Doing translate English
314,457 parallel translation
- Ne yapıyorsun?
- What are you doing?
Böyle devam edemem.
I just can't keep doing this.
Dışarıya belli etmeden acil durum tahliye planımıza odaklanın.
All right, we need to stay focused on our contingency plan for an evacuation without the appearance of doing so.
Ne yapacağız?
What are we doing?
Ne yaptığımı biliyorum.
I know what I'm doing, Claire.
Haiti'nin ve son birkaç ayda orada yaptıklarımızın videolarını göstersin.
Uh, show you some of the video from Haiti and some of the work that we've been doing there over the last several months.
- Yaptığınız işi destekliyorum.
I believe in the work you're doing here.
Neden burada buluştuk?
What are we doing here?
Başkan'ın doğru olanı yapması şartıyla.
But that's conditional on the president doing the right thing.
Ne yaptığın hakkında en ufak bir fikrin yok.
You have no idea, none, about what you're doing.
Tüm yaptıklarınız için de teşekkür ederim.
And to thank you for all you're doing.
- Bunu parti için yapıyorum.
- I'm doing this for the party.
Çocuklar da iyi.
The kids are doing well.
Benim bundan haberim yok.
And I had no idea you're doing this.
Halk için tek bir şey bile yapmaya daha mı muktedirlerdi?
Any more capable of doing a single goddamn thing for the public?
Bir saattir evrak işleriyle uğraşıyorum.
I just spent the last hour doing my paperwork.
Ben işime devam etmeye odaklanıyorum, o da hem Amerikan halkının refahını sağlamak hem de...
My focus is to remain doing my job, which is to ensure prosperity for the American people, and to try to achieve...
Ne yaptığının farkındayım.
I know what you're doing.
Yeter ki bir şey yapayım, güle oynaya peşime takılırsınız.
Just as long as I'm doing something, you're happy to be along for the ride.
Doğru olanı yapıyorsun.
I think you're doing the right thing.
Burada ne işim var, onu bile bilmiyorum.
I don't even know what I'm doing here. I, uh...
- Louise, ne işin var burada?
- Louise, what are you doing here?
Deniz tutmuyor olsaydı şu an ne yapıyor olurdum biliyor musun?
You know what I could be doing right now - if I didn't get seasick?
Partimi düzenlediğin için gerçekten minnettarım ama ne yaparsak keyif alıyorum zaten.
You know, I really appreciate all you've done arranging my party, but, you know, I'm happy doing whatever.
Para da, gerçek bir emek vermek kadar iyidir tabii.
- Yes. Money is almost as good as actually doing something.
- Rainer, burada ne işin var?
Rainer, what are you doing here?
Selam, nasılsın?
Oh, hey. How're you doing?
- Dur, harika gidiyor.
- Ben! - No, he's doing great.
Ne işin var burada?
What are you doing in here, huh?
Bunu tekrar yaptığımıza sevindim.
You know, I'm glad we're doing this again.
Neden böyle yapıyor acaba?
Why is he doing this?
İyi miler?
Are they doing well?
Şimdi Sheldon karşı dairede olduğuna göre eski odasıyla ne yapacağınıza karar verdiniz mi?
Now that Sheldon's across the hall, have you decided what you're doing with his old room?
Ne yapıyorsun orada?
What are you doing in there?
Ne yapıyorum ben böyle?
What am I doing?
Benim yaptığım da bu değil mi?
Isn't that what I'm doing?
Tamam, heirloom domatesi ve burrata salatası yapıyoruz.
Okay, we're doing an heirloom tomato and burrata salad.
Evde ne yapıyorsun?
Hey, what are you doing home?
İşin zor tarafı yapıldıktan sonra ortaya çıkmaktansa işin kendisini yapıyorduk.
Doing some actual work, instead of just showing up when the hard part's done.
Her ne yaptığınızı düşünüyorsanız Yüzbaşı Rogers, geri çekilin.
Whatever you think you're doing, Captain Rogers, stand down.
Ne yaptığımızı kesinlikle biliyorum.
I know exactly what we're doing.
Burada ne yaptığımızı anlıyorum fakat dostlarımla kavga etmekten hoşlanmıyorum.
I get what we're doing here, but I don't like fighting my friends.
- Ne yapıyorsun?
What are you doing?
- Burada ne arıyoruz?
What are we doing here?
Saldırılarımız pek bir işe yaramıyor.
Our attacks aren't doing much good.
Stark her neyle uğraşıyorsa onu bitirmek üzere midir?
Is Stark almost finished with whatever it is he's doing?
Umarım ne yaptığını biliyorsundur.
Hope you know what you're doing.
Tony, ne yapıyorsun?
Tony, what are you doing?
- Ne yapıyorsun?
♪ And tell him that his lonesome nights are... ♪ What are you doing?
Ne yapıyorsun?
What are you doing?
Ne yaptığını sanıyorsun?
What do you think you're doing?