Daıre translate English
54,017 parallel translation
Bilmediğin bir şey biliyorum, o da şanslı olduğun.
I know something you don't know, and that's that you're lucky.
- Sonra da başın göğe erecek.
- And you're gonna get life.
Er ya da geç öğreneceğiz, bari şimdi aradan çıksın.
We're gonna find it out eventually, may as well get it over with.
Kapıları kapatırsak dışarıda Jace'i kim arayacak?
Wait, if we're on lockdown, who's out there looking for Jace?
Luke da Aşağı Dünyalıların arasında kal dedi... Bir şeyi çözeceğin falan yok.
You're not gonna figure anything out.
Bir yandan sayımızı artırırken, araştırmamız için uygun olan Aşağı Dünyalıları da buluyoruz.
While we're increasing in numbers, we're also finding suitable Downworlders to hold on to for research.
Görgü tanığı da herifi cesedin üstünde görmüş.
And the witness found him standing over the body in the morning. I mean, you're the detective.
Ne işler çevirdiğini bilmiyorum ve umurumda da değil.
I don't know what you're up to, and, ultimately, I don't care.
Tuhaf davranıyorsun da.
'Cause you're acting really weird.
Bana da aile gibi olduğunu biliyorsun.
You know that you're like family to me, too.
Bu da demektir ki... Nerede olduğunu bize söyleyeceksin Yoksa sadece arkadaşın gibi olacaksın.
Which means... you're gonna tell us where he is, or you're gonna end up just like your friend.
Clary'ye saldırdığım için bana kızdığını biliyorum ama sırf benden kaçmak için yanmana da gerek yok.
You're upset at me for attacking Clary, but barbecuing yourself to avoid me seems like a bit much.
- Diyorum ki, bir şeyler hissediyorsun ve ortağının ölümünün ardından da bu son derece doğal bir durum.
I'm saying you're feeling something, and in the wake of your partner's demise, that's perfectly normal.
- Zamanın oturması zaman alır ve er ya da geç anılarımızı kaybettiğimiz gibi süper güçlerimizi de kaybedeceğiz.
- Look, time takes time to harden, and sooner or later, we're gonna lose our superpowers the same way we're losing our memories.
Tek umudumuz da sensin.
And you're our only hope.
Killer Frost da değilsin.
You're not Killer Frost.
Ondan şüphe duymanı anlıyorum ve onun başka bir dünyadaki Laurel olduğunu da biliyorum onun bizim Laurel olmadığını da ama nedenini bilmiyoruz.
I understand that you're suspicious of her, and I know this Laurel is from another earth, that this is not our Laurel, but we don't know why.
Eğer Felicity'i öldürürsen, aileni kaybetmeden önce var olan parçanı da öldürmüş olacaksın.
If you kill Felicity, then you're killing that part of yourself that existed before you lost your family.
Lian Yu'da gemisi batıyor Hong Kong'a uçuyor omega virüsü, Shadowspire ve şimdi de Bratva'ya giriyorsun ama bu yol boyunca Starling City'e, evine dönmüşsün fakat kendini ailene açamamışsın.
Shipwrecked on Lian Yu, fled to Hong Kong, the omega virus, Shadowspire, and now you're mixed up with the Bratva, but along the way, you went back home to Starling City, but you couldn't bear to reveal yourself to your family.
Skunk Meadow Boys'u ayarladık. Sponsorları da Arkansas Taşra Elektrik.
We're cutting shows for the Skunk Meadow Boys, and they're sponsored by Arkansas Rural Electric.
Hortum tutacaksan biraz da bizim Wichita'ya su tut.
If you're hosing'down, old Wichita here could use a bath.
Olumlu ya da olumsuz, bir şekilde takıntın hâline geliyor.
Positive or negative, you're finding a way to fixate on her.
Pekâlâ, biz buradayız, gitmemiz gereken mağaza da şurada.
All right, we're here, and the store we need to go to is here.
Daha da kusacak.
They're gonna barf more.
Üstelik banliyödeyiz, daha da zor.
And we're on the outskirts, which is even rougher.
Atlanta'da bir otel odasında bir bavul eşyayla yaşıyorsun.
I mean, look, you're living out of a suitcase in a hotel room in Atlanta.
Çıktığım adam Atlanta'da, telefon seksi yapıyoruz.
This guy I'm seeing, he's in Atlanta right now, so we're having phone sex.
Eriyor, tekrar dondurunca da pek iyi olmuyor.
They melt, and then they're just not as good when you re-freeze them.
