Fedakarlık translate English
1,495 parallel translation
- Büyük bir fedakarlık değildi.
This was no great sacrifice!
Geleceği için annesi fedakarlık yapıyor.
Her mom making sacrifices for her future.
Hayır, bu fedakarlık değildi, tamam mı?
No, it wasn't a sacrifice, all right?
İlerleme fedakarlık gerektirir.
progress requires sacrifices.
Yüce iyilik için çok fedakarlık yaptın ve hepsi ağır bir darbe oldu.
You made a lot of sacrifices for the greater good and they've taken their toll.
Cesaret... Yiğitlik, fedakarlık.
Courage... fortitude, sacrifice.
Biz büyük bir fedakarlık yapmak zorunda bile, bu büyük zafer bir parçasıdır. Biz yakında hak ne alırsınız.
We'll get what we deserve soon enough.
O hırslı ve fedakarlık yaptı.
He's got a passion and he sacrificed for it.
Şimdi anlıyorum ki, her ikisi de kaçınılmazmış bu ölüm, gereken bir fedakarlık ve bu yolculuğun son aşamasını tamamlamak için gerekliymiş.
I realize now that both were inevitable, that death is a necessary sacrifice, necessary to complete the final leg of this journey.
Fedakarlık yapmanın yararlı olacağı günler vardır.
There are days that make the sacrifices seem worthwhile.
Ve sonra her şeyin bir fedakarlık gibi geldiği o günler vardır.
And then there are the days where everything feels like a sacrifice.
Ve bu yapmak istemediğim bir fedakarlık.
And that's a sacrifice I am unwilling to make.
Benim için pek çok fedakarlık yaptı.
She sacrificed so much for me.
Bazı zor şeylerden fedakarlık etmek zorunda kaldığınızı biliyorum.
I know you've had to make some tough sacrifices.
Yaptığım her fedakarlık müthiş son içindi.
Every sacrifice I've ever made has been for the greater good.
Şu ana kadar yaptığın her fedakarlık başkalarının hesabına geldi.
Yet every sacrifice you've made has come at someone else's expense.
Sizin için yaptığım fedakarlık hakkında hiçbir fikrin yok!
You have no idea what I've had to sacrifice for you!
Bugünden itibaren... Fedakarlık yok.
From today... no more sacrifice.
Bir Yin savaşçısına öğretebileceğimiz daha güçlü bir şey sayesinde, dünya için gerçek fedakarlık
By something mightier than anything we could ever teach a Yin warrior, true sacrifice for the world
Fedakarlıkları ve sıkı çalışmaları sayesinde 125 yılda çölün ortasında 3 Fransız vilayeti kuran onlardır.
It's they who, for 125 years, through their sacrifices and hard work, have made the desert blossom into 3 French provinces.
Ama Dünya'dan vazgeçmek, galaksiyi ölümcül düşmanımdan kurtarmanın karşılığında oldukça küçük bir fedakarlık.
But giving up Earth is small sacrifice for ridding the galaxies of my mortal enemy.
Hey hepimiz fedakarlık yaptık.
Hey... we all made sacrifices
Gerçekten... Fedakarlık yapmadan nasıl kazanabiliriz?
I just don't get it.
"Şimdi sizlere kendilerinden büyük fedakarlıklar yaparak bu işi mümkün kılmış olan sekiz kahraman genç adamı tanıtmak istiyorum."
now I'd like to introduce eight heroic young men, all of Whom have given so much of themselves to make this breakthrough possible,
Ne zaman, "Ya sev, ya terk et" düşünce tarzını defedip, asıl çözümün "fedakarlık" olduğunu idrak edeceğiz?
When are we gonna kick this'love it or leave it'mind set and realize the answer is self sacrifice?
Fedakarlık yapan bir tek sen değilsin.
You're not the only one who sacrificed.
Öyleyse, sen onun için,.. Kendi zamanından ve işinden, fedakarlık yaparmısın?
For him, will you spend three hours of your life... on a movie that's beyond your comprehension?
Yani, bazı şeyler atılmak zorundaydı, tabii ki, ama bu da fedakarlık.
I mean, a few things had to go, of course. But it's all about sacrifice.
Onun için bu yaptığımı büyük bir fedakarlık olarak düşünmesini istiyorum.
I want him to think that covering his hours was a huge sacrifice for me.
Şu açıdan baksan anlardın çocuklarımızı, kabilemizi, ve arkadaşlarımızı güvende tutmak üzerine kurulu evrimsel bir fedakarlık dürtümüz var.
In terms you would understand, we have an evolutionary incentive to sacrifice for our offspring. Our tribe, our friends. Keep them safe.
Fedakarlık kavramının sana yabancı olduğunu biliyorum.
I know the notion of self-sacrifice is foreign to you...
Onun fedakarlık yaptığını düşünmek istiyorsun, çünkü bir kişi yapabiliyorsa, o zaman belki de dünya düşündüğün gibi soğuk ve bencilce bir yer değildir.
You wanna think that he's sacrificing himself because if one person can do it, then maybe the world isn't the cold, selfish place you know that it is.
Büyük bir fedakarlık değil.
Not a big sacrifice.
Ve son fedakarlık için hazır olan üç kişi daha bulman gerek.
And to find me three others ready for the final sacrifice.
- Fedakarlık yapmak zorundayız.
We all have to make sacrifices.
Hadi ama Richard. Hepimiz fedakarlık yapmak zorundayız.
Come on, Richard- - we all have to make sacrifices.
Ayaklarım fedakarlık zincirine bağlanmış olsa da,
In between reality and my ideal
Bir şeylerden fedakarlık ettin mi?
What did you ever sacrifice for him?
Zorunlu bir fedakarlık bu!
It is a necessary sacrifice.
Çok fedakarlık edersin.
You sacrifice a lot.
Bu şirket için yeterince fedakarlık yaptım zaten.
I've already made enough sacrifices for this company.
Ona karşı iyi davranabilmek için kendimden fedakarlık yaptım ve şimdi bunu yapıyor, benim arkamdan mı konuşuyor? Ne zaman ona iyi davrandın?
I have gone out of my way to be nice to her, and this is what she does, talks about me behind my back?
Fedakarlık zırvasındaki ortağım.
My partner in altruistic bullshit.
Dernek üyeliği fedakarlık ister.
Pledging's all about sacrifice.
- Büyük bir fedakarlık.
- Big sacrifice.
Ve farkettim ki ebevynlik bir fedakarlık işi.
And I realized parenting is about sacrifice.
Senin ve annemin ne kadar fedakarlık ettiğinizi biliyorum.
Yeah, I know how muchyou and mom sacrificed.
Eşimin benden uzak kalması uğruna yaptığım fedakarlık yaptığı şeye yaptığı şeye kıyasla...
The sacrifice i made by my husband being absent Was nothing compared... compared to what it...
Dostum. Sıkı çalıştın, fedakarlık yaptın.
Oh, buddy, you've worked hard, sacrificed.
Ve çok büyük bir fedakarlık yapıyor.
And she's making a big sacrifice.
Aşk için fedakarlık öyle mi?
Sacrifice and love, huh?