English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ F ] / Famished

Famished translate English

352 parallel translation
Acıkana kadar bekleyeceğim.
"I'll just wait around until he is famished."
Midem kazınıyor.
I'm famished.
Bilmiyorum tartışmamız yüzünden mi ama... açlıktan ölüyorum!
I don't know if it's due to our discussion, but I'm famished!
Açlıktan ölüyoruz.
We're famished.
Aç olmalısın.
You must be famished.
Ben açlıktan ölüyorum.
I'm famished.
Çok açım.
I'm famished.
Luis, açlıktan ölüyoruz.
Luis, we're famished.
Sadece açlıktan ölüyorum.
Just famished.
- Açlıktan mideniz kazınıyor olmalı.
- You poor thing, you must be famished.
Evet, teşekkür ederim. Açlıktan ölüyorum.
I'm famished.
Açlıktan ölüyorum, Brown.
I'm famished, Brown.
Chiyo'ya biraz acele etmesini söyler misin?
Tell Chiyo to hurry dinner please. I'm famished.
Kurt gibi acıkmışım.
I'm absolutely famished.
Eminim hepimiz açlıktan ölüyoruzdur.
We're all famished, I'm sure.
Karnım zil çalıyor.
I'm famished.
Karnım gerçekten zil çalıyor.
Wow, I'm really famished!
Sebastian geçen yaz boyunca sarışın açlığı çekti.
All last summer, Sebastian was famished for blonds.
Sarışınlara açtı.
Famished for blonds.
Esmerlerden usanmış, açık tenlilere açlık çekiyor.
Fed up with the dark ones, famished for the light ones.
- Ben ne hissediyorum biliyor musun?
- Shall I tell you what I feel? Famished!
Açlıktan ölüyormuş demek ki.
He must have been famished
Karnım çok acıktı!
Oh... how famished I am!
Açlıktan öldüm.
I'm famished.
"Aç karnına, bir başıma, avare dolaşırım yalçın tepelerde. Bedenim çileler içinde."
"All alone and famished, wandering on a steep hill, thorns tearing at my flesh..."
Bayım, açlıktan ölüyorum.
Boy, am I famished.
Açlıktan ölüyor olmalısın.
You must be famished.
Çok acıktık!
We're famished
Açlıktan ölüyorum.
I'm famished.
ÖIüyorum!
Famished.
Buralardaki şahane bir lokanta var, ve ben açlıktan ölüyorum.
There's a terrific restaurant around here, and I'm famished.
- Açlıktan ölüyorum!
- I'm famished!
Evet, açlïktan ölüyorum.
Yes, I'm famished.
Muhammed hayal dünyasında yaşıyor.
Mohammad is famished for his dreams.
- Hepsini.
I'm famished.
- Çok açım.
- I'm famished.
Hadi, açlıktan ölüyor olmalısın.
Oh, come on. You must be famished.
Çok acıktım.
I'm famished.
Karnın çok açtı herhalde.
You must be famished.
Bunca zaman odanda beklerken açlıktan ölmüş olmalısın.
You must be famished, having to wait all that time in your room.
Çok acı çektik. Hem burada hem Chicago'da.
We have famished a lot... here as well as in Chicago.
Her yerde açtık.
Everywhere we famished.
- Açlıktan ölüyorum.
- I ´ m famished.
Siz ikiniz çok acıkmış olmalısınız.
You two must be famished.
Peggy, açlıktan öldük.
Peggy, we're famished.
Seni bilmem ama ben açlıktan ölüyorum.
Well, I do not know about you, but I am famished.
Acıkmış olmalısın.
You must be famished. Let me help you, my dear.
- Açlıktan bayılacağım.
- I'm famished.
Acımdan öleceğim!
I know I'm famished.
Muhtemelen kültüre aç ve ne pahasına olursa olsun almaya kararlı.
She's probably famished for culture and determined to import it at any cost.
- Kesinlikle çok açım.
- I'm absolutely famished.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]