English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ D ] / Deeply

Deeply translate English

4,789 parallel translation
Bugün burada toplanmamızın nedeni bu iki çok ama çok tutkulu adamın saf ve büyülü aşkını kutlamak.
We are gathered here today to celebrate the pure and magical love of these two deeply, deeply passionate men.
O derinden bağlandı.
She is deeply connected.
Derin nefes al.
Breathe deeply.
Nereye?
[breathes deeply] Take it where?
Gerçek kötülüğe inanıyorum. O yüzden...
Well, I believe in evil, so, uh... [sighs deeply]
Beni sevdiğini söyledi.
( Breathes deeply ) He said he loved me.
Çok geç, o burada.
Let him up. - [Exhales deeply] - Too late.
Benim de var. Hepimiz son derece kusurluyuz.
So have I. We're all deeply flawed.
Hala sana çok değer veriyorum ama senin artık bana değer verdiğini inanmıyorum.
I still care for you, deeply, but I don't believe that you still care for me anymore.
Bayan Underwood, niyetlerinize ne kadar çok saygı gösterdiğimi biliyorsunuz bunu enine boyuna düşündüm, ve...
Mrs. Underwood, you know how much I respect your intentions. But I've thought deeply about this, and I can't co-sponsor the bill in its current form.
Geçtiğimiz cuma gecesi, kendime ait bir resmi şaka maksadıyla Seattle'lı bir kadına gönderdim ve çok üzgünüm.
Last Friday night I tweeted a photograph of myself to a woman in Seattle, and I'm deeply sorry.
Belki seni Avustralyalı sörfçü çocuk olduğun ve sahildeki karides barının hayalını kurduğun zamanlar tanımıyor olabilirim.
[Inhales deeply] Maybe I didn't know you when you were the little surfer dude growing up in Australia wanting to be like the guy who owned the crab shack on the beach that you adored.
Belki de kalorisiz meyve suyu karışımları için kendinizi açlıktan öldürebilirsiniz. Arada sırada kahvenize votka eklemeyi bilin. Ya da tiksindirici, işemeli sıçmalı, Alman pornosu koleksiyonunuz olabilir.
Maybe you starve yourself with some no-calorie juice concoction, add a little vodka to your coffee every now and then, or collect deeply disturbing German scat porn.
Toplantıdan önce, palmiyeli terasta yenilerle oturup konuşmaktan. özel değerlendirmeler ele almadan önce... özel değerlendirmeleri ve boktan konuları ele almadan önce toplantı da senin dönüşünü izlememek için katılmayacağım " dedim açıkça.
I says, "I didn't join this board to watch you turn it from people who care deeply about palm terrace to a bunch of newbies who never sat on a condo board before, never dealt with special assessments before, never dealt with shit, frankly."
Metroda seni bu kadar derin kesmek istememiştim.
I didn't mean to cut you so deeply in the subway.
İngilizce 18. yüzyılda İskoçya genelinde hiç rağbet görmezdi.
The English were deeply unpopular throughout the Highlands in the 18th century.
İçime giren kılıcın çok derine gitmediğini umut ediyordum.
I hoped that the sword that struck me had not penetrated so deeply.
- Dallas.
Dallas. [Inhales deeply]
"Bir çok şey üzerine derin düşünürüm, ve diğerlerinin de bunu yapmasını isterim.".
I think deeply about things, and I want others to do likewise.
Aaron, kesinlikle, Tim'den derinden etkilenmişti.
Aaron is certainly deeply influenced by Tim.
Bence Vargas'a çok değer veriyordun ve öldürüIdüğünde bu seni çok üzdü.
I think... you cared about Vargas a lot, and it hurt you deeply when he was killed.
Greta ile birbirimize delicesine aşıktık.
Greta and I were deeply in love.
Tom, pişman olacağın bir şey yapmadan önce silahını bırak.
Tom, put the gun down before you do something you'll deeply regret.
Oldukça üzücüydü.
It was deeply sad.
Birbirimize daha çok bağlanıp, evlenmek istediğimizi fark ederiz ve çocuklarımız olur.
We fall even more deeply in love and realize that we want to get married and have kids.
Sen asla benim... hatalarımın bedelini ödememelisin James.
You shouldn't have... [Breathes deeply] had to pay for my mistakes, James.
Bir kere izin verdin mi...
[Sighs deeply] Once you let'em in...
Genellikle son derece kötü bir İngiliz aksanı ile.
Usually in a deeply offensive British accent.
İyi Seyirler Çeviri : neco _ z
( Music Stops. She exhales. ) ( Exhales deeply. )
Ohh.
Ee! Ohh. ( Breathes deeply )
Eee... Hayır.
[chuckles ] uh... - [ breathing deeply ] [ grunts]
- ahh!
- [growls ] - ahh! - [ breathing deeply]
- Mikey!
[inhales deeply ] [ grunts] - mikey! Ah.
Ya seninki, Karai? Dinlenmeliyim.
And what about yours, karai? - [breathing deeply] I need to rest.
- Meditasyon yapmalıyım.
- Must meditate. [breathes deeply]
İkinize de çok derinden değer vermeye başladım.
I've come to care deeply about you both.
İşte bu yüzden ikisini de yaptığını görmekten ve bunu söylemekten... büyük gurur duyuyorum.
Which is why I'm so deeply proud to say and to see... You've done both.
Sizi çok önemsemeye başladım.
I've come to care deeply about you both.
Bu yüzden şunu gururla söyleyebilirim ki sen ikisini de yaptın.
Which is why I'm so deeply proud to say and to see... You've done both.
"Her şeyin kaynağı" dediğin yer banyodaysa insan ırkı sikilmiş demektir.
The human race is deeply fucked if "the source of all things" is in your bathroom.
Sana davranma şeklimiz yüzünden derinden üzgünüz. Kaybettiğimiz o güveni yeniden oluşturmak istiyoruz.
We're deeply sorry for the way we've treated you, and we want to rebuild the trust we've lost.
Kız kardeşimizin yokluğunu ben de en az senin kadar derinden yaşıyoum.
Now, I feel our sister's loss as deeply as you.
Gerçekten minnettarım.
I'm deeply grateful.
Seni seviyorum, Caitlyn, gizlice, derinden, çaresizce. "
I love you, Caitlyn, secretly, deeply, desperately. "
Yaptıklarımdan dolayı son derece pişmanım.
I deeply regret what I've done.
Birbirinize deli gibi aşıktınız.
You two were deeply in love.
Sakız gibi kokuyorsun.
( Kenny inhaling deeply ) You smell like bubblegum.
- Pencerelere elektrik mi verdiniz?
( exhaling deeply ) Electrified the windows? Yep.
Yeteri kadar söylemedim.
[Breathes deeply] I never said it enough.
- Neler oluyor?
[Inhales deeply]
- Selam!
Mm-hmm. [both breathe deeply] - Bruce :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]