Dürüst olmam gerekirse translate English
771 parallel translation
Lakin dürüst olmam gerekirse artık ablamda onun bir baş belası olduğunu anlıyor.
But, to be honest, my sister finds him troublesome now.
- Dürüst olmam gerekirse... sanırım iki gün kadar sigara içmedim.
Well, tell you the honest truth, I don't think I had a cigarette for about two days there.
Aile hayatının neşeleri sınırlıdır, madam. Tam anlamıyla dürüst olmam gerekirse... Beni sıkıyorsun!
The joys of family life are limited, madam, to be perfectly frank, you bore me, you and your everlasting backbiting.
Dürüst olmam gerekirse, bu sadece küçük bir hediye
To be honest with you, this is just a small place
Bana gülebilirsiniz ama dürüst olmam gerekirse ölmeyi hiç istemiyorum.
You may laugh at me. But, honestly... I don't want to die.
Dürüst olmam gerekirse orada kimin için savaştığımızı bile bilmiyorum.
I don't even know who we're fighting for over there, to be real honest with you.
Tamamen dürüst olmam gerekirse, ruhu olan kadınları severim.
To be perfectly honest, I like a woman with spirit.
Dürüst olmam gerekirse, sen de benim can dostumsun Hayatta bir tek sana güveniyorum
Frankly speaking you are my bosom friend you are the one I really trust
Ben, yılda iki kez, güneybatıya doğru yolculuk yaparım fakat dürüst olmam gerekirse böyle kötü bir güzergah ve kabalık görmedim ben...
I travel the southwest route twice a year but I'll be darned if I've ever seen a trail as rough as this one.
Dürüst olmam gerekirse onu birilerinin öldürmek istemesine pek şaşırmazdım, niye bilmem ama öyle.
If I'm honest I'm not surprised somebody tried to kill him, but I couldn't tell you why.
Geçen hafta evde bunu ben de düşündüm. Eğer gerçekten kendime karşı dürüst olmam gerekirse... Son yıllarda tanıştığım kadınlar arasında en güzel en huzurlu dakikaları..... onunla birlikte geçirdim.
I was thinking about this at home last week and I think, of all the women I've known over the last years, when I actually am honest with myself, I think I had the most relaxed times
Dürüst olmam gerekirse, seninle evlenemem.
I gotta start being an honest person. I can't marry you, Daryll.
Dürüst olmam gerekirse, ilk başta ümitsiz olduğunu düşünüyordum.
To be honest, when we started I thought it was hopeless.
Dürüst olmam gerekirse
To tell you frankly
Dürüst olmam gerekirse, şartları duymadan...
And to be perfectly honest with you, without having heard them...
Ve dürüst olmam gerekirse bu horoz ve boğa hikayesine inanmamı mı bekliyorsun, Er.
And you honestly expect me to believe this cock-and-bull story, Private?
Dürüst olmam gerekirse Norm...
I've got to be honest, Norm.
Dürüst olmam gerekirse, babanız, Allah ona uzun ömür versin, ama bana yorgun ve zayıf düşmüş göründü.
To be honest with you, your great father, may Allah bless him, appeared to me weak and tired.
Ve dürüst olmam gerekirse ikinizin bu saçmalığı şakadan saymanıza da inanamıyorum.
I'm offended. And quite frankly, I can't believe that you two think that this is some sort of silly joke.
Takımın antrenörü benim ve dürüst olmam gerekirse yardıma ihtiyacım yok.
I was hired to coach the team, and quite frankly I don't need any help, particularly.
Dürüst olmam gerekirse, şok oldum.
Honestly, I'm shocked.
Ama dürüst olmam gerekirse ben sizlerle birlikte can vermiş olmayı isterdim!
But honestly I I would have wanted to die with you.
Dürüst olmam gerekirse o arazide ne maden var, ne doğalgaz ne de petrol.
I gotta be honest, there's no minerals on that land. No natural gas, no oil.
Seninle dürüst olmam gerekirse, mürettebatımın önemli bir bölümü... ihtimalleri bilmelerine rağmen, geri dönme arzularını iletti.
To be honest with you, a significant number of my crew have expressed a desire to return, even knowing the odds.
Dürüst olmam gerekirse, Bay Gooch,
But to be honest with you, Mr. Gooch,
Tamam, hiçbir zaman biraz ibne olduğumu saklamadım ve sana dürüst olmam gerekirse ben teknik olarak biseksüelim.
