Edeceğim translate English
27,352 parallel translation
Onu benden aldıkları yere gidip veda edeceğim.
I'll go to where she was taken from me and say good-bye.
Seni dava edeceğim çay tabağı kafalı!
I'm gonna sue you, saucer-head!
Sonra da sizi yok edeceğim.
Then, I will destroy you.
Onu teslim edeceğim.
I'm gonna deliver it.
Ona bir yıl hizmet edeceğim ve onunla işim bitecek.
I serve him for a year, and then I'm done.
Olayı ben takip edeceğim.
I'm gonna stay on this.
- Sonra da yok edeceğim.
And then to destroy it.
Yardım edeceğim.
I help.
İşe yalnız devam edeceğim.
I'm going solo.
Babamın zaten kırılmış oyuncaklarını kırmaya devam edeceğim ve size bunu izleteceğim.
I'm just gonna keep on smashing Daddy's already broken toys and make you watch.
Sana yardım edeceğim için kadın olup vereceksin.
You are going to woman up, because I am going to help you.
Sonsuza kadar mücadele edeceğim.
The fighting, I've been doing that forever.
Bitirmeleri için onlara yardım edeceğim.
I'm going to help them finish.
Hangisinin güvenliğinin daha zayıf olduğunu bulacağım. Ve sabah olmadan orayı ziyaret edeceğim.
I'll find out which one has the weakest security, and I'll pay them a visit before morning.
Seni haberdar edeceğim.
I'll be in touch.
Bu sabah annemi ziyaret edeceğim.
No. I'm visiting Mum this morning.
Tabii ki, onu sana teslim edeceğim...
Of course, i'm gonna have that to you in...
Bu belirsizlik zamanında bu hikayeyi gittiği yere kadar takip edeceğim.
At this time of uncertainty, I will continue to pursue this story wherever it leads.
Eşlik edeceğim.
I'm gonna hit it, man.
Dostlarımla alay etmek yerine yaşlı şerefsizi arayıp ağzına edeceğim.
Instead of heckling my friends, I am gonna call that old twat - and tear him to pieces.
Kabul edeceğim karşı teklifle her an geri dönebilirler
They'll be back any second with a conter offer, which I'll accept.
Ateş edeceğim!
I'll shoot!
Sakin kalıp oksijenimi muhafaza edeceğim.
I'm just gonna stay calm and conserve my oxygen.
Haydi, ben dans edeceğim.
Okay, well, I'm dancing.
İtiraf edeceğim.
I'll confess.
Başkan'ı öldürmeye çalıştığımı itiraf edeceğim.
I'll confess to trying to kill the President.
Acele edeceğim, tamam mı? O iş bende.
I got you.
Ama onları ikna edeceğim.
But I convince them.
Gerekirse kendi huzurumdan vazgeçeceğim ama Şahinin zaferini inkar edeceğim!
I will give up my peace but deny the Hawk it's victory!
Yolu tarif edeceğim.
I'll show you the way.
Tamam, yarayı dezenfekte edeceğim.
Okay, I'm gonna disinfect the wound.
Bunu telafi edeceğim, söz veriyorum.
And I will make it up to you, I promise.
- Ne ile tamir edeceğim?
Repair it with what?
- Binayı tamir edeceğim.
I'm going to fix the building. Go, go.
Mutfağını istila edeceğim.
I am going to invade your kitchen.
Sana yardım edeceğim.
I will help you.
Sana yardım edeceğim ama bunu birlikte yapmalısınız.
I will help you.. ... but you've to do it together.
Bütün emirlerine itaat edeceğim.
I'll obey all your orders.
Evet, Springfield'ı yok edeceğim.
Yes, I will destroy Springfield.
- Paramparça edeceğim.
- Tear it up, man.
Şunu bir kontrol edeceğim.
I'm just gonna go check this.
Cevap alana kadar bu soruları sormaya devam edeceğim.
- I'm going to keep asking those questions until I get answers.
Başkan'ı öldürmeye çalıştığımı itiraf edeceğim ama karımı ve kızımı rahat bırakacaksınız.
I'll confess to trying to kill the president, but my wife and daughter are left alone.
Her zamanki gibi servis edeceğim.
I'll be serving it up, just like always.
Ben ateş edeceğim.
I'm gonna give him a shot.
Virgina'daki ana merkezlerine gidip onu ziyaret edeceğim. Parçaları bir araya getireceğim.
So I'm headed out to their Virginia headquarters to give'em a visit, start putting the pieces together.
Ben Abe'e yardım edeceğim.
I'm gonna go help Abe.
Hayır, ben burada kalıp Jackson'ı aramaya devam edeceğim.
No, I'm just gonna stay here and continue looking for Jackson.
Üst katı kontrol edeceğim.
I'm gonna check upstairs.
Ya istifa edeceğim ya da kovulacağım.
Either that or I'm going to get fired.
Ben tatlı sipariş edeceğim. Better Things, 1. Sezon 2.
I think I'm going to have the s'mores.