Duymadım translate English
13,503 parallel translation
Affedersin, duymadım.
Sorry, didn't hear.
Pek Brick duymadım.
Not hearing a lot of Brick.
Ortalık karışınca duymadım demek.
Um, yeah, uh, I just kind of threw it out there.
Ama Bay Vogel'dan bunların hiçbirisini duymadım.
But I didn't hear any of that from Mr. Vogel.
Şu ana kadar sunduğunuz kanıtlar içinde bu suçun hangi kısımlarının nerede işlendiğine dair bir şey duymadım.
I didn't hear you present evidence as to where exactly you believe parts of this crime were committed.
Ağzından doğru bir şey çıktığını duymadım.
Everything I've heard him say hasn't been the truth.
Endişe etmeyin, hiçbir şey duymadım.
Don't worry, I didn't hear anything.
- Soruyu duymadım.
I didn't hear the question.
- Hiç trompet duymadım.
- I don't hear any trumpet in it.
- İsmini hiç duymadım.
- I never heard of him.
- Henderson'ı hiç duymadım.
- I've never heard of Henderson.
- Neden adını hiç duymadım?
- How come I've never heard of him?
Hiçbir şey duymadım.
I don't hear anything.
Bu ismi daha önce duymadım.
I don't know the name.
Alıcıdan bir daha duymadım.
Never heard from the buyer again.
O gün, şarkıda o kadar kaybolmuştum ki büyükannemin beni uyarmaya çalıştığını duymadım.
That day, I was so lost in song... I didn't hear my grandma trying to warn me.
Dikkat etmiyordum, bu yüzden sorunuzu duymadım.
I wasn't paying attention, so I didn't hear your question.
- Bu ismi hayatımda duymadım.
I never heard that name in my life.
Belki, şaka duymadım "Neden kuş uçamaz?"
Perhaps you've never heard the joke, "Why don't birds fly?"
Ben duymadım
I didn't hear
Tam bir saat boyunca, kılımı bile kımıldatmadım, onun da geri yattığını duymadım.
For a whole hour, I did not move a muscle, and, in the meantime, I did not hear him lie down.
Bu sözcüklerin yarısını hiç duymadım.
Half these words I've never seen.
Mambo'yu hiç duymadım bile.
I've never even heard of this Mambo.
Hayır, hiçbir şey duymadım, şimdi izin verirseniz... Buraya gelmemin nedeni, bir ihbar almış olmamız.
No, I didn't hear a thing, so, if you don't mind- - the reason I'm here is because we got a noise complaint.
- Ben hiçbir şey duymadım.
I didn't hear anything.
Hayır. Adını hiç duymadım.
Nope, never heard of him.
Kimsenin merhaba dediğini falan duymadım.
I didn't hear anybody said hello.
Açık havaya hiç hayranlık duymadım.
I've never been a huge fan of the outdoors.
- Duymadın mı?
You didn't hear?
Anlatmaya çalıştığım, çocukken gurur duymadığım birkaç şey yaptım.
My point is... I did a few things I'm not proud of as a kid.
Geleni duymadın mı?
There's someone here.
Dersleri hakkında pek duymadığım bir iltifat.
Not a word often associated with his lectures.
Adamın dediğini duymadın mı evlat?
Hear that man talkin'to you, boy?
Hiç duymadığım bir yayın.
Not a publication I'd heard of.
Buna pişmanlık duymadığım bir gün bile olmadı.
It's something that I've regretted every single day.
Beni duymadın mı?
Did you not hear what I said?
" Bay Greene, üzgünüm ama kimsenin ihtiyaç duymadığı evler inşa etmek için birinin evini yok etmenize yardım edemem.
" Mr. Greene, I'm sorry, but I cannot help you destroy somebody's home in order to build houses no one needs.
Dediğini duymadın mı?
Did you not hear what they just said?
Bayonne Çeşmesi'ni duymadın mı hiç?
You never heard of the Bayonne Bleeder?
- Ne dediğini duymadın mı?
- Did you hear what he said?
Evet, ama adımımızı duymadı.
Yeah, but he hasn't heard our pitch.
Memuru duymadın mı?
Didn't you hear the officer?
Hiç bir şey ayarlamaya gerek duymadık
What I'm saying is... we didn't think we needed to cook up anything.
Duymadın mı?
You haven't heard?
Duymadın mı? Neyi?
Hear what?
Ne dediğimi duymadın mı?
Did you not hear what I just said?
Duymadın mı Livesey?
You didn't hear me, Livesey, I...
Bunu sen de duymadın mı?
Haven't you heard that'?
Duymadınız mı?
Have you not heard?
Triyaj diye bir şey duymadın mı?
You haven't hear of triage?
- Duymadın mı? Sırayla dedi. - Duymadın mı?
Were you not listening?