Well, I never disguised the fact I'm a bit of a whoopsie, but to be honest with you, I think I'm what is commonly termed "bisexual".
Dürüst olmam gerekirse efendim, bana verdiğiniz ikinci şansın kıymetini bilip bunu topluma faydalı biri olmak için kullanacağım.
Honestly sir, I really do appreciate the second chance you're going to give me to become a useful member of society...
Dürüst olmam gerekirse Holling.
I tried to hold it in, Holling.
Dürüst olmam gerekirse, çalışma saatlerim var. Eğer istersen seninle randevu ayarlamaktan memnun olurum.
I'd be happy to make an appointment with you if you want.
Dürüst olmam gerekirse,
I got to be honest.
George, dürüst olmam gerekirse artık bundan sıkıldım.
George, frankly, I'm getting a little tired of hearing about her.
Dürüst olmam gerekirse, olayın Dougal'la ilgisi yok... evde yangın çıktı da, gitmen gerekiyor.
Well, to be honest, it's not Dougal, it's that... there's a fire in the house, you have to leave.
Dürüst olmam gerekirse, söylemekten ne kadar nefret etsem de gizli kapaklı işlere bayılıyorum.
And to tell you the truth, I hate to say this... but I think I'd really enjoy being a sneak.
NAZARLIK Dürüst olmam gerekirse, eşinin fazla yaşayacağını sanmıyorum.
To be honest, I don't think his wife'll last very long.
Dharma, Greg bugüne kadar tanıdığım en harika erkek... Ve sana karşı tamamen dürüst olmam gerekirse...
Dharma, uh, Greg is the greatest guy I've ever known... and if I were to be totally honest with you...
Dürüst olmam gerekirse, evi bana verdiğin için sevindim.
Honestly, I'm glad I got the house.
Sana karşı dürüst olmam gerekirse beşik kertmemle evlenmeyi pek istemiyordum.
To be perfectly honest with you... I have not exactly been looking forward to this arranged marriage.
Dürüst olmam gerekirse, sanırım senden korkuyorlar.
To be honest with you, I think they're scared of you.
Dürüst olmam gerekirse hala bazı şeyleri anlamış değilim.
To be completely honest, there are some things about her that I, I don't understand.
Dürüst olmam gerekirse Mary Sue, biraz vakit geçmeden buraya gelmek isteyeceğini sanmıyordum.
To be honest, Mary Sue, I didn'tthinkyou'd want... to come here until we'd been pinnedfor a little while.
Dürüst olmam gerekirse, buraya tekrar geldiğimde ne hissedeceğimden, emin değildim.
To be honest with you, I wasn't sure how I'd feel coming back here.
Dürüst olmam gerekirse, hâlâ olanlara aklım ermiyor.
To tell you the truth, I still have trouble believing what happened.
Dürüst olmam gerekirse bu işten ortalık kan gölüne dönmeden kurtulabileceğimizi sanmıyorum.
The God's honest truth is I don't think we're gonna get out of this without a lot of dead people on the deck.
Güzel, sana dürüst olmam gerekirse biz çok şanslıydık.
Well, to be honest with you, I think we got lucky.
Dürüst olmam gerekirse bilmiyorum.
Honestly... I don't know.
Dürüst olmam gerekirse, bilmiyorum.
To be honest, I don't know.
Aslında, Cigar, dürüst olmam gerekirse... şu anda sana kesin bir cevap veremem.
Actually, Cigar, to be totally honest with you I can't give you a firm answer now.
Dürüst olmam gerekirse, Prue, müzayede evleri hakkında hiçbir şey bilmiyorum ve sanat hakkında daha az şey biliyorum.
To be honest with you, Prue, I don't know anything about auction houses, and I know even less about art.
En az üç, dürüst olmam gerekirse.
At least three, to be honest.
Dürüst olmam gerekirse Al.
Gee, I guess I fell asleep.
Dürüst olmak gerekirse şu an burada yalnız olmam beni biraz tedirgin ediyor.
I mean, to be perfectly honest, i'm a little nervous about being alone at the place right now.
gerekirse 81
dürüst 86
dürüstçe 72
dürüstlük 41
dürüst olmak gerekirse 240
dürüst ol 95
duruşma 16
dürüst olacağım 29
dürüst olalım 45
dürüst mü 22
dürüst 86
dürüstçe 72
dürüstlük 41
dürüst olmak gerekirse 240
dürüst ol 95
duruşma 16
dürüst olacağım 29
dürüst olalım 45
dürüst mü 22