Disturb translate English
3,019 parallel translation
Umarım rahatsızlık vermiyorumdur.
I hope I don't disturb.
Gece, Montrmartre yakınlarında çalışma yapıyorlar gündüz trafiği engellememek için.
They are doing construction at night around the Montmartre so as not to disturb daytime traffic.
Lütfen rahatsız edin.
Please disturb me.
- Beni rahatsız etmemenizi söylemiştim.
- I told you not to disturb me.
Ve onu erken uyandırmayacak kadar, iyi, nazik ve düşünceli olduğumu. Tamam mı?
And being the nice and kind and thoughtful person I am, didn't wanna disturb her and got an early start.
Seni rahatsız etmek için gelmedim.
- I didn't come to disturb you.
Onu rahatsız etmemelisin.
Mustn't disturb him.
bunu çok istersin di mi April.
It will not disturb this April.
Kimse bizi rahatsız etmesin.
Don't let anyone disturb us.
Sizi evinizde rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Sorry to disturb you at home.
- Bir daha rahatsız etmeyiz.
- We won't disturb you again.
Akşam akşam sizi rahatsız ettiğim ben özür dilerim, efendim.
I'm sorry to disturb you in the evening, sir.
Bir iblis, kraliyet toprağını doğaya aykırı bir şekilde ihlal etmek için..... kutsal tatil günümden yararlandı.
An evil availed of my spiritual sabbatical to disturb the royal soil against nature.
Orada onu rahatsız etmeye kimse cüret etmez.
Nobody ever dared to disturb it.
Kattaki hastaları rahatsız ediyorsun. Kes şunu artık!
You're going to disturb every patient on this floor!
Beni rahatsız etmeyin.
Don't disturb me.
Bırak onları, pezevenk herif, yoksa senin asayişini bozarım.
Let them out, you little ponce, or I'll disturb your bloody peace.
Medya sirkine senin gibi yakalanmadım en azından.
I wanted to act not disturb.
Mona, babanı üzme.
Mona, do not disturb your father.
Seni daha fazla rahatsız etmeyeyim.
I won't disturb you any longer.
Rahatsızlık için özür dilerim.
Sorry to disturb you.
- Rahatsız etme.
~ Do not disturb.
Anneni rahatsız etmek istemiyorum, anlaştık mı?
I don't wanna disturb your mother, okay?
Bölmeyi hiç sevmem, su kayağı, dans etme veya kampçıları rahatsız edecek hiçbir şey yapamazsınız, anlaştık mı?
I hate to interrupt, but you're not gonna water-ski or dance or do anything that might disturb the campers, okay?
Rahatsız edersek sinirlenir.
He'll get angry if I disturb him.
Sana kaç kere beni rahatsız etmemeni söylemiştim?
How many times I've told you not to disturb me? Get out!
- Beni rahatsız etme.
- Don't disturb me.
Şu yarışman vardı ya, rahatsız etmek istemedim.
I would not disturb you middle of the competition.
Ama şimdi resmi olarak meşgul olmadığıma göre şimdi söyler misin niye sahip olduğun her şey bir kutuda?
But now that you do not disturb, so tell me why everything is packed away.
Rahatsız ettiysem özür dilerim Doktor ama kapıdaki iki beyefendi sizi görmek istiyor.
I'm sorry to disturb you, Doctor, but we've two gentlemen at the door to see you.
Toplantınızı böldüğüm içir özür dilerim.
I'm sorry to disturb your meeting.
Seni rahatsız etmem.
It won't even disturb your sleep.
Beni rahatsız etmeyin.
Don't disturb me at all.
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm ama Karthik ile görüşmem gerekiyor.
Sorry to disturb you in the office but... but I need to meet Karthik.
Dua eden birini rahatsız etmemelisin.
You shouldn't disturb a person who might be praying.
# Rahatsız etmek istemiyorum # Uyurken çok tatlı oluyorsun
# l won't disturb your rest # lt's lovely when you're sleeping
Rahat bırak beni!
Do not disturb me
Bu kapıya "rahatsız etmeyin" uyarısı koymamız gerekiyor cidden.
We really do need to get a "do not disturb" sign on that door.
Bu rahatsızlık için özür dilerim efendim, Fakat yardımınıza ihtiyacım var.
Sorry to disturb you, sir, but we need your help.
Evet rahatsız eder
Yeah, it would disturb me.
"Rahatsız etmeyin" işareti.
"Do no disturb" sign.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm Dr. Cunth.
Sorry to disturb you, Dr. Cunth.
O zaman onun yanına git.
Then go back to her. I don't want to disturb.
- Rahatsız ettiğim için özür dilerim.
- I'm sorry to disturb you.
Sizi rahatsız etmek istemedim.
I didn't mean to disturb you.
Rahatsız ettiğim için kusura bakma.
Sorry to disturb you.
Burada hiç kimse bizi rahatsız edemez.
There's no one here to disturb us now.
Kimseyi rahatsız etmek istememiştim.
I didn't want to disturb anyone.
Zavallı küp gibi sağır. Ben de rahatsız etmedim.
She's stone-deaf, I didn't disturb her.
Seni rahatsız etmek istemedik, canım.
We didn't want to disturb you, honey.
Uykunuzu böldüğüm için özür dilerim, efendim.
Sorry to disturb your sleep, sir.