorumluyum.
No, I'm here to help with scheduling, phone calls, day-to-day stuff around the office.
Bu yüzden en iyi yaptığımız şeyi yapıp günü kurtaralım.
So... let us do what we do best and save the day.
İnanın, tüm gün onun izini aradım.
And believe me, I've spent most of the day looking.
Hayatımın son mutlu günü neydi, biliyor musun baba?
You know what the last happy day of my life was, Dad?
Günaydın efendim. Danny Rand uçak kazasından fiziksel olarak kurtulmuş olsa da sanırım tanıdığın çocuk o gün öldü.
sir. it seems the boy you knew died that day.
- Bu hayatımın en güzel günü.
- This is the best day of my life.
Gün sonuna kadar vaktin var yoksa gelir dağıtırım burayı!
You got till the end of the day, or I'm coming back here to bust some shit up!
Bütün gün canımı burnumdan getirdin, biliyor musun?
You have been a huge pain in my ass all day, you know that?
Demek istediğim günün 12 saatini ofiste geçiriyorum.
My point is that I'm in the office 12 hours a day.