Destruction translate English
4,053 parallel translation
Küçük bir ölüm ve yıkım meleği.
It's a little angel of death and destruction.
Gerçekten de küçük bir ölüm ve yıkım meleğisin, değil mi?
You really are a little angel of death and destruction, aren't you?
Hepimizin üzerine yıkım getirecek.
She'll bring destruction upon us all.
Kıyılarımızdan Kuzeylilerin getirdiği yıkımla sert ve kılıçlarla karşılaşmalıyız.
I learned that the destruction brought to our shores from the Norths... must be met with rough and iron.
Bu da aşırı pozlama ya da tahrip olması riskinin iki katına çıkması demek.
It means twice the risk of overexposure or destruction.
Konsey şirketlerin umarsızca yok ettiklerinin intikamını, tüm Beyaz yakalılar için ölüm emri vererek aldı.
To avenge the corporations reckless destruction, the Council issues death warrants for all white-collar criminals.
Haklısın. Hırsızlık yok, kasıtlı mülke zarar verme yok.
Right, no shoplifting, no malicious destruction of property.
Hz. Zekeriya 2000 yıl önce, Kudüs'ün yıkılışını görmüştü. Ancak ileride bir gün, Yahudilerin bu doğdukları yere geri dönecekleri kehanetinde bulunmuş.
Zechariah saw the destruction of Jerusalem over 2, 000 years ago, but he prophesized that one day the Jewish people would return to their homeland.
Gerçek düşmanlar yıkıma sebep olmazlar.
The real enemy are not those who cause destruction.
Malı yok etmekten dolayı kovulmandan veya dava edilmenden başka?
Besides you getting fired or charged with destruction of property?
Uçak gemileri kitle imha makineleridir.
Carriers are machines of mass destruction.
Sanırım kaçaklar anomaliyi bizim sonumuz olarak kullanmayı amaçlıyorlardı
I believe the fugitives intend to use the anomaly as a means to our destruction.
IRIS. IRIS, bu servisin içinde olan gizli bir yapılanmadır. Terörist faaliyetler, suikastlar ve askeri darbeler ile yakından ilgili olup karanlık güçler tarafından kontrol edilmektedir.
IRIS is a secret organization that incites and controls assassination, coup d'etat, terrorism and the destruction of social orders hiding in the shadows.
Birbirlerini nasıl öldürecekleri beni ilgilendirmiyor.
Their methods of self-destruction are not my concern.
Bu duvarların arkasında, dostum Superman'i yok etmenin anahtarı yatıyor.
Beyond these walls, friend Lie the keys to the destruction of superman.
â ™ ª Yıkımın hemen öncesindeyiz â ™ ª
♪ We're on the eve of destruction... ♪
İkincisi ; bir daha özel mülkte olay çıkarmak yok.
Two, no more destruction of private property.
İngiltere felaketinden bahsediyorum
I'm talking about the destruction of England.
Belki bir şamandı, Kötü ruhları uzak tutmak için, dünyayı bir yıkımdan korumak için.
Maybe he thought he was a shaman, warding off evil spirits, protecting this world from destruction.
Zombiler canlandırılmış soluk benizli bir gruptur yıkım ve kötülük niyetleridir ve haklarında hüküm verilmelidir!
The undead are the pale horsemen personified, intent on destruction and evil, and they must be judged!
Envanterini yapmam lazım. Sonra da yok edilmeleri için polis müdürüne vereceğim.
Well, I gotta inventory them, and then I turn them over to the marshals for destruction.
Her şeyi yok etmeye meyilli.
Bent on destruction.
Ne karanlıkta dolaşan hastalıktan ne de öğleyin yok eden kırgından.
Nor for the pestilence that walketh in darkness. Nor for the destruction that wasteth at noonday.
Mahvet onu!
Destruction!
Ve şimdi, imparatorluğumun yıkılışının yıl dönümünde intikamımı alacağım.
