English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ D ] / Detectives

Detectives translate English

3,253 parallel translation
Dedektiflerimden biri gelip, elemanlarınızla görüşecek.
Okay, I'm gonna get one of my detectives to come down and interview your staff.
Dedektifler değil.
- not the detectives.
Peki, bakın dedektifler. Müvekkilimim Bay Baez'i gümüş tepside size sunuyor.
Okay, look, detectives, my client is handing you Mr. Baez on a silver platter.
Hayır, ancak onun için burada olduğumuzu düşünürsen dedektiflerden birisi ile görüşmek isteyebilirsin.
No, but considering he's the one we're here for, you might want to talk to one of the detectives.
Buraya bir kaç dedektif daha çağırın.
Let's get some more detectives down here.
Hastaneden ayrılırken dedektifler hala oradaydı.
When I left the hospital, the detectives were still there. - Did they have anything?
Kusura bakmayın ama Paul Gerardi en iyi dedektiflerimden biri.
With all due respect, Paul Gerardi is one of my best detectives.
Lobideki güvenlik görevlileriyle iş takibi yapmak üzere iki dedektif gönderdiklerini söylediler.
They said they sent two detectives to do a follow-up with the lobby guards.
Gönderdiklerini mi söylediler?
They said they sent detectives?
Lobideki güvenlik görevlileri, iki dedektifin geldiğini ve ifadelerini aldığını onayladılar.
Lobby guards confirmed two detectives came by, took their statements.
İfadenizi almak için iki dedektif göndereceğiz.
We'll send a couple of detectives over later to take your statement.
İki dedektif olacağını söylemişlerdi ama.
Um, they said that there would be two detectives.
Dedektifleri de...
And detectives.
Bu çatı altında o işi yalnızca iki kişi yapar.
There's only two detectives in this nick :
Dünyada kıyamet kadar akademisyen var Morse, ama iyi detektifler çok az.
The world's long on academics, Morse, but woeful short of good detectives.
Dedektif olarak onu neden yakalayamadık diye soracak.
Asking why the detectives couldn't catch him.
Bunların hepsini dedektiflere anlattınız mı?
And you told all this to the detectives?
Polis pembe bir torba arıyordu, çünkü Lacey dedektiflere üzerinde Rusty Berkhart'ın parmak izleri bulunan cinayet silahını pembe bir torbaya koyduğunu ve onu Dehunger Irmağına attığını söylemişti, doğru mu?
The police were searching for a pink bag... Because Lacey have told detectives... That she had put the murder weapon with Rusty Berkhart's fingerprints on it...
O zaman dedektiflere anlattım ve bana üzerinde durmamam gerektiğini söylediler.
I told Detectives at the time... And they told me I shouldn't dwell on it.
Dedektifler size bunun üzerinde durmamanız gerektiğini mi söylediler?
Detectives told you that you shouldn't dwell on it?
Yemin altındayken yalan söyleyen polis dedektiflerimiz var.
We have had police detectives lying under oath.
Hayır, Bayan Cole, eğer Bay Berkhart'ı olay yerinden ayrılırken görüp ve dedektiflere bunu söylediyseniz onların önemli bir kanıtı sakladıkları anlamına geliyor.
No, Mrs. Cole. If you saw Mr. Berkhart leaving the crime scene. And told detectives, it means they Withheld exculpatory evidence.
İki dedektif karısını almak için Davenport'un evine gitti ama kadın çoktan alınmış.
A couple of detectives went to Davenport's house to bring in his wife, but she was picked up already.
Dedektifler kötü adamları yakalarlar.
Well, detectives catch the bad guys.
Uzaktan görü tekniği kullanılarak çözülen vakaların sayısındaki artış sayesinde bellek dedektifleri son yıllarda bir canlanma yaşadı.
Memory detectives, as they're commonly known... have experienced a resurgence in recent years... thanks to the growing number of cases solved using the remote viewing technique.
