Duruyorum translate English
4,304 parallel translation
Sürekli kendime daha iyi bir insan olacağımı söyleyip duruyorum ama öyleymiş gibi bile yapamıyorum.
I keep telling myself I'm gonna be a better person, and I don't even act like it.
Hunter'ı düşünüp duruyorum.
I keep thinking about Hunter.
Jay'e buraya taşınmasını söyleyip duruyorum Hâlâ istemiyor.
I keep telling Jay that he should move here, but he won't.
Yalan söyledi, neden duruyorum ki?
She lied, why am I holding on?
Büyük Patlama'dan beri geçen muazzam zaman aralığının üzerinde duruyorum.
I'm standing on the great expanse of time that has elapsed since the Big Bang.
Seninle gurur duruyorum. Bunu bilmeni isterim.
I'm really proud of you- - I want you to know that.
Kamyonun tam önünde duruyorum.
I'm standing in front of your truck.
Geri döndüğümden beri, savrulup duruyorum.
I mean, ever since I've come back, I've been adrift.
Şimdi yanında duruyorum, hamileyim ve kurt adamım ama koku alamıyorum.
I mean, I'm standing right next to you, pregnant and a werewolf, and I can't smell you.
Biliyorum, kötü bir eş gibi duruyorum ama kocam iyi biridir.
( Panting ) : I know I sound like an abused wife, but my husband means well.
- Yani, ben burada duruyorum.
- I mean, I'm standing right here.
Tüm gün boyunca bu sesi duyup duruyorum.
All day I have been hearing this sound.
Ben de kendime bu soruyu sorup duruyorum.
I've been asking myself that very same question.
Küp olarak bilinen, sinirsel araştırma ve tedavi merkezinin tam önünde duruyorum. Teyzem Dr.Catherine Black buranın yöneticisi.
I am standing in front of the neurological research and treatment center, known as the Cube, where my aunt, Dr. Catherine Black, is the director.
Oradan iyi mi duruyorum?
Do I fucking look all right?
Ara seçimlerle uğraşıp duruyorum.
I've been focused on the midterms.
Web sitemle uğraşıp duruyorum.
I'm too busy working on my website.
- Neden ıskalayıp duruyorum ulan?
Why do I keep fucking missing you?
Jack'le bu konu hakkında kızgın, hayali konuşmalar yapıp duruyorum.
I keep having angry, imaginary conversations with Jack Crawford about that.
Ne duruyorum ya? " Hemen atladım geldim buraya.
I ran straight here.
Hemen burada duruyorum.
I'm standing right here.
Bir dakika burada duruyorum kanlı canlı Paul Angelo olarak.
One moment I'm standing here, Paul Angelo in the flesh.
Çete adamı gibi mi duruyorum?
Do I look like someone who would be in a gang?
Bu konuda politik açıdan farklı düşünüyor olabiliriz ama ben istihdam yaratan biri olarak kendimle gurur duruyorum.
And we may have a political difference on this, but I take a lot of pride in being a job creator.
Biliyor musun Ryan, vurulduğumdan beri o gün neler olduğunu düşünüp duruyorum.
You know, Ryan, ever since I got shot, I've been doing a lot of thinking About exactly what happened that day.
Tam yanınızda duruyorum.
Hey, I'm standing right here.
Onlara "Hadi gidip İspanyolların banyosunu kullanalım." diyip duruyorum.
I've been telling them, "Let's just go use the Spanish bathroom."
Kürtaj yaptıran biri gibi mi duruyorum?
Do I look like someone who had an abortion?
Ben ise karşında bu, büyüleyici hâlde duruyorum.
enchanting view.
Evet bende bu konuyu düşünü duruyorum.
Yeah, I've been thinking about that.
Bir sürü erkek bacağının olduğu bir odada duruyorum.
I am standing in a room full of man gams.
Kirli sakallı bir adamdan moda tavsiyesi alacak gibi mi duruyorum?
You really think I'm gonna take fashion advice from a guy with a neck beard?
Burada küçük Jerry'nin erkeklik ürünleri ile dikili duruyorum.
I'm standing here with a bag full of little Jerry's man chowder.
Kendime sorup duruyorum :
I-I just keep asking myself,
Bu anı bekleyip duruyorum ben.
This is the moment I've been waiting for.
Komutanım, ben içkiden uzak duruyorum.
Commander, I'm abstaining from alcohol.
- Böyle deyip duruyorum.
- I keep saying that.
Sürekli bu rüyaları görüp duruyorum.
I keep having these visions.
Oradan bir meclisi üyesinin gereksiz öz güvenine sahip gibi mi duruyorum?
Does an alderman have an unwarranted self-regard?
Kendi kendime aynı soruyu sorup duruyorum.
I keep asking myself the same question, over and over again.
Dinle, düşünüp duruyorum.. .. kararsızım, başa dönüp duruyorum.
Look, you know, I mean, I've been thinking about it, and I keep going back and forth, you know?
Bazen havada asılı duruyorum gibi hissediyorum.
I feel sometimes I'm hanging in mid-air.
Ama ben burada gönüllü olarak duruyorum.
But I'm here voluntarily.
# Ağlayıp duruyorum #
♪ I keep crying ♪
Çünkü ben abartıp duruyorum ve sen bana hatırlatıyorsun.
'Cause it's a big deal. It's news you tell people.
Eve gidip uyu biraz. - Ben yanında duruyorum.
You should just go home and get some sleep.
Hatırlayıp duruyorum.
I keep remembering.
Bunu sana hep söyleyip duruyorum hadi gel artık.
"it has so much to say to you, please come once"
Sık sık uyanıp, duruyorum, gelip beni uyutursun diye.
"I often lay awake for hours, hoping that you will caress me to sleep"
Ama karşında müttefikin olarak duruyorum.
But I'm here as an ally.
Neden bunu yapıp duruyorum?
Why do I keep doing that?