Failing translate English
2,223 parallel translation
Başarısız olmaya alışkın değilim.
I'm not used to failing.
E-S-R-A-R yerine Jay bize Ç-A-Y getirdi ki onu da son bir saattir sarmayı beceremedi.
Instead of D-R-U-G-S, Jay had bought P-G T-I-P-S, which he'd spent the last hour failing to roll up into a joint.
Cankurtaran çağırmanız gerek ya da annemi.
I need you to call me an ambulance, or failing that, my mummy.
Ne yazık ki, başarısız olunca hepsini kaybettin.
Unfortunately, you lose'em all for failing.
Kanama karaciğerinin hâlâ yetmezlikte olduğunu gösteriyor.
The bleeding means her liver is still failing.
Buraya gel. Etik bir konuda tartışıyoruz ve Adam fena çuvallıyor.
Come here, we got an ethical debate going on, and Adam is failing miserably.
Bu sizin suçunuz demiyorum, ama bir şey Chris'i hassas hale getirdi.
And I'm not saying this is your failing, but something made Chris vulnerable.
Organları iflas ediyor.
Her organs are failing.
Ben daha çok soruşturmanın başarısız olmasından endişeliyim.
I'm more worried about failing the interrogation.
Ve bu sorunun cevabını ben de bilmiyorum çünkü tıp, bilim beni aciz bırakıyor.
And I can't answer that question because medicine, because science, is failing me.
Şehri korumayı becerememe durumunda çekiçle ezilecek olan benim, Frank.
Okay? I'm getting hammered for failing to protect the city, Frank.
Başarısız olmaları onların aptal ya da iyi olmadıkları anlamına gelmez.
Failing doesn't mean they're stupid, or no good.
Bu şovda kimse iflas eden restoranlarını kurtarmayacak, kimse Adrianna ile çıkmayacak, ama damarlarınızda benzin akıyorsa, doğru yerdesiniz.
On this show nobody will save their failing restaurant, nobody will date Adrianna, but if gasoline flows through your veins, you're at home right here.
Deflasyon var, fiyatlar ucuzluyor.
It's deflation, prices are failing.
İhtiyarlamış olmalısın, gözlerin iyi görmüyor demek.
You must have gotten old Your eyesight is failing
Başbakan, NPA'yı kurbanlar birbir ortaya çıkarken hiçbir ilerleme kaydemedikleri için sert bir dille eleştirdi.
The President strongly criticized NPA for failing to make a breakthrough while victims continue to emerge
Bunca zamandır başarısız olurum ya da reddedilirim diye girişimde bulunmuyordum.
I didn't do it at all because I was afraid of failing. Or being afraid of being rejected so I didn't confess.
Kendine güvenmiyor musun yoksa?
It's not like you're thinking about failing the exam, are you?
Gözlerin bozuk mu senin?
Did you get two eyes for the price of one *? ( * Are your eyes failing?
Dersimden kalan bir öğrencim var, onun dosyasını istiyorum.
I have a student who is failing my class. I need his file.
Sen haklıydın. Snape'e asanın sana itaat etmediğini söylerken.
You were right when you told Snape that wand was failing you.
Başarısız da olsak, birlikte başarısız olduk. Bana göre bu asla başarısızlık değil.
And if we failed, we failed together, and to me, that's not failing at all.
- Psikolojiye girişte başarısızım.
- I'm failing Intro Psych.
Jared, bu dersi geçemiyorsun.
Jared, you're failing this class.
Hatta geçemediği dersten bile "B" almayı başarabilirdi.
He might even be making a "B" in a class that he used to be failing.
Efendim seni seviyor ve senin kitapların onu batırıyor!
My master who loves you and your books is failing his test!
- Ya da böyle her şeyini kaybetmeye...
Or you can just go on failing yourself and hurting -
Buradaki sistemler daha fazla güvenilecek durumda değil. Ve ben, oksijence giderek fakirleşen bu çevrede nefessiz kalmaktansa, eve dönüş yoluyla yüzleşmeyi tercih ederim.
Systems here, can no longer be depended on and I would rather faced the journey home than a slow, breathless, environment of failing O2.
Seni üzdüğüm için üzgünüm
I'm sorry about failing you.
Konusu da devlet okullarındaki eğitimin kötüleşmesi.
About the failing public school system.
Bu ülkede ki yarı babalar başarısız oluyorlar.
Half the fathers in this country are failing.
Bugün standart bilgiler hakkında konuşarak epey zaman geçirdiğimizi düşünüyorum, ve bence sistemin işe yaramadığını kabullenmiş olduk.
Uh, you know, I feel that we've spent a lot of time today talking about these standardized tests, and I think we've already acknowledged the system is failing us.
Bende böbrek yetersizliği var.
You see, my kidneys are failing...
Pre-Calc'da başarısızım, ve büyük bir testim var.
I'm failing pre calc, And there's a huge test when we get back.
Meksika'ki bir şey için öğretmen getiriyorsun.
You're failing math, So you need to bring a tutor to mexico thing.
Matematikte başarısız mısın?
You're failing math?
59 ortalama başarısız mı? - Evet.
Is a 59 average failing?
Sınıfımdaki en başarısız öğrenci olduğunu hatırlatmana gerek olmaz.
I'm sure I don't have to remind you how close you are to failing my class.
Ben başarısızmıyım?
I was failing?
Başaramıyorum Nina.
I'm failing, Nina.
Sigara, üniversitede kalmak, cheesecake yemek ve de sırf babamı kızdırmak için lezbiyenmiş gibi davranmak.
Like smoking, failing uni, eating cheesecake. And pretending to be a lesbian just to piss Dad off.
Salon batıyordu.
The gym was failing.
- Bunda bir sorun göremiyorum, kardeşim.
I'm failing to see your problem here, brother.
- Hâlâ sorunun ne olduğunu anlayamıyorum.
I'm still failing to see a problem.
Neden? Çünkü Amerika batıyor.
Because America is failing.
O, Bay Daniels'tan nefret ediyor. Çünkü onun sınıfında başarısız oldu. Bana da kaba davranıyor.
He hates Mr. Daniels because he's failing his class, and he's pissed at me because... because I don't like him.
- Nasıl yani?
- He was failing Science.
Neler oluyor?
His heart is failing.
Yetmesi lazımdı. - Kredi eksiğim var...
I thought I had enough credit to pass the year... I calculated it and it was enough but I'm failing.
Yani, aslında matematikte başarısızım.
I mean, I actually am failing math.
Başaramıyoruz.
Failing.