And now, on the anniversary of my empire's destruction, vengeance will be mine.
Güneye doğru yol alan... Liman boyunca büyük yıkımlar mevcut.
The majority of destruction is along the harbour.
Silah yapımında kullanılan amonyum nitratıda biliyoruz.
We know about the ammonium nitrate currently being used to create a weapon of mass destruction.
Yıkıma.
destruction.
Yok oluşumuzun yolu gözüktü.
This is history repeating itself. It's the path to destruction.
'Sakın ona bakma, çünkü o güzel şekillere girer ki....... erkekleri baştan çıkarıp felaketlerine sebep olur.
'Look not upon him, for he...'takes on pleasing forms...'.. to seduce men to their destruction.
Kızıl ekibin amacı en az kaynakla, en fazla zararı verebilmekti.
The Red Team's goal was to cause maximum destruction and chaos with minimum resources.
Dünyadaki dengeler her gün bıçak sırtında zaten.
The world is balanced on a knife edge of destruction every single day.
Kaderinin kendini yok etmek olduğunu söylemişti.
She said that you were, um... destined for self-destruction.
Yani ; sebep olduğunuz yıkımlarda sakatladığınız yaşam formlarında, yarattığınız terörde duygularını incittiğiniz çocuklarda, parçaladığınız küçük çiçeklerde...
So, no control over the destruction you caused, the life forms you injured, the terror you wrought, the children you scarred emotionally, the little flowers you...
Genç kuşlar acımasız tuzaklara düşüyor. İçten gelen hisler hala kalplerde...
A cruel trap involvingNa pair of crucified fledglings since smoldering feelingsNlie firmly in their hearts destruction!
Devler, yıkım ve tehlike ne olacak?
What about ogres and destruction and danger?
Storybrooke'un yıkımından bu şekilde kaçabiliriz.
This is how we're going to escape the destruction of Storybrooke.
Storybrooke'un yok oluşundan bu şekilde kaçacağız.... Eğer sana güvenebilirsem.
This is how we're going to escape the total destruction of Storybrooke... if I can trust you.
Yok oluşu derken,
Now when you say "total destruction,"
Parlaması durunca yıkımı başarıya ulaşacak ve sonra işte ondan sonra asıl katliamı göreceğiz.
Once it stops glowing, its destruction is achieved, and then... well, then we'll see the real carnage.
Bozulma meydana gelmiş hatalı aşılar grip aşıları yerine yollanmış.
So rather than being slated for destruction, the faulty vaccines were shipped as flu vaccines.
"Silas en uçta yatıyor elinde yıkımını getirecek şeyi tutarak..."
"Silas rests on the far side, the means of his destruction at hand."
Ama risk almaya hazırsan... bu yıkımı fırsata çevirmek mümkün.
But this destruction can bring opportunity, if you're prepared to take a risk.
Ve bugün şehrinize ölüm ve yıkım getireceğim.
And today I'm going to bring death and destruction to your town.
Yıkım, oluşumun bir parçasıdır.
Destruction is part of creation.
O aşkın üstün olduğunu kanıtladı ve gezegenimizi yıkımdan kurtardı.
She proved love is superior and saved our planet from destruction.
O Ghiata'nın aptalca ölümüne sebep olmuştur.
It foolishly led Ghiata to her own destruction.
Carol Ferris ve Hal Jordan, bizi yıkımdan kurtardınız.
Carol Ferris, and Hal Jordan, you have saved us from destruction.
Onu kullanırsak Arcadia'dan kurtulacağımıza dair sizi temin ederim.
I could guarantee the Arcadia's destruction.
Amacı Nibelung'un kesişim noktası teorisine göre evren boyunca bombayı kullanmak.
An ancient Niflung myth revealed what Harlock was planning : the destruction of the Nodes of Time.
Bu yıkımı ve onca yaşamın yok olmasını kabul edilebilir bulduğunu nasıl söylersin?
How can you say this want on destruction and loss of life is acceptable?