Dozens translate English
2,092 parallel translation
Düzinelerce var.
There are dozens of them.
Londra'dan Malezya'ya kadar son bir kaç yılda gerçekleşen saldırılar için askeri taktikler veriyormuş.
He's providing military tactics for dozens of attacks over the last few years from London to Malaysia.
L.A.'de birden fazla gri Escalade vardır. Onlarca.
There's got to be more than one silver Escalade with a surf rack in L. A. Dozens.
Davalının evinde, çoğunun kimliği belirlenemeyen... -...... bir sürü parmak izi bulunmuş.
There were dozens of prints at the defendant's home, most of them unidentified.
Her sene çok sayıda insan havai fişek kazasına ya da helikoptere elini kaybediyor.
Every year, dozens of people lose a hand to a helicopter or fireworks mishap.
Elijah'la ilgili yüzlerce kez mailleştik.
We exchanged dozens of emails about Elijah.
Bir sürü bağımsız filmde oynadı.
Uh, she's done dozens of independents.
Hükümet güçleri, ardında onlarca ölü ve yüzlerce yaralı bırakan saldırganları bozguna uğratmayı başardı.
The government forces have managed to rout the attackers who have left hundreds wounded and killed dozens of men.
Kimliği belirsiz silahlı asilerin saldırısında onlarca sivil öldü, onlarcası da yaralandı.
Unidentified armed rebels attacked... killing and wounding dozens of civilians.
Bir sürü yara. Tıpkı bizim aylak Walter Burns gibi.
Dozens of lesions, just like our floater Walter Burns.
Ve okulunu her yıl düzinelerce kredi ve onun iki katı kadar dolar dolandırdı.
And he's defrauded your school to a tune of dozens of credits per year and nearly twice as many dollars.
- Maalesef geçmişine bakarsak onu öldürmek için sebebi olan düzinelerce insan varmış.
Unfortunately, with his record, there are dozens of people with motive to kill him.
Borçlar geri ödenmediği için de onlarca borç veren iflas etti.
and as the loans went bad, dozens of lenders failed.
Tahiti kültürüne göre, dalgaları ve havayı etkileyen onlarca tanrı var.
In Tahitian culture, there are dozens of gods that influence the waves and the weather.
Normalde tek bir proxy sunucusu yeterlidir, ama bu adam düzinelercesini kullanıyor.
Now, usually one proxy is plenty, But this piece of work is using dozens of proxy servers.
Kendine bağlı düzinelerce bilgisayar olmalı.
That's dozens of computers connected to him at once.
Yani, onlarca şahidin önünde bankada tutukladığımız bu silahlı adamlar,..... sadece bankayı soyduklarını değil, köprüye bomba koyduklarını da itiraf..... ettiler.Bu adamlar mı sahte?
So the men we apprehended in the bank, the ones holding guns In front of dozens and dozens of sworn witnesses, Who admitted to not only robbing the bank,
Onlarca kişi sokaklardan silindi.
About $ 26 million worth, dozens of guys off the streets.
Evet, bunlar ve ayrıca Global Dynamics'te araştırdığımız düzinelerce projeler.
Yeah, all this plus we're testing Dozens of projects at global dynamics.
Rees Harbor'un her tarafına onlarca ilan yapıştırarak faili meçhul cinayet için yardım istiyor.
She hes been posting dozens of flyers throughout Rees Harbor asking for help in the killing that remains unsolved.
Yaşam koçu olarak senin yaşında onlarca kadınla çalıştığım oldu.
As a life coach I have worked with dozens of women your age.
Savunma Bakanlığı'nın ana bilgisayarında, tüm veri yollarında bilgi mayınları ekli düzinelerce güvenlik duvarı var.
The D.O.D. Mainframe has dozens of firewalls Laced with info-mines along every data path.
Sonra, çok sayıda astronom Vera'nın gözlemlerini kontrol ettiler, ya onun iddiasını çürütmek ya da bu gizemli karanlık maddenin ne veya nerede olabileceğini keşfetme amacıyla.
Soon dozens of astronomers were checking Vera's observations, either struggling to disprove her or scrambling to discover what or where this mysterious dark matter might be.
