Esther translate English
1,603 parallel translation
Şimdi de o olayın Esther'in hatası olduğunu mu söylüyorsun?
- Now you're saying that was her fault?
- Merhaba Esther.
- Hello, Esther.
Esther'de bir sorun olabilir.
There could be something wrong with Esther.
İki kız kavga ediyor, Esther orada.
Two girls get into a fight, there she is.
Birisi hırsızlık yaparken yakalanıyor, Esther orada.
Someone gets caught stealing, there she is again. - So?
Esther yine oradaymış.
And Esther was there again.
Sezgilerime göre Esther'in geçmişinde köklü bir sorun yok.
My initial instinct is that there's not a deeply-rooted problem in Esther's past.
Bence incelenmesi gereken konu Esther'in çevresindekiler ile ilişkileri.
I think what needs to be examined is Esther's relationship with those around her.
Bir şeyler Esther'in böyle hissetmesine neden oluyor.
Something's happening to cause Esther to feel this way.
Belki yetersiz bir anne olduğun hissiyatı Esther ile ilişkinde kendisini böyle dışa vuruyor.
Maybe some of your feelings of inadequacy as a mother are manifesting themselves in your relationship with Esther.
Esther şu anda çok zor bir dönemden geçen çok utangaç, içine kapanık, hassas bir kız.
Esther's a very shy, reserved sensitive little girl going through an extremely difficult time.
Esther, çıkmamız gerek.
Esther, we gotta go.
Esther?
Esther?
Esther'le aranız nasıl?
How are you two getting along with Esther?
- Esther, ne yaptın sen! Tanrım!
- Esther, what did you do?
Max, Esther'in bir şey yapmadığını söyledi.
Max didn't indicate that Esther did anything.
Ayrıca sen de Esther'i kendi hatalarından dolayı ilk kez suçlamıyorsun.
It also wouldn't be the first time you blamed Esther for your own mistake.
Yani Esther bulmuş.
You mean Esther found it.
Evet, Esther.
Yes, Esther.
- Esther, ver şunu bana.
- Esther, give it to me.
- Kes artık Esther.
- Stop it. Esther.
Şu anda onlara Esther'in bir fotoğrafını yolluyorum.
I'm sending them a picture of her right now.
Esther tımarhaneden gelmedi.
She didn't come from an insane asylum.
Yangını ya Esther ya Daniel başlattı.
It's either Esther or Daniel who started the fire.
Tek bir şartla, Esther de gidecek.
On one condition. Esther goes too.
Ben, Max ve Esther'i eve götürüyorum.
I'm gonna take Max and Esther home.
Evet, biliyorum Esther.
Yeah, I know, Esther.
Esther.
Esther.
Esther!
Esther!
Adı, Esther Carpenter. Bu insanları tanıyor.
Her name is Esther Carpenter, and she knows these people.
Esther'in yeteneği, dışarı çıkmak değil. Aksine içeri girmek.
Esther's talent is not in getting out, but getting in.
Esther Louise Carpenter.
Esther Louise Carpenter.
Sana kim bu yerden bahsetti, Esther Louise Carpenter?
Who told you about this place, Esther Louise Carpenter?
Esther... Benimle gel. Jonas seni görmek istiyor.
Esther, Jonas would like to see you.
Sana bir kaç soru soracağım, Esther. Bana karşı dürüst olmanı istiyorum, tamam mı?
I'm going to ask you some questions, Esther, and I want you to be truthful with me, okay?
Sana inanmak istiyorum, Esther.
I want to believe you, Esther.
Ben bu bahçeye "saf" olarak girmedim, Esther.
I do not come into this garden a pure being, Esther.
Kitabımızda Esther'in hikâyesi bir kadının hikâyesi.
In our book, the story of Esther is the story of a woman.
Esther'i bu kadar sıra dışı kılan ise onun eşsiz öngörüsüydü.
What was so extraordinary about the Esther of the Book was her unique vision.
Bu Kitabımızdaki Esther'ın özüydü. Bir sırrı anlama, karanlığı delip geçme, başkalarının bulamadığı gerçekleri ortaya çıkarma yeteneği.
This was the essence of the Esther of the Book — her ability to... penetrate secrets, to pierce the darkness, to find the truths others could not.
Bizim Esther'imiz da ondan farklı değil.
Our Esther, it seems, is no different.
Ben sadece bir adamım, çoğunuzdan daha zayıfım. Ama inancım zayıf değil bu odayı ve hepinizi Esther'ın gözlerinden, kimsenin göremediklerini gören inanılmaz gözlerinden görüyorum.
I'm just a man, weaker than most, but my faith is not weak, and as I see this place and all of you through Esther's eyes — her amazing eyes, which see things no one else can —
Esther Carpenter, dünyevi işlerini terk etmeye kendini, hayatını, sadakatini ve emeğini tapınaktaki kardeşlerine adamaya hazır mısın?
Esther Carpenter, are you prepared to forsake the world of men, to give yourself, your life, your fidelity, and your industry to your brothers and sisters of the Temple?
Esther bize bu adamlardan önce gönderildi. Tanrı'nın gücünün bir kanıtı olarak.
Esther was sent to us in advance of these men — a demonstration of God's power.
Esther!
Esther?
Esther, inancın nerede?
Esther, where is your faith?
- Esther!
– Esther!
Esther Rosenblatt.
Esther Rosenblatt.
Esther'in torunu buradaydı.
Esther's granddaughter was here.
Seni Carol ve Esther ile tanıştırayım.
Meet Carol... Meet Esther.
- Sen de Esther olmalısın. - Evet.
So you must be Esther.