Drinking translate English
17,763 parallel translation
İçiyorlar, kavga ediyorlar, her şeyi yapıyorlar.
You know, they're drinking, fighting, whatnot. So...
Annesi içerken ben Kayla ile ilgileniyordum.
I used to take care of Kayla when her mom was drinking.
Bilemiyorum, ölü olmak, kan içmek sonsuza dek yaşamak.
I don't know, being dead, drinking blood, living forever.
Bilirsin, bu çok garip, bütün bu içme.. .. olaylarını üniversitede bırakmıştım ama.. sanırım bunu kendi üzüntümde telafi ediyorum.
It's funny, you know, I missed out on the whole binge drinking thing in college, but, ah, guess I'm making up for it with the drowning my sorrows thing, so, cheers.
İçelim!
I am drinking.
Komiser Lee Jung Chool'un, Korkusuzların lideri Jung Chae San ile kadeh tokuşturup ona ağabey diye hitap ettiği haberi bütün Şangay'da kulaktan kulağa dolanacak.
With the rumour of the government house's Captain Lee Jung-chool drinking overnight with Heroic Corps head Jung Chae-san, and calling each other "brother," the news will surely spread throughout Shanghai.
- Yok, ben içmeyeyim.
No, I'm not drinking.
İçiyor muydun?
Have you been drinking?
- Peki ne içiyordu?
Okay, well, what was he drinking?
Yasa dışı içki içiyordu.
He was drinking Moonshine...
Neye içiyoruz?
What are we drinking to?
- Ben ve bayanların yeni bir içki oyununa ihtiyacımız vardı.
Me and the ladies, we needed a new drinking game.
- Şu anda içiyorsun.
You're drinking right now.
Hanımefendi, içiyor muydunuz?
- ♪ Through the dirt ♪ - ma'am? Have you been drinking?
Hep size "Sarhoşken araba süren birinin arabasına binmeyin." diyorum ve sarhoşken araba sürüyorum.
Oh, okay. You know, I always tell you guys, "don't get in a car with somebody who's been drinking,"
İlk olarak oğlunun neden içki alemlerinde olduğuna odaklanması daha verimli olabilir.
It might be more productive to focus on why her son was out binge drinking in the first place.
Herkes, sürekli içerek takılıyor.
Everybody hanging out all the time, drinking.
Anlaşılan birisi hâlâ süt içiyor.
Looks like someone's still drinking the milk.
İçkili misin?
Have you been drinking?
- Bugün içki içtin mi?
- Yeah. - Have you been drinking today?
- Alkol kullandın mı?
- have you been drinking alcohol? - No,
Hayır, hamile kalmaya çalışıyorum.
I'm trying to get pregnant, so I'm not drinking.
Onu içmek için çok küçüksün.
You're too young to be drinking that.
Cesaret versin diye içiyorsun.
Courage. You're drinking for courage.
Cesaret versin diye içiyorum.
I'm drinking for courage.
- Kan içiyorum Clary.
I'm drinking blood, Clary.
- Evet, burada verdikleri ucuz ve adi içkileri içmeyi bırakacak kadar zengin.
- Yeah, rich enough to stop drinking the rotgut swill they serve here.
İnan bana, Dan oturup bir şeyler içeceğim arkadaşlarımın arasında yok.
Well, trust me, Dan is not on my list of drinking buddies. Ah.
- Gel bir şeyler içelim.
Saved me a trip. You, me, drinking.
İçmek yok, dokunmak yok ve göze batmak yok.
no drinking, no touching and just keep everything low-key.
Belki bir sonraki yasal olarak içki içebilecek yaşta olur.
Perhaps the next one can be of legal drinking age.
Liseli gibi içiyoruz, orası kesin.
Well, we're certainly drinking like we are.
Barnes muhtemelen bir yerlerde içiyordur.
Barnes is probably somewhere drinking it off.
Sanıyorum kocam kadeh elinden düşene kadar teknemizin güvertesinde tekila içiyordu.
I assume that my husband was drinking tequila on the deck of our boat until the glass fell out of his hand.
Tamika vurulduğunda da, yatmaya gitmiş ve seni, teknenizin güvertesinde içki içerken bırakmış.
And when Tamika was shot, she had gone to bed and left you drinking on the deck of your boat.
Ve bugünlerde içkiliyken silahına davranıyorsun genellikle.
And drinking is when you are most likely to reach for your gun nowadays.
Bu yapış yapış şeyden içme.
Don't be drinking none of this gummy juice.
Onu da içmem.
I won't be drinking that shit either, man.
Yani iyi içki içen ve silahlı bir sürü delikanlı vardı.
So you've got young men drinking heavily and armed.
Bugün White Russian içiyoruz.
We're drinking White Russians today.
Herkes güvende ve biralarını yudumluyor.
Everyone's safe and sound and drinking beers.
Burada oturup yiyip içerken bile Dük Rollo ve birliklerimiz düşmanımızla çatışma halindeler.
Even as we sit here, eating and drinking, Duke Rollo and our forces are engaged with the enemy.
Katil de Acapulco'da havuz kenarında oturmuş bira içip kafayı buluyor.
The killer's sitting poolside in Acapulco drinking dollar beers and knockoff pain killers.
Ama burada seninle içki içmiyor.
But he's not here drinking with you.
İçmeyi ve kibri ihtiyaç gören suçlar mı varmış?
Oh. There are crimes to be solved involving drinking and arrogance?
Burnuma işin içine içkinin de karıştığına dair kokular geliyor.
It smells like there was drinking involved, as well.
Sen de içki içip kumar oynuyorsun. Eve geç geliyorsun.
And there's your drinking and card playing, coming home late.
Hayır, kumar oynayıp içki içiyordun. Bana hiç sormadın.
No, you... you were playing cards and drinking and you never asked.
Bu gece de içtin mi?
You been drinking tonight?
Gördüklerine inandığını düşünüyorum. Ama tüm hafta boyunca içmek insana gerçekte olmayan şeyler gösterebilir.
I believe he believes what he saw, but drinking all week will make you see things that aren't there.
Baban bütün gün boyunca içiyor.
Your father's been drinking all day.