English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ D ] / Duygusuz

Duygusuz translate English

1,015 parallel translation
Orta boylu, kahverengi saçlı, kibar, duygusuz ve hiç narin değil.
Medium height, brown hair, kindly, unemotional and not delicate at all.
Sadece seninle, dar görüşlü, duygusuz kasabalı tutucular gibi konuştuğum için kendimden utanıyorum.
I'm just ashamed of the way I talked to you... like a narrow-minded, insensitive small-town teetotaler.
Çiğ bir hayattan kalan duygusuz birine bakmaktasınız, bayım.
You're looking, sir, at a very dull survival of a very gaudy life.
Onlara karşı fazla duygusuz değil misin?
You talk awful cold-blooded about them, don't you?
Babam da böyle duygusuz bir şekilde konuşurdu.
Another man I know talks cold like that's my Dad.
Ridgeville'deki en duygusuz adamdı.
He's the most cold-blooded man in Ridgeville.
Çirkin'in o duygusuz ve sert varlığına tahammül etmektedir.
She is subjected to his impassive and heavy presence all day long
Senin gibi duygusuz biri insanoğlunun cefasını asla anlayamaz!
A cold man like you never gets the hardship of humans!
Yalnızca Noel günü böylesine zor, cimri, duygusuz Bay Scrooge'un sağlığına içebilirim.
Could only be on Christmas day that I would drink the health of such a hard, stingy, unfeeling man as Mr. Scrooge.
- Palavra! Erkekler umursamaz, duygusuz yaratıklardır, değişen bir şey yok!
I always said men was callous things with no feeling, but this beats anything.
Sen tamamen duygusuz birisin.
You seem to me to be perfectly heartless.
Davranışlarını daha da duygusuz yapan şey kardeşim olmadığını baştan bilmesiydi. Hiç kardeşim olmadı ve hiçbir şekilde bir kardeş de istemiyorum.
He subsequently stayed to tea... and devoured every single muffin... and what makes his behavior all the more heartless... is that he was perfectly aware from the start... that I have no brother, that I never had a brother... and that I don't intend to have a brother, not even of any kind.
Nasıl bu kadar duygusuz olabiliyorsun?
- How can you be so insensitive?
Kızımı istemekle bahşettiğiniz şerefi.. hissetmiyecek kadar duygusuz değilim
Do not think I'm insensible of the honor you do me by offering to take my daughter off my hands.
Sizi gidi kaya parçaları, taş yığınları cansız kütüklerden daha duygusuz şeyler.
You blocks, you stones, you worse than senseless things!
Duygusuz bir iyimsersin!
You're just weak-willed.
Duygusuz, acımasız bir canavar.
A cold-hearted, implacable fiend.
Gerçek şu ki, oğlun özellikle acımasız ve duygusuz bir cinayet işledi ve bunu ödemeli.
The facts are that your son committed a particularly cruel and senseless crime and he must pay for it.
Janet, bu konuda duygusuz görünmek istemem, fakat bir riyakar da olmayacağım.
Janet, I don't want to sound callous about this, but I'm not gonna be a hypocrite either.
Beni en çok üzen şey onun duygusuz tutumuydu, sanki korkunç bir şey zihninin tutsak almıştı.
What distressed me most was her listless attitude, as though some terrible thing had possessed her mind.
Prensesin, kızkardeşini feda etmenin sana verdiği acıya bile duygusuz kaldığı ortada.
Insensitive to your pain of having sacrificed your sister, she...
Beni duygusuz mu sanıyorsun?
You think I have no feelings?
Marty Sall gibiler veya duygusuz filmler atlet giyen aktörler, rock and roll müzik kutuları, hiçbiri!
NOT THE MARTY SALLS OR THE MOVIES WITHOUT SENTIMENT, ACTORS IN U N DERSH I RTS,
Söyleyeceklerim sıradan bir insanı dehşete düşürebilir. Ama senin gibi duygusuz birine hiçbir şey ifade etmeyebilir de.
What i'm about to say might horrify the average person but to someone as insensitive as you it probably won't mean a thing.
