English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ D ] / Doon

Doon translate English

46 parallel translation
Güzel Annie Laurie için seve-seve verebilirim
Bonnie Annie Laurie I would lay me doon
Kapıya!
Do the doon!
Cuma günü Trace ile Con'ı alıp hafta sonunu geçirmek üzere Bonnie Doon'a gideceğiz.
Friday we're gonna pick up Trace and Con, and then we're going straight up to Bonnie Doon for the weekend.
- Bugün Bonnie Doon'a gidecek misiniz?
- You going up to Bonnie Doon tonight?
Wayne'e Bonnie Doon'a gideceğimizi söylemek istemedim. Bonnie Doon'a gideceğimizi öğrenirse kendini kötü hissetmesin diye.
I didn't want to tell Wayne that we were going to Bonnie Doon, just in case he'd feel bad that we were going to Bonnie Doon.
# Bonnie Doon'a gidiyoruz.
* We're going to Bonnie Doon *
Babamın Bonnie Doon'a giderken sürekli söylediği bir şarkı vardı.
Dad had a song he used to sing about going to Bonnie Doon.
- Bonnie Doon.
- Yeah. - Bonnie Doon.
- Babam Bonnie Doon'a bayılırdı.
Dad loved Bonnie Doon.
Bonnie Doon'u çok severdi ve ne kadar hızlı gidersen o kadar çok şey görüleceğini düşünürdü.
He just loved Bonnie Doon, and he reckoned the faster you went, the more you saw of it.
Herhangi bir yeri Bonnie Doon ile karşılaştırmak büyük haksızlık olur ama buraya gelmek yerine oraya gitmemi gerektirecek neler var ki?
Now, I know it's unfair to compare any place to Bonnie Doon, but why would I want to go there instead of here?
Babam herkesi Bonnie Doon'a da davet etti.
Dad invited everyone up to Bonnie Doon.
Bay Hammill gerçekten de Bonnie Doon'a geldi.
And guess what. Mr. Hammill did go up to Bonnie Doon.
Lütfen gelin.
Please sit doon.
müttefiklerimizin bazılarını ele geçirdi ve Jinbun ve Imdoon'a saldırdı.
King Geum-Wa took over the tribes under Han's influence, and attacked Jin-Beon and Yim-Doon.
Psikolojiye ihtiyacın yok, Stinger füzesinin vajinada belirmesini görmek gibi, anlatabildim mi *?
No need o'psychology, staring doon the sights o'a Stinger missile, ken, aye?
- Teşekkürler, Doon!
- Thank you, Doon!
- Doon?
- Doon?
Doon, neredesin?
Doon, where are you?
- Doon.
- Doon.
- Doon!
- Doon!
Doon!
Doon!
Onu tutukladığınızda, Doon ve ben odanın nerde olduğunu size gösterebiliriz -
Once you arrest him, Doon and I can show you where the room is -
- O ve arkadaşı, Doon Harrow.
- She and her friend, Doon Harrow.
Burası Doon Harrow'un evi mi?
Is this the home of Doon Harrow?
- Doon Harrow!
- Doon Harrow!
- Doon Harro
- Doon Harro
Doon Harrow'u arıyoruz.
We're looking for Doon Harrow.
Doon ve ben, biz - çabuk.
Doon and I, we - Quick.
Doon.
Doon.
Doon, sağa!
Doon, to the right!
Lina ve Doon umutlarını bir kayaya bağladılar... ve onu şehre doğru attılar.
Lina and Doon tied their hope to a rock... and tossed it down toward the city.
Elimde kalan ile, Dehra'dan Goa'ya taşındım.
I moved to Goa from Dehra doon with whatever little I had.
"Hikaye burada bitti, ve Tanrı hepimizi korudu."
This tale is doon, and God save al the rowte. "
Kapı.
Doon.
Doon Wook ondan hoşlanıyor.
Dong Wook likes her.
Bir saat için hizmetine ihtiyacımız var sonra battaniyenin altında gizlenebilirsin.
We only need your services for an hour, th you can coorie back doon under your blankets.
- Korkmayın, ikinci kata koşun.
- Doon't be scared, run to the second floor.
Canına yandığım, anahtarlarımı nereye koydum?
Doon germit, where in the heck's my keys?
- Doon Atari.
Doon Atari.
Geriye döön!
To the rear!
Selam.
[Pans clanging] Corka doon. Hi there.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]