English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ E ] / Elegant

Elegant translate English

1,742 parallel translation
İnsan ve makine hassasiyet ve incelik dansı yapacak.
Man and machine in an elegant pas de deux ofprecision and finesse.
Herkes bu zarif toplantılara bayılırdı.
Everyone loved these elegant get-togethers.
Zarif.
Elegant.
- Bu çok zarif.
- this is elegant.
Ama yaşlılar için yaptığımız evler çok zarif.
But our senior citizen homes, they're elegant.
- Ekibim aylardır düğününüzü bu şehrin gördüğü en büyük ve en şık düğün yapmak için çabalıyor.
Well, if anyone can trump Trump - Our staff has been working for months to make sure... that your wedding is the grandest, most elegant affair this town has ever seen.
- KESİNLİKLE ÇOK İNCELİKLİ.
- Exactly. - Very elegant.
Kusursuz ütülenmiş yakaları olan, güzel beyaz gömleklerine rağmen, ancak bir bok yığını kadar zarifsin tatlım.
Despite your nice white shirts with their impeccably ironed collars, you're about as elegant as a pile of shit, sweetheart.
Baban her zamanki gibi çok kibar.
Your father's as elegant as ever.
Hiç kibar değil.
That's not very elegant.
Zarif ve kullanışlı.
It's elegant and practical.
Uyumlu dalış kıyafetleri alabilirdik, ama bence böyle daha zarif, değil mi?
We could have gotten matching bathing suits, but I think this is much more elegant, don't you?
Tanrıya inanmak için iyi sunulmuş hiçbir sebep yok... ve bence ilahi yaratıcı fikri, kâinatın mükemmelliğini küçümsüyor.
There is no well-demonstrated reason to believe in god and I think that the idea of a divine creator belittles the elegant reality of the universe.
Brooke'tan sade ve şık bir şey istemiştim. Ama onun yerine bana böyle kendine özgü bir şey yaptı. Brooke'su!
I asked brooke to make me something simple and elegant, and, instead, she makes me something that's so... brooke!
- Evet gelinlik güzeldi, değil mi?
What an elegant dress! Oh, yeah, the dress did look nice, didn't it?
Hoşsun, zarifsin, zekisin ve naziksin.
You're pretty, elegant, intelligent, and kind.
Zarif ve zeki...
Elegant and intelligent...
Nazik biri gibi davranmak beni öldürdü be.
It killed me to keep pretending to be all elegant.
Çok zarif.
It's so elegant.
Benim "orta" mı çok şık kullandın.
Very elegant use of my "under."
Değişiklik olsun diye şık bir elbise istiyorum.
I want to have an elegant dress for a change.
Zarif ve yıllarca kullanılabilir.
It's elegant, and she can build on it for anniversaries.
" Uzun, zarif ayaklı güzel Nancy için.
" For beautiful Nancy with the long, elegant feet.
Şöyle sade ve elegan olsun. Yaylı çalgılarla başlayalım derim.
I say we start out with a string quartet- - something simple, elegant.
Burası çok zarif bir kulüp.
Well, it's a very elegant club.
Evet, daha... daha zarif... olur.
Yeah, that makes it... that makes it so much more... elegant.
Düşünsene, Greyson yüzyılın en zekice... en tespit edilemez mikroskobik silahını geliştiriyor... ve biz onu yakaladığımız anda... kendi yarattığı şey yüzünden ölüyor.
Just think - - Greyson develops one of the most elegant, undetectable microscopic weapons of the century and then dies of his own creation the moment we catch him.
Çok zarif bir yazı.
It's very elegant caligraphy.
Başkanın eşi her zaman zariftir.
Always so elegant, that First Lady.
Çok şık söyledin.
That was very elegant.
Bir zarafet eksikliği,.. ... kalitesizlik var. Bu konuda bizi çeken bir şey yok.
It lacks a certain sophistication, class, there's just nothing elegant about it.
Ben de onun kadar ilgi çekiciyim.
I'm no less elegant than he is.
Zarif, evet.
Elegant, yeah.
Yani, online bir arttırmanın şık bir simetrisi var.
I mean, even an online auction has a certain elegant symmetry.
Karmaşık, ince, önsezili. Beni aşar yani. Ya seni?
It's complex, elegant, visionary.It's way out of my league.
Zarafetle parmak ucunda durmuş cazip parçaları özenle seçen karidesler.
Shrimps standing on elegant tiptoe fastidiously select the particles that appeal to them
Sen harika ve nazik bir kadınsın.
- You're such a classy and elegant dame.
Ne kibar laf.
Such elegant banter.
Bu buluşmalar genelde zarif bir misafir odasında olurdu.
The usual place for these gatherings would be an elegant drawing room.
Çikolata fıskiyesi zarif olmaz mı?
Don't you think a chocolate fountain would be elegant?
Üstündeki şık bir seçim olmamış.
Thisone is not as elegant a choice asthatone.
Archibald'larla olan yemeğimizde zarif görünmelisin.
You need to look elegant for the archibald dinner
Müziğin onu daha mükemmel yapacağını söylemiştin!
Saying that music will make her more elegant!
Sade ve mütevazı bir yüzüktü, tıpkı senin gibi.
It was elegant and understated, much like yourself.
Hava atıyorsun gibi geldi.
- It looks elegant. Feel like you're putting on airs or something, you know?
Eureka'da her gün mükemmel açıklamalar keşfedildi. Ve bunlar daha büyük bir şeye inanmanın mutlak sebepleridir.
The elegant explanations discovered every day in Eureka are the very reason to believe in something greater.
Bu şey hissi, daha zarif kelime bulamıyorum kuantum kopukluğu.
Just this sense of, oh- - for want of a more elegant term- - quantum disconnectedness.
çok çok kibar biri. ama bir küçük suçu var.
She looks very, very elegant and there's guilt on her part
Zarif Gülümseyen.
The elegant smile.
Gerçekten çok şık.
Really elegant.
Bak bana, hazırım,
Look, here I am, all ready for an elegant

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]