Şimdi daha da şahanesin. Bu tarza bayılıyorum.
You're even more gorgeous now.
O adrenalini dövüşmek veya kaçmak için kullanırız,. birisi seni yakaladığında donup kalmazsın ve öyle bir saldırıdan konuşarak da mümkün olmaz.
When we can use that adrenalin to fight or take flight... you can't freeze when someone grabs you and you're certainly not going to be able to talk your way out of an attack.
Tatlım, sen hazır olduğunda ve umarım yaşın daha da büyük olduğunda, pozitif cinsel tecrübelerin olsun istiyoruz, seni ömrün boyunca korkutacak tecrübeler değil.
Honey, we want you, when you're ready, and hopefully, when you're older, to have positive sexual experiences, not ones that could scar you for life.
Yani hapse girmiyorsun da.
I mean... you're not going to jail.
Eğer pezevenkin Russell'a karşı bir dava oluşturmamıza yardım edersen, onu parmaklıkların arkasına koyarız, bir daha da sana oradan zarar veremez.
If you help us build a case against your pimp, against Russell, we're gonna put him behind bars where he can't hurt you ever again.
Biliyorsun, bir sürü kızı da kurtarmış oluyorsun.
You know, you're gonna save a lot of girls.
Lian Yu'da gemi kazası geçiriyorsun, Hong Kong'a gidiyorsun şimdi de Bratva'yla ilişki içindesin.
Shipwrecked on Lian Yu, fled to Hong Kong, and now you're mixed up with the Bratva.
Star City'nin kardeş şehri Rusya'da olduğu için şanslısın.
You're lucky that Star City's sister city is in Russia.
- Duyamayacaksın da!
And you're not going to!
Ya da seni öldürerek başladıkları işi bitirmeye geldiler.
Or they're just here to finish the job on you.
Bu ne demek bilmiyorum ama Prometheus, SSB ya da başka biri senin Warner ve ekibini durdurmana engel oluyorsa, adalet tecelli etmiyor demektir.
Well, I don't know what that means, but I do know that if you're letting Prometheus, ACU, or anyone else keep you from stopping Warner and her buddies, then justice isn't being served.
Gerçekten. Birazdan böyle düşünmediğimi düşünecek olsan da...
I mean that, as much as you're going to think that I don't.
O konuda ne kadar yetenekli olduğunu ikimiz de biliyoruz fakat bence benim ne kadar yetenekli olduğumu da biliyoruz sanırım.
We both know what you're capable of in that department, but...
Dünyada bu konuda ders verebilecek son kişi sensin Oliver. Veya sondan ikinci. Ben yapmayayım diye bana ahlaki olarak sorgulanabilir seçimler yapmadığınızı da söylemeyin.
Well, you're the last person on earth that gets to give that lecture, Oliver, or second to last, and don't tell me that you don't make morally questionable choices so that I don't have to.
Oliver, belki onu Helix'ten vazgeçirmeliydik ya da geçirmemeliydik bilemem ama artık iş bu noktaya geldi. Sözünü dinleyeceği tek kişi sensin.
Oliver, look, maybe we should have talked her out of Helix, maybe not, I don't know, but the point is we're here now, and you're the only one she will listen to.
Yakında bu gidişle babanı da geçersin.
I- - pretty soon, you're gonna be driving pops to the games.
Babanın tanıdığı bir avukat var ve onunla konuşup ayarlayacağım sonra da benimle eve döneceksin.
There's a lawyer friend daddy's friend knows, and daddy's decided he's gonna talk to him and you're gonna come home with me.
Hastasın sen ve baban da bunu biliyordu.
You're sick, and your father knew it.
Ama sonunun bir şekilde annem, babam ya da Merlyn gibi olacağını düşünme.
But I don't want you to think that you're destined to be dad or mom or Merlyn.
- Thea ve Quentin pek memnun olmasa da güvendeler.
How did it go? Thea and Quentin are not happy about it, but they're secure.
Nick'e kaç kişinin saldırdığını ya da hayatta olup olmadığını bilmiyoruz. Ya da tünelleri bulup bizi öldürmeyeceklerini de bilmiyoruz.
We have no idea how many people attacked Nick or even if he's still alive or if they haven't found these tunnels and they're coming down here right now to kill us.
Bu için Diana'yı da mı suçlayacaksın?
You're gonna blame Diana for this too?
Hala karanlık iken onlarla da ilgilenmemiz lazım.
We're gonna have to deal with them, too, while it's still dark.