Elsa translate English
1,466 parallel translation
Elsa, benim.
- Elsa, it's me!
Elsa!
- Elsa!
Elsa! Elsa yaşıyorum.
Elsa, I'm alive!
Elsa Caplan iki aydır koruma altında yaşıyor.
Elsa Caplan was living under protective custody for the last two months.
- Bunu bilemeyiz Elsa.
- Elsa, we don't know that.
- Evet, Vaughn anlattı. Elsa Caplan'a isteyerek gelmiş bir ajan muamelesi yapamayız.
Elsa Caplan shouldn't be processed as a walk-in.
Ama Elsa ve annem aynı değil.
But Elsa Caplan and my mother are not the same person.
Elsa'nın içgüdüsel ilk tepkisi ve ilk düşüncesi kocasını kurtarmaktı.
Elsa's first instinct, her first thought, was for her husband's life.
Riske girmeye değmez mi? Sadece teyit edersek Elsa'nın söylediklerine göre harekete geçeriz.
We'll move on Elsa's statement if and only if we can corroborate it.
İzni olmayan hiçbir ziyaretçi Elsa Caplan'la görüşmeyecek, anlaşıldı mı?
I want solitary confinement imposed on Elsa Caplan. No unapproved visitors, understood?
SYDNEY'NİN SESİ :
Elsa, don't react.
Elsa tepki verme. Yönlendirmeli ses vericisini dinliyorsun. Bu kaydedilmiş bir mesaj.
You're listening to a recorded message being transmitted to you through a directional sound projector.
Biz de Elsa'nın söylediklerini teyit etmeye çalışıyoruz.
Well, we're working on corroborating Elsa's intel.
Belki Elsa, Sloane'un adamı.
For all we know, Elsa Caplan's working with Sloane.
Şimdi şampiyon, kimmiş ortak dostumuz? Elsa Caplan.
Now, champion, who is our mutual friend?
Dün.
- When exactly did you talk to Elsa?
Elsa'nın ailesiyle bizimkiler Red Banner'da Kholokov'un dersinde arkadaş olmuş.
We are old friends. Elsa's parents were in Golokov's class at the Red Banner with my parents.
Elsa'nın verdiği şifreyi girdim.
I've got the tracker.
Caplan'ın yerini buldum.
I input the codes Elsa gave us.
Elsa'ya inanıyorum. O zaman seninle geliyorum.
If this ends up being a stupid mistake, so be it.
Karınız Elsa Rus istihbaratı için çalışıyor.
Your wife, Elsa, she works for Russian intelligence.
Elsa'nın casus olduğunu tanıştığımız gün biliyordum.
- I knew Elsa was a spy the day we met.
Elsa'ya iltica hakkı verdim.
I've granted Elsa defector status.
Harika.
ELSA :
Elsa.
- Her name is Elsa.
İstersen Elsa'ya binebilirsin.
You can have a ride of Elsa if you want.
Elsa yemeğin 15 dakika sonra hazır olacağını söylememi istedi.
Elsa said to say that dinner's in 15 minutes.
- Yapalım. Elsa temizlesin belki işine devam edebilir.
Let's let Elsa clean up and maybe keep her job.
Minneapolis'teki Bernd ve Elsa Krüger'i tanır mıydın?
Do you happen to know Bernd and Elsa Krüger in Minneapolis?
- Elsa?
- Elsa?
Bu da Elsa, 8 yaşında.
And that's Elsa, she is 8.
Elsa...
Elsa...
Simulatör testini geçtiğinden Elsa'nın harika bir pilot olduğunu... biliyordum.
I knew that Elsa was a great pilot since she had passed the simulation test.
Ben Elsa.
I'm Elsa.
Elsa Oviedo.
Elsa Oviedo.
Özür dilerim, bana Elsa deyin.
I'm sorry, call me Elsa.
- Elsa.
- Elsa.
Ayrıca, Bayan Elsa çok hoş biri.
And Mrs. Elsa is very nice.
Merhaba, ben komşun Elsa.
Hello, it's your neighbor Elsa.
Bunu yanlış anlama, Elsa.
No, don't take this the wrong way, Elsa.
Alfredo, Elsa.
Alfredo, Elsa.
Bunlar senin için Elsa.
They're for you, Elsa.
- Nasılsın, Elsa?
- How are you, Elsa?
- Elsa, durumun kötü değil.
- Elsa, you're not in bad shape.
Elsa'dan.
About Elsa.
Elsa!
Elsa!
Elsa, biz neyiz?
Elsa, what are we?
Elsa'yı küçümsemene izin vermiyorum.
I won't allow you to insult Elsa!
ELSA : Alo?
- Hello?
Elsa'yla ne zaman konuştun?
Elsa Caplan.
Elsa'ya bakınca sadece annemi görüyor.
My father can't see straight when he looks at Elsa.