Beni duygusuz kılıyorsun.
You leave me indifferent.
Her gün o soğuk ve duygusuz bankaya gidiyor düzinelerce soğuk ve duygusuz parayla uğraşıyor.
There he is in that cold, heartless bank day after day, hemmed in by mounds of cold, heartless money.
Sence soğuk, duygusuz, bencil biriyim, değil mi?
You find me cold, unfeeling, selfish, don't you?
Kap çatladı, sessiz, duygusuz ölü.
The vessel is shattered, voiceless, emotionless... dead.
Duygusuz biri değilim.
I am not insensitive.
Duygusuz ve iğrenç hayvanlarsınız!
But you're senseless, nauseating brutes!
Soğuk, duygusuz ve çürümüşün biriyim.
I'm cold and rotten and indifferent!
Fakat hala anlamış değilim senin gibi duygusuz bir adam kendini ilgilendirmeyen bir sebep yüzünden neden hayatını riske atmak istesin ki.
What I didn't understand yet is why a callous man like you is willing to risk his life - for a cause that's not his own.
Bana karşı bu kadar duygusuz olduğuna inanamıyorum.
Well, you're dull enough at mine.
Evi incelediler ve ne yazık ki annenin cenazesinde son derece duygusuz olduğunu ortaya çıkardılar.
They investigated the home and discovered, unfortunately, that you were exceptionally callous at your mother's funeral.
Annesinin ölümüne ahlaksız girişim ve seks partileriyle yas tutan ve soğukkanlılıkla kendisine en ufak bir zararı dokunmayan zavallı bir genci öldüren şu duygusuz katile bakın.
Look at this callous criminal, a son who mourned his mother's death by wanton forays and orgies, and murdered in cold blood a poor lad who had never done him the least harm
Bu çelimsiz, duygusuz insanlar.
These feeble, bloodless people.
Şunu ifade etmek isterim ki ; EKİM LİSANI... duygusuz bir ses tonuyla aşağıdaki ciddi ve sıkıcı satırları okuyacağım.
I intend to declaim in an unemotional voice the following solemn, cold lines.
Spock'a chekup zamanının geldiğini söylediğimde mantıklı, duygusuz ikinci kaptanın bana dönüp şöyle dedi...
- Jim, when I suggested to Spock it was time for his routine checkup your logical, unemotional first officer turned to me and said :
Seninki gibi çalışan akılların olduğu bir dünya bulduk - mantıklı, duygusuz, tamamıyla pragmatik.
Well, we found a whole world of minds that work just like yours : Logical, unemotional, completely pragmatic.
- Tamamıyla duygusuz.
Devoted to logic, completely unemotional...
Tamamen duygusuz olduğumu mu düşünüyorsun?
Do you think I'm completely without feelings, Spock?
Duygusuz ressamlar.
Dispassionate draftsmen.
Ama duygusuz da olmaz...
And one is not without feelings!
- Bu duygusuz yavan bir propaganda.
- It's dull, bald propaganda.
Sizi temin ederim, Bayan Vincent, ben duygusuz biri değilim.
I assure you, Miss Vincent, I'm not thin-skinned.
Bana daha fazla duygusuz mantıki bilgi verme. Sadece bakmaya devam et.
- Don't quote odds, and don't give me any more dispassionate logic, Mr. Spock.
Hayır, ama ciddiden beyler, aşksız seks, duygusuz sanat gibi mastürbasyondan başka bir şey değildir.
No, but I mean seriously, gentlemen, sex without love like art without feeling, is nothing more than masturbation.
Tamam insan bazı şeyleri devam ettirebilir ama anlamsız ve duygusuz bir hal alırdı.
I know, you can always overcome things, but it would have been pointless, quite senseless.
Ne cüretle benim duygusuz biri olduğumu söylersin?
How can you... not think me sensual?
Ne biraz duygusuz, ne de biraz daha mutlu olamaz.
It cannot be a tad colder, nor a tad happier
Tarafsız, duygusuz bir makine bir mantık abidesi.
An impartial emotionless machine A paragon of reason.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]