Dust translate English
6,955 parallel translation
Rafların tozunu almak mı?
Dust shelves?
Tozları kapıdan dışarı üflerim.
I'll blow the dust right out the door.
Ve fena halde tozu dumana katmak.
And how to sweep and dust really well.
Elçi Tennety, yol yorgunluğunuzu üzerinizden attıktan sonra sizi madenlerde gezintiye çıkaracağız.
So, Ambassador Tennety, we'll let you wash off some of that road dust, and then we'll go for a tour of the mines.
Ölen askerimin üzerindeki gulanit tozunu nasıl açıklayacaksın?
Mm-hmm? How do you explain the Gulanite dust on my dead soldier?
Etrafta gereksiz tek bir kağıt bile görmemeliyim. Tamamen yepyeni bir ofis olmalı.
No dust, no unnecessary papers lying around, a brand new office.
Cam'in dediğine göre Mitch'le aranızda bir patırtı kopmuş.
So, Cam tells me you and Mitch had a little dust-up.
Oh... mutluluk tozu, haplar, esrar, meth.
Oh... Happy dust, pebbles, pills, hash, meth.
Hipodromda takıştığın adamın değil mi bunlar?
Isn't this the guy you had the dust-up with at the track?
Yetenekli bir bekarı daha kaybediyoruz.
Another eligible bachelor bites the dust.
Boyanın tozu, mikroskopla anca görülecek düzeyde.
The paint dust is microscopic.
Süperi ben de tekneye parmak izi aramaya gidiyorum.
Great, I'm heading to the houseboat to dust for prints.
- Toz mu?
- Dust?
Peri tozu.
Fairy dust.
- Sence ben peri tozundan korkar mıyım?
You think I'm scared of fairy dust?
- Bu kötü peri tozu.
This is dark fairy dust.
Seni kurtarmaya gelirken Pamuk bana elindeki tozla Kraliçe'ye ne yapmak istediğini anlatmıştı.
When we were coming to rescue you, Snow told me what her dust would do to the Queen.
Peri tozu...
the dust.
Kötü peri tozu.
Dark fairy dust.
Tozu kendin için kullanmıştın.
You used the dust on yourself.
Toplayacak bir sürü tozumuz var.
No trouble. We have plenty collecting dust.
Adamın birebir kopyası gözümün önünde tahtalı köyü boyladı ama ben gözümü bile kırpmadım. Demek ki onu kafamdan tamamen çıkarmışım.
The fact that his doppelganger bit the dust right in front of me and I didn't even flinch, that means it's like he's completely out of my system.
Adam resmen toza dönmüş halde.
The guy's literally dust in the wind.
Peki o zaman bu elmas tozu nereden geldi?
So where did this diamond dust come from?
" Sidney Greene neden bu eski oyunu...
" would Sidney Greene decide to dust off this tired
- Eski kargaşadan uzaklaşmaya çalışıyor.
Trying to dust off the old cobwebs.
Peri tozu.
Dust? Fairy dust.
Seni kurtarmaya gelirken Pamuk bana elindeki tozla Kraliçe'ye ne yapmak istediğini anlatmıştı.
When we were coming to rescue you, snow told me what her dust would do to the Queen.
- Kuraklık zarar verdi mi?
You got hit by the Dust Bowl?
Kendini sokmak istediğin durum buysa ; çocuğum, Seni un ufak ederek, diğer sorunlarıma İbret etmemi bekliyorsan benden.
If that's what you make of yourself, my child, expect me to make you a lesson to my other problems by grinding you into the dust you no longer see fit to sweep.
Parmak izi almalıyız. Parmak izi mi?
We gotta dust for prints.
Bunlar Bruce'un eşyaları.
Dust for prints? It's Bruce's stuff.
Bir efsane daha tarihe karıştı.
Another myth bites the dust. How?
Bu köpek bir kahraman, kanıt odasında oturarak tozlanmasına göz yumamam.
McKenzie : The dog is a goddamn hero ; I'm not gonna have it sitting in some evidence room gathering dust.
Sıradaki kişi toprağa karışmadan önce 52 dakikan var.
You have 52 minutes until the next one bites the dust.
Kedisi öldüğünden beri, bulanık hissettiğinde onu neşelendirme sorumluluğunun yükü benim üzerimde, - Cips tozuyla kaplı yüzünü yalamak.
Ever since her cat died, the burden of responsibility has fallen on me to cheer her up when she's feeling blue, to lick her face when it's covered in Funyun dust.
um... tozu kaldırdı?
- - um... knocked the dust off it?
Çorak çölün ortasında, kumdan oluşan boş bir alan.
It's a square mile of dust in the middle of a desert wasteland.
Sıkıntıdan öleceğim vallahi.
I'm turning to dust from boredom.
Artık içimde sadece kum ve akrep var!
There is nothing left but the dust and the scorpions inside of me.
# Bir tane daha geberip gider #
# And another bites the dust
# Bir tane daha geberip gider #
# And another one bites the dust
Burası tozla kaplı.
This place is covered in dust.
Bana Leydi Mary Crawley'in bozulmuş artıklarını almamı üstünü temizleyip kendi tabağıma koymamı öneriyormuşsun gibi görünüyor.
- No. You seem to suggest I should take the discarded leavings of Lady Mary Crawley, dust off the fluff and put them on my own plate!
Biri daha nalları dikmek üzere.
Another one bites the dust, huh?
Madem bunu yapmak için yukarı çıktın, en azından tozunu al!
If you're going to go up there, at least dust!
Sisle dağıtma yöntemi ; havaya su verip tozu mümkün olduğunca hızlı yere indirmek.
Mist dispersal. Get water into the air as quickly as possible to ground the dust.
Ne rüzgar ne yağmur toz kadar korkutucu değil.
Neither wind, nor rain, nor creepy ass dust.
Toz temizlendi.
The dust cleared up.
Tuğla tozu.
Brick dust.
Peri tozu...
The dust.