Excited translate English
13,478 parallel translation
6-5'teki ilk günümde gerçekten çok heyecanlıydım,... ama ekipteki çocuklar, bir grup lavuktu.
I was really excited about my first day at the 6-5, but the guys in the squad were a bunch of jerks.
Büyük gece için çok heyecanlıyım.
Super excited for the big night.
Heyecanlı olmasına sevindim önümüzdeki 24 saat uyumayacağım.
Well, I'm happy she's excited. I'm not sleeping for the next 24 hours.
Bütün reklamcılar oradaydı, hepsi heyecanlıydı.
All the advertisers are there, they're excited.
ve onların nasıl heyecanlandırılacığını, ve rahatsız edileceğini.
and how to make them excited, and uncomfortable.
- Heyecanlıymış gibi görün olur mu?
Try and look excited, okay?
O kadar heyecanlandım ki anlatamam.
I'm like just so excited about this, I can't even tell you.
Sadece böyle şeyler olduğunda daha fazla heyecanlanmalısın.
You should just be more excited when things like this happen.
Annen beraber zaman geçirdiğimiz için çok heyecanlı.
Your mother's very excited that we're spending time together.
Herkes buraya gelmeye can atıyordu ama şimdi sen geziyi mahvediyorsun.
Everyone was super excited about coming here and now you're ruining it.
Senin için heyecanlıyım.
I'm excited for you.
Buna çok sevindim.
That's amazing! I'm super excited about that.
- Hayır, sadece çok heyecanlıyım.
No, I'm just, like, super excited, you know?
Elise'i öldürmeyi düşünme fikri beni çok heyecanlandırdı.
Very excited by the idea of killing Elise.
Bu benim ilk senaryom ve heyecanlıyım.
This is my first script and I'm excited,
Corky sarhoş olduğunda haddinden fazla heyecanlanabiliyor.
Corky can get a little over-excited when he's drunk.
Burada olduğun için heyecanlıyım.
I'm excited you're here.
Evet, ben de heyecanlıyım.
Yeah, I'm so excited, you guys.
Heyecan var mı?
You excited? !
Evet, heyecanlıyız.
- Uh-huh. - Y-yeah, excited.
Söylemeliyim ki, oldukça heyecanlıyım.
I got to tell ya- - I'm pretty excited.
Gösterecekleriniz için çok heyecanlıyım. Evet.
So I'm excited to see what you have.
Bu arada belirtmek isterim ki, burada olduğum için çok heyecanlıyım.
And I just, uh, wanted to say I'm very excited to be here.
Hepiniz burada olduğunuz için çok heyecanlıyım.
I'm very excited that you guys are all out here.
Bizde çok heyecanlıyız.
We're very excited.
Siz geleceksiniz diye çok heyecanlandım... birşeyler yapmalıydım, anlıyorsunuz değil mi?
Well, you know, you guys were coming over... I was so excited, I just had to do something, you know?
Bende denemek istiyorum.
I'm excited to try.
Ned, bunun beni ne kadar heyecanlandırdığını bilmiyorsun.
Ned, you don't know how excited I am about this.
Burada olduğunuz için çok heyecanlıyız.
So excited you're here.
Pardon heyecandan oldu.
Sorry, I'm excited.
New York beni heyecanlandırıyor!
I'm excited about New York!
Büyük gece için heyecanlı mısın?
Excited about the big night?
- Bu Mulder'ı heyecanlandırdı.
And this has got Mulder excited.
- Herkesi heyecanlandırmalıydı.
It should get anyone excited.
Pekâlâ millet, yaptığınız oyunları görmek için sabırsızlanıyorum.
All right, class, I'm really excited to see everyone's video games.
Heyecanlandım!
Excited!
Luna korkmuştu ve aynı derecede heyecanlıydı.
Luna was scared and excited, in equal measure.
Ama uzun zamandır ilk kez bir şey beni gerçekten heyecanlandırıyor.
But I am really excited for the first time in a long time.
- Hayir. Cece, annesinin onun küçük.. ... atesli, vahsi atini evcillestirebilecek kovboy bulabildigi için sevindigini söyledi.
Cece said her mom is really excited that her sexy little bronco has finally met a cowboy that can tame her.
Ve Cece'nin içinden çiktigi kadinla bir araya gelecegim için çok heyecanliyim.
And I'm really excited to meet the woman that Cece came out of.
"Bekarlığa veda partisini seninle konuşmayı dört gözle bekliyorum."
"Excited to talk " bachelor party with you.
Sen niye bu kadar heyecanlısın?
- Look at you, so excited.
Sadece tatil olduğu ıçın mutluyum ama sanırım efsane pizzamdan sonra koşuya... çıkmamız gerekecek.
- Well, I'm really excited that we're taking the day off tomorrow. - Mmm. - And I think after my masterpiece pizza, we're gonna have to go on a run at some point.
Yardımcı olabilirim ama bencillik seviyesinde heyecanlıyım.
But I can't help but feel a little bit excited on a... on a very selfish level.
Heyecanlandım.
- My God. I'm excited.
Jade, burada olduğun için çok memnunuz.
Jade, we're so excited to have you here.
Hayır, hayır. Heyecanlıyım hatta.
No, no, I'm excited.
- Tanrım, çok heyecanlıyız.
- Oh, my God, we are so excited.
Hayır, daha çok "Ooh," fazlasıyla heyecanlı O vardı.
No, it was "Ooh," like lots of excited Os.
Heyecanlıyım.
I'm excited.
Heyecanlı mısın?
You excited?