1920'lerde Hubble çok sayıda galaksi üzerinde titiz bir araştırmaya başladı.
Edwin Hubble. Back in the 1920s, Hubble began a meticulous survey of dozens of galaxies in the night sky.
Reinhard kara delik için bir önsezileri vardı o da merkezindeki yıIdızların büyük bir yerçekimi etkisiyle yıIdızlar etraflarında hızlı bir şekilde dönmesi.
Reinhard had a hunch that a black hole could be acting as a colossal center of gravity, causing dozens of stars to whirl around it.
Astronom Julie Comerford onlarca uzak galaksilerin merkezlerinde nesneleri büken kara deliklerin bıraktığı işaretleri bulmaya çalışıyor.
Astronomer Julie Comerford has been studying the centers of dozens of distant galaxies, trying to find signs of black holes, hoping to learn more about these mind-bending objects.
ama fizikçiler beğenmedi. gözü kapalı halde maddeye bakmayacaklardı.
The accelerators exposed a bewildering array of mysterious particles - - dozens of strains, pieces of matter, all seemingly different.
Düzinelerce. Orası Fen Bilimleri ana binası.
Dozens - it's the main science block.
Bryce'ın her biri farklı yol izleyen düzinelerce kabuk şirketi var.
Bryce has dozens of shell companies, each with different import routes.
Düzinelerce insanın neden öldüğünü çözmek bir fıçı gümüşü bulmaktan daha iyidir.
Besides solving the deaths of dozens of people is a lot more important than finding some keg of silver.
Düzinelerce adamı ormana salıp hareket eden her şeye ateş açtırmak iyi bir fikir değil. Gördün mü?
Putting dozens of men in the forest blasting at everything that moves is not a good idea.
Zavallıları eliyorum. Ve sonunda benimle tanışmaya can atan düzinelerce yakışıklı kalıyor.
Eliminate the losers, there's still dozens of handsome, successful men who'd kill to meet me.
Annen çeşitli okullardan broşür toplamak için çırpındı durdu. Hatta birkaçını şahsen görmeye gitti.
Mum looked at dozens of different high school pamphlets and went and looked at tons of them in person...
Birçok insanla, düzinelercesiyle binlercesiyle.
Lots of other people, dozens of people, thousands of people.
Değiştirmeden defalarca anlattılar.
They've told them dozens of times without variation.
Santralin çevresinde düzinelerce iletken vardır.
What can we do? Surround a nuclear power plant, you will have Dozens of guides, right?
Dört bilgisayar hırsızı, bir broşür ve düzinelerce harf. Çözüm nedir? İçlerinden birini yakalayıp söyletelim.
Four computer thieves, one random pamphlet and dozens of letters, what's the solution?
Tüm güvertede düzinelerce hapishane ayakkabısı izi buldum.
Found dozens of prison-issue treads all over the deck. This has Memmo Fierro written all over it.
Daireye onlarca tehdit gelir.
Office receives dozens of threats.
Bana bir sürü zıpkın saplıyorlar.
They stick me with dozens of harpoons.
Düzinelerce lastik ayakkabı var.
Dozens and dozens of sneakers.
Düzinelerce anormalin geleceği onaylandı. Evet, evet.
Dozens of abnormals have already confirmed.
Düzinelerce anormal bir yere toplanmış.
Dozens of abnormals, all in one place. Oh, my God.
Her yıl, aileleri çocuklarını arabada unuttukları için düzinelerce çocuk ölüyor.
Every year dozens of kids die because their parents forget about them in the car.
Onlarca kez kendi kanımda test ettim.
I've tested it dozens of times on my own blood samples.
Tıpkı diğer seferlerindeki gibi? Öyle.
Just like dozens of other times?
Ben savaştayken düzinelerce arkadaşımı kaybettim, düzinelerce.
I lost dozens of friends in the field. Dozens.
Pek çok görgü tanığına ek olarak güvenlik kamerası kayıtları var.
What about it? We have dozens of eye witnesses and a security camera.
Onda da bir sürü kedi vardı.
She had dozens of them.
Düzinelerce.
Dozens!
Bu yırtıcı o kadar ender ki, kimse ne kadar yaşadıklarını bilmiyor.
For every succesful creature coupling, there are dozens more that don't work out.