Driving translate English
20,555 parallel translation
- Esas adını sadece Dries biliyordu.
Only Dries knew her real name. - What are you driving at?
- Bir yerlere gitmekten bıktık.
We're tired of driving.
Süreceğin zaman istiyorum ki...
I want you, when you're driving, to try to...
Kusura bakmayın, Doktor, ama şu kız beni deli ediyor.
Oh. Excuse me, Doctor, but this girl is driving me mad.
Kullandığın arabayı Fort Worth'ten kıralamışsın.
The car that you were driving was a rental car you picked up in Fort Worth.
Kızılderilileri topraklarından tamamen sürmek yerine Grant'ın o günlerdeki destekçilerinin çoğunun istediği gibi kızılderilileri yok etmek yerine Grant "Onlara yaşayabilecekleri bir yer ayarlamalıyız" dedi.
So instead of driving the Indians off of all of the land, instead of exterminating the Indians as many people of Grant's day advocated, Grant said, " No, we need to set aside territory where they can live.
O yüzden sürmeye devam ediyorum.
So, I'll keep on driving.
Uzun zamandır sürüyorum.
Been driving for a while.
Ayrıca, sürerken yolu gerçekten hissediyorum.
Besides, I really like to feel the road when I'm driving.
Şimdi de kanınızda normal sınırın iki katı üzerinde bulunan alkolle özel bir mülkü arabayla tahrip etmişsiniz.
And now you've destroyed private property as a result of driving with a blood alcohol level of twice the legal limit.
Arabayı kullanan adam kim?
Who's the guy driving the car?
Yapacağım ama arabayı kullanan adam kim?
I'm doing it, but who's the guy driving the car?
- Sürücü benim.
- I'm driving.
Adam SUV kullanıyor.
He's driving a fucking SUV.
Alkollü bir şekilde araba sürüyordum.
I was driving and I was loaded...
Siyahi birisi Escalade jip kullanıyor.
Black man driving a Escalade.
Otobanda ilerliyorduk. Her şey normaldi.
We were driving down the highway, and everything is normal.
Böyle sürerek mi?
Really? Driving like this?
Bu arabayı süren adama bakıyorum.
I'm looking for the man who is driving this car.
O arabayı başkası kullanırken hayal edemiyorum.
I can't imagine anyone else driving it.
Bu içkili araç kullanma karşıtı PADD konseri.
It's a charity gig for PADD, for Police Against Drink-Driving.
Tabutuna bir çivi çakmanın daha iyi hissettireceğini sanmıştım.
I thought it would feel good, driving a nail into her coffin.
- Ben sürüyorum, nerd.
- I'm driving, nerd.
Ve gördüğüm kadarıyla, hala orospuları götürüp getiriyorsun.
And from what I can see, you're still driving whores everywhere.
- Kimi götürüp getireceğim?
- Driving who?
Direksiyonun başına geç!
- Get in the driver's seat! - I'm driving.
Seni sadece buraya gelip giderken görmüş.
Only see you driving out or coming back here.
Çalışanları kürtaj olmak dışında herhangi bir yere götürmen benim için uygun.
I'm fine with you driving your coworkers anywhere except the abortion clinic.
Evlatlık çocukları bir nimet, ama hayatın boyunca ikinci el araba kullanmışsın gibi.
I mean, foster children are a blessing, but it's as if you've been driving used cars your whole life.
Carl gibi kayit disi ekonomimizi yoneten biri olmadan tarih oncelerine kadar giderdik.
Without heroes like Carl here driving our shadow economy, we would've gone the way of the dodo years ago.
Senin arabanla gidiyoruz, ben kullanıyorum.
Your car, I'm driving.
Benim arabam, ben kullanıyorum.
My car, I'm driving.
Senin araban, ben kullanıyorum.
Your car, I'm driving.
Senin araban, sen kullanıyorsun!
Your car, you're driving.
Böyle boş boş dolanıp duramayız, bir yere gitmemiz lazım.
We can't just keep driving around. We need to go somewhere.
Arabayla geçip evlere bakmak eğlenceli bir doğum günü olmaz ama.
Driving around looking at houses isn't much of a birthday fun day.
Hala gri bir kamyonet mi sürüyor?
Still driving a gray pickup?
- Buraya gazeteci getirmişsin.
- Driving a reporter around.
Bıraktığın için teşekkürler.
Thanks for driving me.
Chip beni deli etti.
Chip's been driving me crazy.
Görüntü iyileştirmeyle sürücü tespit edilemedi.
Image enhancement has failed to show who's driving.
O sabah biri aracı Lindsay'nin konumuna doğru sürüyordu.
Someone was driving the vehicle to Lindsay's location that morning. Yeah.
Steve'in evde olduğuna dair kanıtı yok bu yüzden aracı süren o olabilir.
Steve doesn't have an alibi so it could be him driving that vehicle. Hmm.
Steve kendi arabasını neden sahte plakayla kullansın ki?
Why would Steve be driving his own car with fake plates?
Nereye varmaya çalıştığınızı anladığımı sanmam efendim.
I'm not sure I understand what you're driving at, sir.
- Gidebildiğin kadar hızlı git!
Keep driving as fast as you can. OK.
- Sürücünün bir kadın olduğunu biliyor muydun?
- You know it was a woman driving? - What?
Arabada iki kişilermiş ama arabayı kadın sürüyormuş.
There were two of them in the car, but the woman was driving.
- Siyahi birisi araba sürerken durduruluyor.
Driving while black.
- Sürmeye devam et.
- Keep driving.
Aracını başka birinin kullandığını gören herhangi bir tanık?
Any witnesses that saw anyone else driving the vehicle?