Fantastik translate English
1,246 parallel translation
Fantastik görünümlü onun gibi bir bebek yanımda oturuyordu
A fantastic looking babe like her was sitting next to me
- Fantastik bir otel!
- lt's a fantastic hotel!
Birlikte, fantastik arkadaşlarla karşılaşacaklar,
Together, they'll encounter fantastic friends,
Okul formasıyla Y nin ona vurmasının çok fantastik olacağını söylemişti.
He said how fantastic to be beaten by Y in her uniform.
- Fantastik bir buluş!
- A fantastic invention.
Fantastik bir cinsel hayatın olacak. Ve o harika ve korkutucu olacak...
You're gonna have a fantastic love life and it's gonna be awesome and terrifying and....
Fantastik, Lois!
Fantastic, Lois!
"Harika, sen uzaylısın, bu fantastik."
" Great. You're an alien. That's fantastic.
Fantastik.
- Nothing. Fantastic.
Her gün hayatlarınızı hiçbirimizin hayal bile edemeyeceği kadar tehlikeli ve fantastik şekillerde riske atıyorsunuz.
You risk your lives every day in a way more dangerous and fantastic than any of us could have ever dreamed.
Tüm hayatımda, bu kadar fantastik bir şey duymadım bir yığın anlamsız laf!
In all my life I've never heard such a fantastic load of tripe!
Ve o an o fantastik eleştiriyi senin yaptığını anladım.
And I realized you were the one who gave me that fantastic review.
- Fantastik bir sey.
- That's fantastic.
- Kesinlikle fantastik.
Absolutely fantastic.
Fantastik!
Fantastic!
Ve içimde ki ses bunun kesinlikle fantastik olacağını söylüyor.
And I've got a gut feeling this is gonna be fantastic.
Fantastik diler.
They're fantastic.
- Oh, bunu sevdim fantastik.
- Oh, I love this. This is fantastic.
Fantastik.
Fantastic.
Ne fantastik bir fikir!
What a fantastic idea! Thank you!
Bayağı fantastik olmuş.
Pretty extravagant.
# Şanlı Tiggerlar, fantastik Tiggerlar... #
§ There were glorious fantazmagorious Tiggers §
Bu fantastik.
It is fantastic.
Ama Marty Brigg'in inanılmaz fantastik hayal gücüyle rekabet edemem.
But I can't compete withMarty Brigg's fantastical imagination.
Biraz fantastik geldiğini biliyorum.
PORTER : I know it sounds fantastical.
- Bu çok fantastik.
- This is fantastic.
Geçen ay bana bu fantastik yerde beslenebileceğimizi anlatıyordun.
Last month you've been telling of this fantastic place where we're gonna get fed.
Biliyorum, çok fantastik görünüyor ama doğru.
I know it sounds fantastic but it's true.
Bana biraz fazla fantastik geldi.
Well, sounds a little too fantastic for me.
Onlar fantastik uzak bir ülkede değiller.
And they're not up in some fantastical faraway land now.
Özel konuk şef, Yoko Ono, ve tahta flüt üstadı Kenny G, bu fantastik olaya katılacaklar.
Special guest conductor, Yoko Ono, and woodwind virtuoso, Kenny G, will lead this fantastic event!
Mükemmel bir fantastik hikâye, bunu da sen buldun.
An excellent conceit, that you discovered her yourself.
Kiss'in Atlantis şehri, Plato'nunkine yakından benziyordu, ama şehrin merkezindeki, fantastik bir tapınağın yerine...
Kiss` Atlantean city closely resembled Plato`s, but in the place of a fantastic temple in the centre of the city,
Bu test etmek işte, fantastik!
- That's what I'm talking about. - Fantastic!
Oh, Bay McElroy, 20 milyon kulağa fantastik geliyor.
Oh, Mr McElroy, 20 million sounds fantastic.
Evden hoşlandın mı? - Bu fantastik
How did you like the house - it is fantastic
Fantastik bir şey.
That's fantastic.
Fantastik değil mi?
Isn't it fantastic?
Fantastik, huh?
Fantastic, huh?
- Fantastik bir fikrim yok henüz
- I haven't the faintest idea.
Boyutsal dönmeyle ilgili teorik makaleler faz dönüşümleri, fantastik bira tarifleri.
Theoretical papers on dimensional rotation, phase shifting, a truly fantastic beer recipe.
Teşekkürler, Doktor. Fantastik.
Thank you, doctor.
Sifonlarla başlayan fantastik maceraları anlattın mı bari?
Did you tell her about the magical ride that starts with every flush?
Belki de sadece fantastik bir aşıktın, Fry.
- Maybe you're just a fantastic lover.
Bir sürü fantastik hikâye anlattığını duydum.
I hear you been telling a lot of fantastic stories.
Fantastik bir çiftler.
They're a fantastic couple.
"Fantastik bir çiftlik hayvanı gibi homurdanarak fısıldadı :"
"Like some fantastic farm animal, he grunted and whispered..."
İçerisi fabrika satış mağazası giysileri ve Sam'in fantastik saç kesimleriyle dolu!
I'm looking at a room full of outlet clothing and Fantastic Sam's haircuts!
Bu fantastik bir fikir, evlat.
That is a fantastic idea, son.
- Fantastik, Pooja!
But you are screaming aloud! - Incredible photographs!
- Fantastik.
- Fantastic.