English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ D ] / Dolan

Dolan translate English

4,688 parallel translation
Bu odada sonsuz arzu girdap gibi dolanıyor.
Infinite desire is swirling around this room.
Karaciğer altında dolan birşey gördüm.
I saw something filling up under the liver.
Tabii, kayıp çocuklar etrafımızda dolanıp bizi öldürmeye çalışırken mi?
Yeah, with lost boys running around, trying to kill us all?
Kurşun yarasıyla ortalıkta dolanıyor.
He's still walking around with a bullet wound.
Etrafta dolanıp herkese sırrımızı anlatarak bombalardan bahsetmene izin veremem.
Can't have you strolling around, telling everybody our secrets, telling everybody about the nukes.
Etrafta dolanıp herkese sırrımızı anlatmana izin veremem.
Can't have you strolling around telling everybody our secrets.
Biz genelde şehirde dolanıp bize bira satan bir dükkan arardık.
Oh, in ours we would just run around town looking for a store that would sell us beer.
Aklımda dolanıp duruyor...
Aw, it keeps running through my head.
O dönemde tüm erkekler etrafımda dolanıyordu.
They were all over me that season.
- Karl Dolan.
- Karl Dolan.
Lütfen dışarıda bekleyin, Savcı Yardımcısı Nolan.
Please step outside, AUSA Dolan.
Evet, Savcı Yardımcısı Karl Dolan ile konuşmam gerek.
Yes, I need to speak to AUSA Karl Dolan.
Bay Dolan, tehlikeli bir suçlu için müvekkilimden bilgi istediniz,... bu suçlu kefalet ile çıktığı zaman,... tam olarak suçlunun kaçtığı yere müvekkilimi sınır dışı ettiniz.
Mr. Dolan, you asked my client to inform on a dangerous criminal, and when that criminal jumped bail, you deported him to the exact same place the criminal fled to.
Dolan'a tebliğ ettim.
I served Dolan.
- Durun Bay Dolan.
- Hold on, Mr. Dolan.
Daha ben Tai Chi'me başlamadan öyle dolanıp durduğunu duydum.
Heard you puttering around even before I started Tai Chi.
- Ve mesele güç olsaydı muhtemelen etrafta dolanır ve terör saçmak için silahını ateşlerdi.
And if it had been about power, he probably would have walked around, flashed his gun to maximize terror.
Evde canı sıkkın dolanıyor, tüm gün Tori Amos dinliyor.
It's kind of awkward, he just mopes around the house listening to Tori Amos all day.
Çok hızlı değişiyor. Sinirli sinirli dolanıyor, aptal olduğumu söylüyor ve konuştuğu tek konu seks.
He's changing a lot. and all he talks about is sex.
Dağda bir sürü asker dolanıyor.
You see, there's a search group out in the woods.
Maltabes Döngüsünde dolanıp duruyordun...
You were going to walk around the Maltabes Circle...
Kokuları sokaklarda dolanıyor.
Smell of it on the street.
Etrafta böyle dolanırken beni geriyorsun.
You're making me anxious with all this pacing around.
Ne diye ortalarda dolanıyorsun?
You got what you wanted, so just shut up and stay there, and don't run around.
Bu şekilde dolan hep.
Go around like that.
- Sürekli peşimde dolanıyorsun çünkü.
- Because you keep following me around.
Sürekli 7 yaşındaki bir çocuk gibi peşimde dolanırsan gizlenecek bir yerim olmaz.
If you keep on following me around like a 7-year-old I have no place to run away from you.
Günlerdir başıboş dolanıyordum. Sen bana rastlayana dek.
I'd been wandering around for days until you stumbled upon me.
Yalnızca ayağına dolanırsak bize haber ver.
Right? Just let us know if we get in the way.
Belki boş boş dolanıyorlardı ya da çöpün kokusunu aldılar.
or perhaps they were drawn to the smell of garbage.
Her tarafım yalan dolan dolu.
I'm full of lies and bile.
Sürekli kızların peşinde dolanıyor.
He been chasing after girls.
Onlar dolanıp dururken sanki zemin titriyormuş gibi geliyor.
I get to feel the ground shuddering under my feet as they move about.
Oturduğun sandalyenin etrafında dolanırken bulurdum kendimi. Elbisemin kenarı veya elim sana dokunur diye ümit ederdim.
I'd find myself moving around and around your chair hoping that a small part of my dress or my hand might touch you.
Her zaman etrafta dolanıyor, dinliyor.
He's always hanging around listening.
Ne? Anlaşılmaz mantığınla etrafta dolanıp tekrar deneyebilirsin.
You can try and move around it with your fuzzy logic.
Yıllardır bir ayı gibi ormanda dolanıp duruyor.
He's been crashing around the forest like a bear for years.
Kafaları karışır, elleri ayakları dolanır.
They get confused and their wires get crossed.
Kanımızda dolanıyorlar.
They are in our bloodstream.
Hep onun soyunma odasının etrafında dolanıyor.
Always walk around the locker room.
Bizden etrafta dolanıp hiçbir iş yapmayan milyarlarca var.
There are billions of ours out there, doing nothing.
Çakalları, evimin etrafında dolanıyordu.
His goons were sneaking around my house.
- Sonra çevresinden dolanıyoruz...
So if we head that way.
O yüzden etrafta dolanıp duruyor.
That's why he roams around here.
Zamanı dolan bir kral için öl ya da yeni krala hizmet etmeyi seç.
Die for a King whose time has passed... or choose to serve a new one.
Aradığında dolanıyordum buralarda.
I was just looking around upstairs when she called.
Dolanıyor muydun?
Looking around?
Bazılarınızın etrafta dolanıp bir şeyleri mahvetmesi nefrete teslim olmanız ve korkak maço fikirleriniz La Causa'nın çabalarını cidden sabote ediyor ve ben buna izin vermeyeceğim!
Those of you running around, destroying things, giving into your hatred and your chicken shit macho ideals are seriously sabotaging the efforts of La Causa, and I will not stand for it!
Biliyor musun, geçen gece evimin etrafında dolanırken gördüm seni.
You know, I seen you nosing around my place last night.
Sen dışarıda başıboş dolanırken benim aklımda tek bir düşünce vardı.
While you were out running wild,
Ortalarda eğer John hüküm giyerse, harekete geçiceklerine dair söylenti dolanıyor.
The word is, they are threatening action, if John is convicted.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]