Etmem translate English
13,623 parallel translation
Hakkını teslim etmem gerek, Earl.
Got to hand it to you, earl. That's how you resist arrest.
Bay Drake, beni buraya şirketin geleceğine rehberlik etmem için gönderdi.
Mr. Drake has sent me here to lead this company into the future.
- Ben dans etmem.
I don't dance.
Bakın, bahislerin tersine oynamayı dert etmem.
Look, I don't mind betting against the odds.
Belki böyle müdahale etmem doğru değil ama... neden şirketini kurtarmama izin vermiyorsun?
Maybe it was wrong of me to interfere like that, but why don't you let me save your company?
- Şebeke ile senkronize etmem gerekiyor.
I need to synchronize with the network.
Evet, New York'a gönülden bağlı olduğumu fark etmem için Manhattan'dan ayrılmam yeterliymiş sanırım.
Oh! Yes, I think I needed to move away from Manhattan to realize what a New Yorker I'm at heart.
Onun hakkında endişe etmem.
I wouldn't worry about it.
Devam etmeden önce bir şeyi kontrol etmem lazım.
I-I have to take care of something before we, you know, continue.
Devam etmeden önce bir şeyi kontrol etmem lazım.
I just-I have to take care of somethig before, we, you know, continue.
- Böyle bir şey olmasın müsaade etmem.
- I won't let that happen.
Tabii ki Vardiya Amirliğine terfi etmem dışında.
Except for when I got promoted to shift supervisor.
Yasadışı maddeyi temin etmem biraz zor oldu.
- I had a little trouble, - uh, procuring... the illicit substance. - Oh.
Bunların hepsi için asıl teşekkür etmem gereken Bill'dir.
You know, it's actually Bill, who in a way,
Kirli polisler için kimliğimi ifşa etmem.
I don't break cover for dirty cops.
Hemen girip çıkarım, onu rahatsız etmem.
I'll be in and out, I won't disturb her.
Bay Cooper, seni onun ellerine teslim etmem için oldukça cömert bir ödeme yaptı.
Now, Mr. Cooper is paying handsomely for me to bring you back to him in a coffin.
Kefalet ücretiniz 100 pound olacak. Umarım Tanrı size merhamet eder çünkü kendim olsam kesinlikle etmem.
Bail will be set at £ 100 and may God have mercy upon you, for I most assuredly would not.
Ona senden söz etmem.
I won't tell her about you.
Jonathan Byers'ı dövemediğin için bunu hiç tavsiye etmem.
Because you couldn't take Jonathan Byers... so I wouldn't recommend that.
Denize açılabilirsin ama bunu ayarlamak ve sürdürmek çok para ister. O yüzden iyi para kazanmıyorsan tavsiye etmem.
One option is to go off-shore, but that can be very costly to set up and maintain, so I wouldn't recommend it unless you're making a substantial amount of money.
Sırlarımı ifşa etmem, dostum.
Hey, man, I don't- - I don't kiss and tell.
Bir görüşmeyi iptal etmem gerek.
I have to cancel a meeting.
Iım.. ajandamı kontrol etmem lazım.
Um... I will have to check my calendar.
Nefret etmem.
I won't hate them.
- D.J.'e yardım etmem gerek. - Ben ne yapabilirim?
I need to help D.J. What am I supposed to do?
Benden istediğiniz her neyse bayım bu şekilde sizin için beş para etmem.
Whatever it is you want from me, mister... I ain't gonna be worth a damn to you like this.
Zamanlamama dikkat etmem gerek.
I'll work on my timing!
Devam etmem gerekiyordu.
But I didn't have a choice. I had to make a move on this one.
Bana pastayı kontrol et dediğin zaman, gerçekten pastayı kontrol mü etmem gerekiyordu?
So when you told me to check the cake, you meant I should actually check the cake?
Bu gece herkesi arayalım. Çünkü yarın evlenip Fernando'nun yanına taşınacağım. Dişi Kurt Sürüsü'ne veda etmem gerekecek.
Gotta call everybody tonight because tomorrow I'll be married and back living with Fernando, and then it's bye-bye, She-Wolf Pack.
Kısa ve kalın bir siki dert etmem.
I can get down with that short, fat dick.
Kayda alınacaksa bir kelime daha etmem.
I will not say another word if the tape is running.
Şimdi gidip bir arkadaşa yardım etmem gerekiyor.
Right now, I got to go help a friend.
- Bayan Groves'a yardım etmem gerekiyor.
I have to assist Miss Groves.
Bebeğim, suşiyi iptal etmem gerekiyor.
Listen, babe, I got to cancel sushi.
Beni insanlara yardım etmem için yarattın. Ama gerçek değişimi sağlayacak şeyler yapmayı başaramadım. Amacımı gerçekleştirecek şeyler yapmayı başaramadım.
You built me to help people, but I have been unable to effect real change, to fulfill my purpose.
Adam'a ne yaptığını bana anlatırsan seni canavar gibi görmelerine müsaade etmem.
If you just tell me what you did to Adam. I won't let them make you their monster.
Ve birine yardım etmem lazım.
And I need to help someone.
Prairie'nin yanında yiyecekler konusundaki kararlarımdan söz etmem ne büyük duyarsızlık.
It's so insensitive of me to talk about my... dietary decisions when Prairie...
Galiba geri gitmem gerekecek, denemeye devam etmem.
I guess I just have to go back, keep trying.
Geçiş süreci gereğince, bizim yüksek standartlarımıza uygun mu diye mülkünüzü de teftiş etmem gerekiyor.
Also, as part of the transition process, I'll be needing to inspect your property, just to make sure that it's up to our high standard.
Ben dans etmem.
I don't dance.
- Ama bunu hiç tavsiye etmem.
And I'm not recommending that.
Çalışıyor mu diye test etmem gerekiyordu, tamam mı?
I had to test it, right? To make sure it worked.
Görünüşe göre üst katlarda etrafı kolaçan etmem hoşlarına gitmemiş.
Apparently, they didn't appreciate my snooping around the upper floors.
Hayatımdan nefret etmem dışında iyiydi sanırım.
Fine, I guess, except I hate my life.
Evet, kabul etmem gerekirki halan baya zorlayıcı biri.
Yeah, your aunt's a pretty big ballbuster, I'm gonna admit.
Tabiki etmem, sadece anlatıyordum bilirsiniz ya hani
'Course not. I was just saying, you know, I think...
Evlilik ve New York'a taşınmak konusunda gevezelik etmem yüzünden gerildin. Hayır!
Oh no!
Bir şeyler elde etmem gerek.
I need to get in there.