English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ D ] / Dümdüz

Dümdüz translate English

1,682 parallel translation
Dümdüz, değil mi?
Straight, right?
Şu arkadan, dümdüz aşağıya doğru.
From back there, straight down.
Dümdüz önünüze bakın.
Look straight ahead.
Dümdüz git ve sağa dön.
Go straight ahead and turn right.
Dümdüz git.
it's that way. just keep going in a straight line.
Yani bu cadde dümdüz... Doğru...
You're saying that way's one-way street goes... d Right.
Cleo'nun yüzünü neden dümdüz etsin ki?
Why smash Cleo's face?
Kafasını dümdüz ederken Cleo'nun kafatasına gömülen çimentonun aynısı mı?
The same cement that was embedded in Cleo's skull when you bashed her head in?
Şekil derli topluydu. Yani merkezdeki bir noktadan yayılan patlamaya dümdüz aşağı düşen bir cisim sebep olmuş.
They were uniform, which means the blast emanated from a central point was caused by an object that was dropped straight down.
Ama bıçak dümdüz ilerlemiş.
But the blade moved right through.
Dümdüz pedal çeviriyordu.
He was pedaling a straightaway.
- Dümdüz götü var.
- With a flat ass.
... televizyonu açmaya geçmeden önce sadece bir yere kadar dümdüz yazılmış haber ajansı haberlerini okur.
Or worse, turn on the TV. Coffee?
Dümdüz git.
Straight ahead.
Dümdüz ve gergin.
Flat and taut.
Veya dümdüz, eski moda şekilde lânet ricamı etsem nasıl olur?
Or just plain, old-fashioned bloody courtesy?
Yani onurlu bir şey mi yapmak istiyorsunuz o zaman dümdüz devam edin.
I mean, want to do the honorable thing, go straight.
Dümdüz devam.
It's straight on.
Sen onu dinleme bir tanem dümdüz devam et.
Don't listen to him, love, straight on.
Dümdüz ileride.
Straight ahead, Straight ahead.
Tanrım, dümdüz ona doğru yürüyor.
God, he's walking right up to him.
Uzun boylu, yanık tenli, yüzünü... dümdüz etmek isteyeceğin bir tip.
Tall, tan, and a face you just want to...
Su buradan dümdüz akıyor, birkaç keskin viraj dönüyor, ölüm çemberinden geçiyor, ve mektup deliğinden çıkıyor.
The water comes from here pass line few turns S tight, the looping of death, and exit through lunge for mail.
Dümdüz uçurumdan aşağı uçtu.
It just went straight off the cliff.
Chalquam Pazarı ve Sautanam Caddesinden dümdüz aşağıya.
Through Chalquam Market and straight down Sautanam Street.
Bir müteahhit araziyi dümdüz edip buraya apartman dikmek istiyor.
A building contractor wants to flatten the land and build apartment blocks.
Ve iki gün içinde arazi dümdüz edilir ve hepiniz ölürsünüz.
And in two days'time, the land will be flattened and you'll all be dead!
Ama Cody ile 4 yıl boyunca tepeleri, uçurumları dümdüz ettik biliyor musun?
And for four years with Cody, it's like life is this cliff but we carved out a ledge together, you know? But... But it wasn't enough, just being with my son.
Tabii "Meteliksizlikten dümdüz olduk ve kurşuna bile verecek paramız yok bu yüzden sizden para dileniyoruz" tahvili adını da verebilirlerdi, ama tam olarak bir isim gibi olmadı.
They might've called it the... "We're Flat Fucking Broke And Can't Even Afford Bullets... So, We're Begging For Your Pennies" bond drive... but it didn't have quite the ring.
Willie, dümdüz et şu herifleri.
Willie, run their asses over.
dümdüz et.
Run their asses over.
Dizlerinde yaylanıyorsun sonra dümdüz gönderiyorsun.
Uh-huh, uh-huh, but this is what you got to do. You got to bend your knees, see?
Kolejden sonra dümdüz bir bakışım vardı ve herşeyi bildiğimi düşünüyordum
I was a hotshot straight out of college, and I thought I knew everything,
"Dümdüz söyleyeyim."
"Let's be straight."
Yunanlıların büyüklüğünü bile dümdüz edecek olan bir alev mi, gölge mi?
A flame to make even the greatness of Greece but a shadow?
Mümkün olduğunca uzun açık bir alan seçip, dümdüz koşun. Asla ama asla arkanıza bakmayın.
Pick out a clear spot ahead of you as far away as possible and run straight and don't ever, ever look back, because you won't like what you see.
"Bu yağmur öyle dümdüz değil, büklüm büklüm"
"This rain is not so straight, it has a twist."
Bu da dümdüz bir çizgidir.
That's a straight line.
- Dümdüz. Biraz sağa doğru.
Now, straighten up, to the right, more to the right...
Kolumu dümdüz çekmelisin.
You must pull my arm straight, then...
Dümdüz mü?
Straight?
- Buradan dümdüz.
- Straight shot from here.
Yani, bu eyalet dümdüz onları bir sahilden başka bir sahile buldozerle düzlemelerini durduracak birşey yok.
I mean, this state's so flat, there's nothing to stop'em... from bulldozing from one coast to another.
Ardından dümdüz aşağı inilmeli.
Which then joins into a straight line that extends all the way to the pubis.
Dümdüz olsun!
On the double!
Saçlarım röfleli... göbeğim dümdüz ve sırtım kılsız değil!
With their enhanced frosted tips and their washboard bellies and their hairless backs!
Ve adam dümdüz yürüdü de yürüdü, ben de onu geçebileceğimi düşündüm.
And... you know he was walkin', walkin walking', so I thought : "Oh, I'm clear."
Evet, dümdüz bir lastik.
Yeah, it's a flat tire.
General Motors tesisleri üstünde uçup aşağıya bakıyoruz İlk EV1 testi yapılan yeri pistin hemen yanında görebilirsiniz gördük, I belki de 50 araç var ezip dümdüz ederek istiflemişler,
So we flew over General Motors and looking down we could see right next to the race track where the EV1 was first tested we saw, I dunno, maybe 50 EV1s crushed and put on top of semi-flatbeds,
Dümdüz otur.
Sit straight.
Üsttekiyse dümdüz yatırılmış.
Jane Doe Top's laid out flat.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]