Falan translate English
80,772 parallel translation
Çıktı falan alıyorum, getir götür yapıyorum bir de işte satılık ilanlarını falan yerleştiriyorum.
I print stuff out, get supplies and, you know, put out the "For Sale" signs...
Kahve yapıp, fotokopi çekiyorum ev emanet alıyorum falan, hem de saati 15 dolara?
Making coffee and copies and escrow for 15 bucks an hour?
Eski evleri falan?
Um, old homes?
Bilirsin, kağıt, bozukluk, kuruş falan.
You know, dimes, nickels, pennies.
Şehirden kovduğun vampirler falan?
Vampires to boot out of town?
Altı ayım falan var, beklemeyelim hiç.
I got about 6 months, no waiting. What's up?
Mezuniyetimi falan düşününce demek isterim ki bugün seninle yaşadıklarımız... Ben bunu, baba-oğul vakit geçirmek olarak görüyorum.
I kind of wanted to say... you and me today, you know, that's what I think of as father-son time.
Yara izi ya da özel bir yetenek falan görüyor musun?
Do you see any scarring, any special abilities? !
Hayır, yerleştirme, gözetleme, yo-yo'lamak falan olmayacak.
No, there'll be no planting, no eyeing, no yo-yo-ing.
Koruyucu aileler, oradan oraya savrulmak falan.
The foster homes, bouncing around.
Ne arası? Ara falan yok.
What middle?
30 kişi falan vardı. Güçleriyle herkesi delirten kişinin anne olduğunu söylüyorlar.
They're saying the mother was the one who made everyone crazy with her powers.
- Kese kâğıdı falan da olur.
- Or, like, a paper bag.
Bu herifler seri üretim hattından falan mı çıkıyor?
Did these guys come off an assembly line?
Kaza falan mı geçirdiniz bayım?
You been in some sort of accident, mister?
Cihazdan gelen ölçümlerde okuma hatası falan olmuştur.
I mean, there must be a calibration error. It's reading the equipment or something...
- Ölçüm hatası falan yok!
- There's no calibration error!
Çöp konteynerinde falan mı?
In a dumpster or...?
Test falan mı?
What is this? Is this a test?
Evet, aksan yapabilir ya da başka bir dil falan konuşabilirim.
Yeah, I could do an accent or another language, maybe.
Kardeşlerim falan?
Do I have kids? Any siblings?
Beni tanıdığın falan yok.
You don't know me at all.
Bak, bir tür kıyamet silahı falan üretiyorsa - O şekilde tanımlamayalım olur mu?
Look, if she's building some - - some crazy doomsday device - - can we not use that word to describe it?
Banka para falan koklatmaz.
We're not gonna get any money out of the banks.
Bir - iki kere seslendi falan ama...
He called me once or twice but...
Ama bak şimdiden söyleyeyim Öyle Süreyya'nınki gibi mükellef bir sofra falan bekleme.
But let me warn you. Don't expect a sumptuous dinner like one of Süreyya's.
Çatışma falan.
Gun battles and stuff.
Yelek falan giyiyorsun.
- Yeah.
Dizilerde falan yaptıkları gibi. Sonuna kadar katılıyorum.
Just like they do in the shows and that.
Burada vaiz falan yok adamım!
There's no Preacher here, man!
Biz kayıtları elektronik bölümüne götürüyoruz inekler de teknolojik yazılımlar falan kullanıp ne zıkkımsa bir şeyler yapıyorlar işte.
We take the tapes down to the Circuit Works and we let the Dork Docs do all the bloody faffin'about with their technicalogical software and that.
Lise dizileri, hukuk dizileri falan hepsi işte.
- I know'em all. Like, high-school shows, law shows, and all that.
Seri katilli falan şeylere bayılırım.
Love serial killers and stuff like that.
Hiç de çöp falan izlemiyorum.
I do not just basically watch trash TV at all.
Monsinyor falan bilmiyorum.
I don't know the Monsignor.
Kardeşim elimde mal falan yok.
Brother, I don't have any inventory.
Amcan falan mı?
Your uncle or somethin'?
- Ciddi misin? İlk günün falan mı?
This your first day or something?
Ve teröristleri yakalamak için. Belki de terörist falan yoktu.
Maybe there were never any terrorists.
Yani, aptal falan değilim.
So just--I'm not an idiot.
Sanki kendiniz yazmışsınız gibi her satırını özümseyin. Eğer tuvalete falan gitmeniz gerekiyorsa hemen şimdi gitseniz iyi olur.
Cling to it as if you wrote it yourself, and if any of you need to go to the bathroom,
Düğün tarihimizi değiştirdin de bana söylemeyi falan mı unuttun?
- did you move up the date of our wedding and forget to tell me?
- Ona çek falan vermedin değil mi?
You didn't give him one, did you? - No.
"Mahşerin alametleri" falan.
"Signs of the apocalypse" and all that?
Ama er veya geç, bir açıklaması olur. Güçlü top fırlatma, KGB müdahalesi falan.
But sooner or later, there's always an explanation - - strong pitching, kgb interference, whatever.
Sakın ses çıkarayım falan deme.
Don't make a fucking sound.
Buralarda ilgilenmeniz gereken patates saati falan yok mu?
Isn't there a potato clock somewhere that needs your attention?
Dan, bunu benim yaptığımı anlamıştır. Kayıp falan değil.
Dan knows I'm the only one who could've put it there.
Simmons, onunla tanıştığımdan beri 3 kez falan kaçırıldı sanırım.
I think Simmons has been kidnapped like
Program falan yok.
There's no program.
Uzayda veya Pentagon'da falan geçenler hani?
you mean TV shows that take place say, in outer space or the Pentagon?