Donuts translate English
972 parallel translation
Yüz taneden biri profesyonel oluyor, bin taneden biri izlemeye değer. Bir milyondan da biri, kahve ve çörek parana değer.
One out of a hundred fights professionally, one out of a thousand's worth watching, one out of a million is worth coffee and donuts...
Hiç kimse senden kahve ile çörek istemiyor!
Nobody's asking you for coffee and donuts!
Çörek ve viski dolu.
He's full of whiskey and donuts.
Ben üç yıl yaptım ama döndüğümde sadece kahve ve çörek verdiler.
I did three years, but all I got when I came back was coffee and donuts.
Benim bankayla hiç işim olmadı, bundan sonra da olmaz.
Throw in a couple of donuts, please.
Ama kuşkusuz birlikte daha çok lokma paylaşacağız ve muhtemelen şişmanlayacağım.
But we'll certainly share a lot of donuts together, and I'll probably get fat.
Alsalar iyi olur, bütün paramı bu donutlarda harcadım.
They'd better let us in, I done spent all the money on these donuts.
İstediğini al ve git.
Take the donuts, take everything.
Kahve ve çörek kokuyorlar.
I smell that coffee and donuts. - We're rich, man.
Hayır.Bay Andre kahve ve donut almak için çıktı.
No. Mr. Andre, he stepped out to get some coffee and donuts.
63 çörek!
Sixty-three donuts.
Evet, bu kurabiyeler yada... feminist lezbiyenlerden konuşup konuşmadığımızlailgili.
Well, that depends on whether we're talking donuts you dunk or black feminist lesbians.
İşten sonra çörek ve kahve almaya ne dersin?
How about we get some donuts and coffee after work?
Pekala, çörek ve kahve için üzgünüm.
All right, I'm sorry about the donuts and coffee.
Şekerli çörekleriyle yemek yemeyi ve vermut içmeyi seven devasa bir kadındı.
She was an enormous woman who loved to eat... and drank vermouth with her sugar donuts.
Kahve, çörek.
Coffee, donuts.
Tamam, Dunkin'Donuts'lardan ne haber?
Okay, what about Dunkin'Donuts?
Çörek.
Some donuts.
Şerbetli lokma bulmak istiyorsan da polisi ara.
You wanna find a Dunkin'Donuts, call a cop.
Ben gidip çörek alayım.
I'll get some donuts.
Bak, en iyisi ben gidip çörek falan alayım.
Listen... Maybe I ought to get some donuts or something, huh?
Hem de mükemmel sağlıklı bir yemek Hamburger, patates, kahve ve doughnut.
I'll get you something healthy, from all food groups : hamburger, French fries, coffee and donuts.
Yiyecek lokman yok üstün başın dökülüyor hergele.
You're raggedy as a roach, eat the holes out of donuts.
Carlucci'nin yerine gidebiliriz. Buzlu kahve ve çörek alırız.
We could go to Carlucci's, get some ice coffee and donuts.
- Jöleli donut?
- Jelly donuts?
Sade çörekler.
Plain cake donuts.
Tatlılarda olamaz.
It couldn't have been the donuts.
- Siyah üzerine siyah.
- He's talkin'of Dinkin Donuts.
O, "Dinkins Donuts" tan söz ediyor.
One plus one is two...
- Tarçınlı kalmamıştı. Dunkin'Donuts'a da güvenemezsem kime güveneceğim?
If I can't count on Dunkin'Donuts who do I count on?
Bu civarda bir Dunkin'Donuts var mı?
Is there a Dunkin'Donuts in this town? Dunkin'Donuts?
Dunkin'Donuts mı? Hayır, sanmıyorum.
No, I don't think so.
Bedava çörek, bedava park yeri.
Free donuts, free parking.
Ben de diyorum ki bütün paranı çöreklere ve ucuz içkilere harcamışsındır.
I say donuts and cheap booze.
oh, aileye bakın bu poğaçalar kazık gibi
Oh, what a family. What gives? These donuts are piling up.
Kahve ve çörek istiyoruz.
We need donuts and coffee.
- Çörekleri getireyim.
- I'll get those donuts. - Thanks.
Bir kutu çörek. Dört bardak kahve. İkisi sade, ikisi sütlü.
A dozen donuts, four cups of coffee, two black, two white, no sugar.
İki normal, iki çikolatalı çörek.
Two regular, two chocolate donuts.
- Vinny Bag o'Donuts.
- Vinny Bag o'Donuts.
Bunlar Stan Mikita'nın lokmaları.
This is Stan Mikita's Donuts.
Hadi gidip bizim ihtiyarlarda mideye çörek indirelim..
Now, let's go whip donuts at old people.
Hey, kahve ve çörek için ne zaman duracağız?
Hey, when do we stop for donuts and coffee?
Onlar devletin çörekleri.
Those are government donuts, my friend.
Jöleli çörek.
Jelly donuts.
İkimiz çörek yiyoruz söğüt ağacının dibinde.
Us eating donuts together beneath a willow tree.
Çörekler.
Donuts.
Çörek yerler.
They eat donuts.
- Çörek yapabilirim.
- I can make donuts.
Baba, bankalar faiz öder ve paran ikiye katlanır...
Couple of donuts.
- Oturup çörek yemiyorum.
Well, I'm not parked behind a desk all day eating those donuts.