Bellek dedektiflerinin tespitleri henüz mahkemede DNA kanıtıyla aynı öneme sahip değil ama artık yalan makinası testinden daha güvenilirlik gösteriyor.
The findings of memory detectives do not yet carry the same weight... as DNA evidence in court... but currently prove more reliable than polygraph tests.
Bir fincan kahve içmeye peşinde üç özel dedektifle gidiyor.
She goes for a cup of coffee, he's got 3 private detectives on her trail.
Galiba patron sana koruma gönderdi.
I think the chief just sent some detectives to protect you.
Dedektiflere, tanıklık yapacağımı ve suç duyurusunda bulunacağımı söyleyebilirsin.
Make sure you tell the detectives that I'm willing to testify and I definitely want to press charges.
Orada devriye polisleri, dedektifler ve bir de helikopter vardı.
I mean, there are squad cars, detectives, a helicopter.
Dedektifler, Marvin ya da Bert hakkında herhangi bir şey söylediler mi?
Did the detectives say anything about Marvin or Bert?
Ya da daha beteri, detektif tutabilirler.
Or worse, they hire detectives.
İki dedektif geldi.
These two detectives arrived,
Annem sonunda dedektiflerden biriyle çıkmaya başladı.
And my mother ended up dating one of those two detectives.
Benim tezim bu suçluları ortaya çıkarmakta başarılı olan detektifleri inceliyor.
My thesis examines the detectives who are successful in exposing these miscreants.
FBI ajanlarından oluşan bir takım ve New York Şehri dedektifleri, ABD tarihindeki en büyük nakit hırsızlığı olayını çözmeye çalışıyorlar.
A task force of FBI agents and New York City detectives are trying to solve the biggest cash robbery in U.S. history.
Benim oğlan, dedektif beyler, onun ve benim etrafımdaki herhangi birinin, böyle bir şeyle benim haberim olmadan ilgisi olması durumunda, taşaklarını kaybedeceğini gayet iyi bilir.
My boy, detectives, has the good fucking sense to know that if he or anyone around me had anything to do with something like this without my knowledge, that they'd lose their balls.
Dedektif Byrnes ve Rosen da, cinayet mahallini inceliyorlar.
Detectives Byrnes and Rosen are covering the murder scene. How'd he die?
İyi günler, Dedektifler.
Good day, Detectives.
Dean'le buralı iki medyum dedektif ile birlikteyiz.
Dean and I are here with two local psychic detectives,
Dedektif Lassiter ve O'Hara, beyaz bir Jeep'i takip ediyoruz. Güneye giden Roland yolundayız. Cinayet şüphelisini durdurmak için yardım talep ediyoruz.
Detectives Lassiter and O'Hara in pursuit of a white jeep heading southbound on Roland Road, requesting backup for a felony stop.
Lafayette Baker'ın dedektiflerinden olan James Wardell tek cam levhayı alır ve Lafayette Baker'a götürür.
James Wardell, one of Lafayette Baker's detectives, takes the single glass plate and delivers it to Lafayette Baker.
Dedektifler, burayı terk etmenizi istiyorum.
Detectives, I'm inviting you to leave.
'Dedektifler kurbanın kimliğini açıklamadılar...'Paul?
'Detectives have yet to release details of the victim's identity...'Paul?
Merhaba.
Hello, Detectives.
Evet, o... dedektiflerin arabasına atlamıştı...
Yeah, he got... he hopped into a car with detectives...
Dedektifler babasını bir yatakta yatarken bulmuşlar.
The two detectives found his father on the bed.
Sana içten içe Dedektiflerin Tanrısı derdim.
I secretly called you. The God of detectives.
Dedektiflerin Tanrısı'yım ben.
I'm God of detectives.
Dedektiflerin Tanrıçası olmak ister misin?
Wanna be the Goddess of detectives?
Dedektifler silahlarını çektiler.
Detectives have their guns drawn.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]