Elimizden bir şey gelmez translate English
197 parallel translation
Bunları çekmemen için her şeyimi verirdim ama şu an elimizden bir şey gelmez.
I'd give anything if you didn't have to suffer all this, but there's no way out of it for us yet.
Elimizden bir şey gelmez.
There's nothing we can do.
Şansımız buraya kadarmış artık elimizden bir şey gelmez.
I guess we've lost our chance, but there's nothing we can do about it now.
Diğerleri için elimizden bir şey gelmez.
We can't do anything for others.
- Şu an için elimizden bir şey gelmez.
- We can't do anything abut it now.
Elimizden bir şey gelmez.
It can't be helped.
Elimizden bir şey gelmez.
Nothing we can do.
Elimizden bir şey gelmez.
There's nothing we can do for him.
Fakat, maalesef, onun için elimizden bir şey gelmez.
But, unfortunately, there's nothing we can do for him.
Elimizden bir şey gelmez.
We can't do anything.
Elimizden bir şey gelmez.
Nothing can be done.
- Elimizden bir şey gelmez mi?
Isn't there something we can do?
Bu adam artık unutuldu ve elimizden bir şey gelmez Corday şu adama odaklandı.
That man is now forgotten and we can do nothing more Corday is focussed on this man.
Beklemekten başka elimizden bir şey gelmez.
For now, there is nothing for us to do but to wait.
Elimizden bir şey gelmez.
There's nothing we can do about it.
Yola devam edeceğiz. Şu an elimizden bir şey gelmez.
We`ll just drive on in, all right?
Bu adam için elimizden bir şey gelmez.
Nothing can be done for this chap.
Onun için artık elimizden bir şey gelmez.
There's nothing we can do about it now.
Elimizden bir şey gelmez.
We can do nothing about it.
O bir yabancı, biliyorum, ama elimizden bir şey gelmez, canım.
He's a stranger, I know, we can't help it, darling.
Elimizden bir şey gelmez.
There's nothing more that we could do.
İki güne kadar elimizden bir şey gelmez.
We can't anything till the day after tomorrow
- Elimizden bir şey gelmez.
- We can't help that.
- Elimizden bir şey gelmez.
Nothing we can do.
Sanırım bazı şeyler için elimizden bir şey gelmez.
I guess some things can't be helped.
Jill, elimizden bir şey gelmez.
Jill, there is nothing we can do about this.
Elimizden bir şey gelmez maalesef.
There's nothing we can do about it.
Bak, bu gece elimizden bir şey gelmez.
All right, well, there's nothing we can do tonight.
Çocuğu tekrar hastaneye aldırmamız bundan sonra imkansız gibi. Elimizden bir şey gelmez.
We can not risk infecting the rest of the children at the hospital.
Elimizden bir şey gelmez.
It couldn't be helped.
- Elimizden bir şey gelmez.
- That's how it is.
Elimizden bir şey gelmez.
We cannot help to do it
İşin aslı şu ki, eğer eve gelmek istemezse elimizden bir şey gelmez.
Fact is, if he doesn't wanna come home, there isn't much either one of us can do.
Elimizden bir şey gelmez.
We can do nothing from our side.
Elimizden bir şey gelmez.
We can't help it.
Bir yanlışlık olduğuna dair kanıtımız yokken, elimizden bir şey gelmez.
Without evidence of any wrongdoing, there's very little else we can do,
Patron burada değil, bu yüzden elimizden bir şey gelmez.
But the boss isn't here so there's nothing we can do.
Aslında, hayatta olsaydık çok daha iyi olacaktı, ama bu konuda elimizden bir şey gelmez.
I mean, obviously it would have been better if we were alive, but we can't do anything about that.
Oldukça emin gözüküyor, elimizden bir şey gelmez.
I don't know. He seems pretty confident we won't come up with something.
Şikâyetçi olmazsan, elimizden bir şey gelmez.
If you don't press charges, we can't do anything.
Beklemek dışında elimizden başka bir şey gelmez.
All we can do now is wait.
Korkunç ama elimizden başka bir şey gelmez.
It's horrible, but there's nothing else we can do.
Elimizden artık bir şey gelmez.
Nothing to do with us anymore.
Uçağın kalkışına kadar vakit öldürmekten... başka bir şey gelmez elimizden artık.
There's nothing left for us to do now but kill the hours until your departure.
Dahası etik olarak, şu anki bilgilerle elimizden araştırmalarımızı sürdürmekten başka bir şey gelmez.
Moreover, in light of recent information, we are morally obligated to continue the exploration.
Çoktan başlamış bir olay için elimizden bir şey gelmez.
There's no stopping the fighting once it starts!
Bırak seni sürükleyip götürsün. Elimizden başka bir şey de gelmez zaten.
It's the only way we can.
Ama eğer burada değillerse, elimizden fazla bir şey gelmez.
But if they are not here, there is very little we can do.
Bulfy'yle Angel'ın başına bir şey geldiyse, elimizden fazla şey gelmez. Cordelia haklı.
Cordelia has a point.
Daha fazla bir şey gelmez elimizden.
There's nothing more we can do.
Elimizden pek bir şey gelmez, Crichton.
There's not much else I can do, Crichton.