Emerald translate English
746 parallel translation
Petrol kuyusu, bir icat ya da zümrüt madeni.
An oil well, an invention, or an emerald mine.
En son gelenin bir zümrüt madeni vardı da.
The last young man we took on had an emerald mine.
Zümrüt Şehir'de yaşıyor ; buradan çok uzakta.
He lives in the Emerald City, a long journey from here.
Ama Zümrüt Şehir için nereden başlayacağım?
But how do I start for Emerald City?
Oraya dönmeyi öyle istiyorum ki, Zümrüt Şehre gidiyorum ; Oz Büyücüsünden yardım almaya.
I want to get back there so badly, Im going to Emerald City to get the Wizard of Oz to help me.
İşte, Zümrüt Şehir!
Theres Emerald City!
Zümrüt Şehir!
Emerald City!
Zümrüt Şehir her zamankinden daha yakın ve güzel!
Emerald City is closer and prettier than ever!
Zümrüt Şehre yıldırım hızıyla!
To the Emerald City, as fast as lightning!
Zümrüdün İmparatoriçe Marie Louise'e ait olduğu söyleniyor.
The emerald is said to have belonged to the Empress Marie Louise.
- Asla Lady Rainier olamazdım... Başbakanı eğlendiremezdim, Bir kraliçenin zümrüdünü takamazdım.
- I should have never been Lady Rainier... entertained the Prime Minister, worn a queen's emerald.
Bu iyi bir zümrüt.
It's a good emerald.
Size bir şeyler getireyim mi? Yiyecek, içecek, biraz cep harçlığı, zümrüt?
Food, drinks, some spending money, an emerald?
Emerald Bay'a gelince sağa sap.
Turn right at Emerald Bay.
Bende de Umutsuzluk Zümrütü var.
I have the Hopeless emerald.
- Emerald Messel'ı tanıyorsunuz.
- You know Emerald Messel, don't you?
- Emerald, nasılsın?
- Emerald, how are you?
Emerald Messel.
Emerald Messel.
Gözlerindeki mavi-yeşil renge ancak bir safirle bir zümrüt beraber ulaşır.
It will take a sapphire and an emerald together to match your blue-green eyes.
Sadece bir Amerikalı zümrüt yeşilini düşünebilirdi.
And only an American would have thought of emerald green.
Emerald Kulüpte çalışıyordu.
She worked at the Emerald Club.
Honolulu'da Emerald Kulüp'te çalışman.
Working in that Emerald Club in Honolulu.
Emerald'ı bilirim!
I know the Emerald!
İşte dışarıdaki zümrüt çayırlar
# And the emerald meadow outdoors
"Materdei bölgesinin zümrüt yüzük skandalından hem acı çekmesi hem de onun tadını çıkarması Ekim ayındaydı."
"... it was in the month of October that the Materdei district both suffered and enjoyed the emerald ring scandal. "
Zümrüt yüzüğün nerede?
Where's your emerald ring?
"Hırsızlık." Hırsızlar Piluca Bravo'nun zümrüt kolyesini çaldı.
"Theft." Thieves stole Piluca Bravo's emerald necklace.
Teyzemin bileziği 15 zümrüt kakmalı elmas.
My aunt's bracelet had 15 emerald cut diamonds in it.
Şey, sadece şu merkezdeki zümrüt en azında 10 karat olsa gerek.
Why, that center emerald alone has to be at least 10 carats.
- Zümrüt.
- An emerald.
Zaten zümrüt küpeleri aşırdın.
You already made off with my emerald earrings.
Bu Zümrüt Adası üzerinde güzel bir nokta gibi.
It is like a beautiful spot on the Emerald Isle.
Elmas ve zümrüt kullanılmış.
Diamonds and emerald.
Sana zümrütü getireyim de, gerisi önemli değil senin içn.
As long as I get the emerald for you, you don't care how I get it.
Walter, zümrüde karşı olan hislerimi saklamıyorum.
Walter, I don't hide the way I feel about the emerald.
Zümrüt beni tahrik ediyor.
The emerald excites me physically, like a man.
Zümrütle birlikte zihnimde yer ettiniz.
The emerald and you are fused in my mind.
O da zümrütle birlikte zihninde yer etmedi mi?
Isn't he fused in your mind with your emerald, too?
Üzerinde zümrüt yeşili çizgiler olan siyah bir kravat.
Black, with thin emerald green stripes on it.
Zümrüt gerdanlık.
An emerald necklace.
-... zümrüt gerdanlık.
-... an emerald necklace.
Zümrüt gerdanlık bulundu mu?
Has the emerald necklace been recovered?
Düşman bir ülkenin Birleşik Devletler'in parasının değerini düşürme planı, ajanlarımızdan biri tarafından 41 karatlık bu zümrüt içine gizlenerek bize gönderildi.
Details of a plan by an unfriendly country to force devaluation of U.S. Currency were concealed by one of our agents on this 41-carat emerald for transit to us.
Zümrüt, yanlışlıkla onun mülkiyetine geçti.
By mistake, the emerald has fallen into his possession.
Öbür gün, Tomar, zümrüt ile Beicosia'dan S.S. Süveyş Kraliçesi'ne binerek Tanca'ya doğru yola çıkacak.
The day after tomorrow, Tomar, with the emerald, will board the S.S. Queen of Suez at Beicosia en route to Tangier.
Görevin Jim, eğer kabul edersen zümrütü alıp Petrosian'ı zararsız hale getirmek.
Your mission, Jim, should you decide to accept it, is to get the emerald and dispose of Petrosian.
Ne zaman bir zümrüt kazanmak istesem, hep küçük bir hile yaparım.
It's a little device I always use whenever I wanna win an emerald.
Birkaç hafta önce, bir müşterimiz bize yetki vererek, Paris'te satışa konan bir zümrütü onun adına almamızı istedi.
Some weeks ago, our firm was commissioned by a client to secure for him a particularly fine emerald which was to have been put on sale in Paris.
Bay Tomar'ın, zümrütü bizim için kasadan çıkartmasını sağlamalıyız.
We must see to it that Mr. Tomar gets his emerald out of the safe for us.
Hemen hemen 200 yıldır ailemde olan bir zümrüt.
A fine emerald that has been in my family for nearly 200 years.
Zümrütü getirir misin?
Would you get the emerald?