Falafel translate English
209 parallel translation
Falafel ailesi çölü binlerce asır bir tek şeyle idare etti :
For one thousand centuries... the Falafel family has ruled the deserts with one thing :
Gülle Yarışını kazanıp Falafel adını dünyanın en hızlısı olarak göklere yazdırmak Ve siz... bunu başaramadınız!
To emblazon the Falafel name as the fastest in the world by winning the Cannonball Run. And you... failed!
" Falafel göreyim seni!
"Falafel, be a sport!"
Prens Falafel!
Prince Falafel!
Ben büyük Prens Abdul-Ben Falafel bütün çölün efendisi, Prenslerin Prensi...
I am the great Prince Abdul-Ben Falafel, master of all deserts, Prince of princes,
Yok, gelmeden önce yemek yedim, sağ ol.
No, thank you. I had a falafel before I got here.
Ama lamba sayesinde önemli bir kişi olacaksın çok zengin olacaksın. Dünyanın en güçlü kişisi olacaksın.
But with the lamp, you'll be the big cheese, the hot falafel, the most powerful person on earth.
Falafel Tepelerindeki nükleer silah santralini vurmamız gerekiyor.
We have to knock out the nucIear-weapons plant at FaIafeI Heights.
Ben Falafel. Metr dö zindan'ım.
I am Falafel maitre d " dungeon.
İsrail'de, falafel güreşi yapardık.
In Israel, we did falafel wrestling.
Falafel, kızartır, tabii.
Well, falafel, sure.
Ben bir falafel alayım!
I'll take a falafel.
- Ya falafel?
- And falafel?
Niye Falafellerimizi almamıza izin vermiyorlar anlamıyorum.
I don't understand why they won't unload our falafel fixings.
Hadi gel sana döner söyleyim.
Come on. I'll buy you a falafel.
Bu topları büyük boy ister misiniz?
Would you like to super-size those falafel balls?
Oy pusulaları dağıtıldı. Görünüşe göre Terminal Taylor kendine... kazanması umulmayan bir rakip bulmuş.
Looks like Terminal Taylor's got herself a little dark horse competition... in the form of the falafel fairy herself.
Ayrıca falafeli de çok severim.
I eat falafel, too.
Falafel veya biraz pizza?
A falafel or some pizza?
Dün gece çok fazla falafel yedim.
I had too much falafel last night.
Arabamla git ve Mike'a kola ve yiyecek bir şeyler al.
Go take my car and get Mike a Coke and a falafel.
Bana bir falafel borçlusun, gerizekalı.
You owe me a falafel, motherfucker.
Küvette o kadar çok kıl var ki yemin ederim yakında falafel ister miyim diye soracak.
There's so much hair at the bottom of the bathtub, I swear it's about to ask me if I want a falafel.
Ooh, bella, bella, falafel.
Ooh, bella, bella, falafel.
Emlakçıdan ayrıldıktan sonra bir falafel dükkanının önünden geçtim.
But the bigger news is after I left my realtor, I went past the falafel joint. It was for lease.
Bak "Kulübe" dediği şey Falafel Kulübesi.
See, the "hut, hut" part meant the Falafel Hut.
Sanırım senin Felafel teorin fos çıktı.
I think your whole Falafel Hut theory was a little off.
- Falafel kulübesiydi, değil mi?
The Falafel Hut, right?
Rozbifli sandviç yaptım,... -... mercimek köftesi...
I made roast beef sandwiches, one falafel...
Mercimek köftesi onları kızdırıyor!
And the falafel is making them angrier!
Dokuz mağaza ve Lanet Times Meydanının en iyi Falafel yemeği.
Nine retail units and the best damn falafel north of Times Square.
Dün senden bir "falafel" mi aldım?
Did I buy a falafel from you yesterday?
Neden, "falafel" arabasına bir şey mi oldu?
Why, did something happen to his falafel cart?
Artık sana falafel yok!
No more falafel for you!
Stephanie için * ve 2 ye basın.
No, not the Falafel Queen.
Hayır, Falafel Queen'i değil, üstündekini, yukarı bak.
I hire you because you sell.
Bize falafel getir!
Go get us some falafel!
Evet, üç falafel pilas!
Yeah, three falafel pitas!
Şu falafelciye uğradım.
OH, I JUST STOPPED AT THAT FALAFEL PLACE.
Neden sürekli falafel yiyorum, bilmiyorum.
I DON'T KNOW WHY I KEEP HAVING FALAFEL.
Eee, hem doktorun hem de kaptan falafelin senin üzerinden savaşmaları nasıl bir şey?
So what's it like, having both the doctor and captain falafel fighting over you?
Ne o, falafel sevmiyorlar mı?
What, they don't like falafel?
Bir vejeteryan köftesi.
A falafel.
- Tatlı sosu.
- Falafel sauce.
Evet, bir Ortadoğu yemeği yiyor, hem de beğenerek.
- Yes. And he's eating a falafel recreationally.
Aslında, ben falafel yeriz diye düşündem ama.
Actually, I was thinking more falafel.
Seni seviyorum, sandviç.
I love you, falafel.
Ve sandviçimi de seviyorum.
And I love my falafel.
Yedinci bölgede harika bir otelde kalıyorum hayatını değiştirecek falafel lokantasının bulunduğu sokağın karşısı.
Right across the street from a falafel restaurant that will change your life.
Selam.
What, the Falafel Queen?
Falafel Queen'i mi?
Excuse me?