Drag translate English
6,834 parallel translation
Suyun kaldırma kuvvetini de hesaplarsak...
Accounting for fluid drag.
Ve bunu her yaptığında beni de bunun içine sürüklüyorsun çünkü...
And every time you do this, you drag me into it too because...
Sizi yargıcın karşısına çıkartacağız, onun başını şişirebilirsiniz.
We gonna drag you down to the judge, and you can talk his ear off.
Siz bu çeki yazıp yazmayacağınızı konuşurken bu işi uzatmak istemezler.
They don't want to drag this thing on while you debate writing a check.
Sana uğramak istiyordum ama inşa ettiğimiz bu hastane yüzünden biraz sıkıntı yaşıyorum.
I'm sorry to drag you here. I wanted to come to you but I'm having a bit of a nightmare with this hospital we're building.
Bir sebepten dolayı Woodall, Forstman'ı bu işe dahil etmek istemiyor.
Unless for some reason Woodall doesn't want to drag Forstman into this.
Kalkış yarışı!
Drag race!
Yataktan çıkarmak için evine gittim ama orada yoktu.
I went to his house to drag his butt out of bed, only he wasn't there. Okay, great. Do you still have that voice mail?
Ciddiyim daha ne kadar uzayacak bu iş?
I mean, seriously, how long can a hearing drag on?
- Ya binersin ya sürüklerim!
Look, get in or I'm gonna drag you in!
İpi diğer tarafa çekin, kaldırın.
On the other hand rope Drag man..
Dikkat edin geliyor, geliyor.
Hold and drag to come back.. flour
Buraya kadar beni insanlığın umudu bir kasırganın içinde kaybolsun diye getirmediniz değil mi?
You did not drag my ass this far so that mankind's hope could get sucked up by a tornado, did you?
O zavallı kadının kocasını mezardan çıkarmış mısın?
Did you drag that poor woman's husband back from the grave?
Yerlerde süründürüp ayağını göğüslerine dayaman falan gerekebilir.
Cuz then you got to drag them down to the ground.
İnşallah seni dağa kaldırırlar da sahip olurlar.
I hope they drag you to the mountains and screw the ass off you.
İnşallah seni beş kişi dağa kaldırır ha.
I hope five men drag you off to the mountains.
Evet, Sam bizi dahil etmeye çalıştı.
Yeah, yeah, Sam tried to drag us to that.
Çılgınca da olsa, ya da daha düzgün bir ifadeyle değersiz bir dava da olsa bu iş yıllarca sürer.
It doesn't matter how wack-a-doo, or to use an adult word, meritless her case. This thing could still drag on for years.
Mateo Perez'in cesedini rıhtıma sürüklemediniz mi?
Didn't you drag Mateo Perez's body down to the waterfront?
Ne sıkıcı bir durum!
What a drag!
Eğer gelecek zarardan endişeleniyorsan yanlış tarafla konuşuyorsun. Çünkü eski karın en sonunda dibi boyladığında seni de kendiyle birlikte batırmanın yolunu bulacak.
If you're worried about collateral damage, you're talking to the wrong side, because when your ex-wife finally goes down, she will find a way to drag you with her.
- Dinle, bu işe döneceksen, sen bilirsin. ama beni de yanında sürükleme, tamam mı?
Listen, if you want to go back to it, you do it, but don't drag me back with you, all right?
Roger, benimle eve geliyorsun.. Gerekirse sürüklerim.. Öyle mi?
Roger, you are coming home with me if I have to drag you out.
O Rus yetimi Terry beni tekrar cahil hayatıma sürüklesin diye uçaktan atmadım!
I didn't throw an orphan out of an airplane just to have Terry drag me back to a life of unsophistication!
Melissa'yı neden bu işin içine soktun?
Why'd you have to drag Melissa into this?
Biz de buradayız. Bununla.
Such a drag- - it just didn't work out, so we're here... with this.
Katil maktulü köprüye kadar sürükleyip ağırlıkları bağlayıp, onu atabilmeliydi.
So the killer had to be able to drag the victim to the bridge, tie on the weights and throw him off.
John'un seni bu işe karıştırmasına gerek yoktu.
John didn't need to drag you into this.
Yol kenarında sürükleme izleri buldum.
Uh, saw some drag marks up by the road.
Sürükleme izleri yola kadar gidiyor.
Drag marks, they lead right up to the road.
Çekmek için.
Drag her.
Askıyı Min-Yung'ın bileklerine doladı. Böylece onu zorlanmadan yoldan sürükleyecek avantajı sağladı.
She wrapped the strap around Min-Yung's wrist, giving her increased leverage to drag her off the road.
Kısa mesafe araba yarışı sever misin?
Are you into drag races?
Önce zamanlayıcıyı yaptım, ancak sonra düşündüm ki beni trenden atabilirsin, o yüzden kumandayı yaptım.
Well, first I built the timer, but then I thought you could drag me off the train, so then I built a remote.
Seni buraya çağırdığımız için kusura bakma.
Sorry to drag you all the way out here, man.
Şey, önce zamanlayıcıyı yaptım, daha sonra düşündüm ki beni trenden atmaya çalışabilirsiniz, o yüzden ben de kumandayı yaptım.
Well, first I built the timer, but then I thought you could drag me off the train, so then I built a remote.
Ateş Ulusu'nun tarihi, bu manasız savaşlarla doludur ve bu yüzden ulusumu, başka seçenek kalmayıncaya kadar bir diğer manasız savaşa sürüklemeyi reddediyorum.
The fire nation has spent too much of its history fighting nonsense wars, and I refuse to drag my nation into another one unless there's no other choice.
Veya seviyormuş gibi göründüğü insanları pahalı ve anlamsız bir duruşmaya sürükleyebilir.
Or he can drag the people he pretends to love through an expensive and pointless trial.
- Çünkü Diane seni saçma sapan diğer suçları kanıtlamak için sürüklüyor.
- Because Diane wants to drag you into this Proof of Other Crime nonsense.
Kız kardeşinle yeğenini neden peşinden sürüklemek istiyorsun?
Why do you want to make us drag your sister and your nephew into this?
Her yakılan araba olayında, Maurice'i buraya sürükleyemezsiniz. - O yüzden, ya onu tutuklayın, ya da bırakın gitsin.
You can't drag Maurice down here every time a car catches on fire, so either arrest him or let him go.
- Bu bir meydan okumaysa umarım sonunda süper bir drag yarışı olur.
Okay, so if that's a challenge, I hope it ends in a super cool drag race.
Bütün üniversiteyi kendine çekerdi.
There was Raul's on Guadalupe on the main drag by the university.
- Rötarlar sıkıcı, değil mi?
Oh. Delays are a drag, huh?
Merdiveni koyup tepesine çıkıyorum yukarıdan süsleri indirip her yeri süslüyorum.
I get the ladder, I climb up, I drag down all the decorations, I put them out everywhere.
- Bizi çukura sürüklüyorlar Alicia.
They're gonna drag us into the pit, Alicia.
Koş, şu kütüklerden birini getirip koy şuraya.
Go grab one of those stumps. Drag it over here.
# ezer geçerim # # sizi bayıra sallar # # ayakkabılarınızı çalarım #
* I'll knock you out * * drag you off the road * * steal your shoes from off your feet *
Yine J-me'yle birbirlerine girmişler.
from the director he's working with. She had another knockdown, drag-out fight with J-me.
Ayrıca neden sürüklesinler ki?
Besides, why drag them?