Feely translate English
188 parallel translation
Üzgünüm ama asIa TV'de ve fiImIerde gördüğün tarzda sevgi doIu bir... ... anne-kız iIişkimiz oImayacak çünkü öyIe bir şey yok!
And I'm sorry, but I don't think we're ever gonna have a touchy-feely, mother-daughter relationship like on TV and the movies because you know what?
Tedbirli olmak lazım, rahat konuşamıyorum ve telefonum...
I'm being guarded, I can't talk feely, and my phone...
Şu an kendinizi nasıl hissettiğinizi biliyorum beyler ama güvenliğimiz için bu konuda sessiz kalmamız gerekiyor.
I understand how you must feely but in the interest of security you must be quiet about it.
İyi. sen bu dokunaklı hikayeyle uğraş, ben Süpermen'i alacağım.
Good. You stick to the touchy-feely stuff, I'll take Superman.
Demek istediğim ben bu dokunaklı şeylere çok sıcak değilim.. bu yüzden onun köşesini hiç okumadım.
I mean, I'm not so hot on this touchy-feely stuff so that's why I never read the column.
Fiziksel temastan hoşlanıyor.
He's a touchy-feely person.
"Otçu Teyze" yle fiziksel temas kuramayacak.
He's not going to be touchy-feely with the plant lady.
Kapat çeneni, seni dokunanı hisseden kucak ucubesi.
Oh, shut up, you touchy-feely hug freak.
İlk olarak ben itiraf etmeliyim ki, yazdıklarım çok dokunaklıydı.
I'll be the first to admit, what I was writing was touchy-feely.
Yağmurla ilgili dokunaklı bir şeylere ne dersin?
How about something touchy feely for the rain?
Selefim Bay Flutie, sizinle iyi iletişim kurma saçmalığını izlemiş olabilir.
My predecessor, Mr Flutie, may have gone in for all that touchy-feely relating nonsense.
İstersen aranıyorsun de, ister Atilla'dan bir farkın yok de ama çiçeği istihbarat örgütünün başı olarak ittifakı kadife eldivenle değil, demir yumrukla idare etmeni isterim.
Call me a warmonger or slightly to the right of Attila the Hun but as your duly appointed director of covert activities I'd like to see less of the touchy-feely and more of the iron fist and the velvet glove.
AnlayışIı, ilgili iletişimin zamanı geçti.
The time for touchy-feely communication has passed.
Brett fiziksel eğlencelere kapalı, gönül işeriyle çok uğraşan film takıntılarına göre çok daka erkeksi mi geliyor?
Brett's too much man not enough touchy-feely film amateur.
Evet, galiba dokunulmaktan pek hoşlanmıyorum.
[Sniffs] I guess I'm just not really a touchy-feely guy.
Bunun erkekler için olmadığın sanıyorsun.
You think it's just touchy-feely stuff, huh?
Son günlerde günah çıkartmanın şeklinde değişiklik oldu galiba?
Is it me, or is confession getting a little touchy-feely these days?
Dokunuş yok, hissetme yok.
No touchy, no feely.
İnsanların savurduğu anlamsız, duygusal kelimelerden biri
It's one of those touchy-feely words that people throw around that don't really mean anything...
Çılgın bir buluşu uzaylıları yok edeceğinin hiç kanıtı olmayan bir bitki ve hayvan ordusunu bekleyecek vaktimiz var mı?
Can we afford to wait for some crazy invention some army of touchy-feely plants and animals An invention that offers no solid evidence that it will destroy the aliens?
Nasil anlayabilirsin... asiri dokunakli "ben iyiyim, sen iyisin" ailenle?
How could you possibly, with your touchy-feely, "I'm ok, you're ok" parents?
Bak, çok üzgünüm. Ata binmekten ve golf oynamaktan hoşlanan homo seri katillerin acıklı hikayesinde oynamana engel oldum.
I'm sorry I dragged you away from whatever gay serial killers... who ride horses and like to play golf touchy-feely picture you're gonna do this week.
Sohbet fazla yumuşadı.
Enough touchy-feely.
Aynı tanıklar, çocuklarla oynadığın oyunlar için şikayette bulunmuş. Çocuklara çok dokunmuşsun.
Those same witnesses filed complaints about the touchy-feely games... that you play with those kids.
Eğer kendini iyi hissettirecekse ben de sarılma dokunma kültüründen hoşlanmam.
If it makes you feel better, I hate this touchy-feely culture.
- Bana dokunmayacaksın.
- Of course. So, no touchy-feely.
Dokunursan canını yakarım Karate biliyorum
If you touchy-feely me, I will hurt you. I will cause you pain. I know the art of karate.
Benim, sen çabuk sinirlenen bir adamsın, Trent.
My, you are a touchy-feely guy, Trent.
Gerçek şu ki, romantik, ağlak, kendi-duygularını-reddetmeyen-adamlar... sizi hasta ediyor - onlardan iğreniyorsunuz.
The fact is that touchy-feely, weepy, in-touch-with-their-feelings guys... make you sick- - you're repulsed by them.
- Hissediyor sen?
- Feely?
- Hissediyor sen?
- Feely? - This one fucks the most.
Hissediyor?
Feely.
- Hissediyor?
- Feely?
- Elektriği hissediyor?
- Feely the electricity?
- Hissediyor, acıtıyor?
- Feely, hurting?
Acıtıyor, hissediyor.
Hurting, feely.
Az bişi dövüştük diye bütün hevesin kaçtı mı?
A little touchy-feely, and you're off to the bat poles?
Hassas ve duygusal.
Touchy - feely.
Todd gelişmeleri haber vermiyor ve bir şey anlatmıyor.
Todd's not the best communicator, and he's not a touchy-feely guy.
Dokunmayı seven biri, omuza el atmalar, defalarca sarılmalar.
She's very touchy-feely, hand on the shoulder, lots of hugs.
Ama sarhoş olunca ellerine hakim olamazdı.
But the more sloshed he gets, the more touchy-feely.
- Dokunaklı sözlerini sonra sakla, Maxwell.
- Save the touchy-feely stuff, Maxwell.
İçinde duygusal bir Freudyen etken olmadan bir at için üzülemez miyim yani?
Can't I just be sad for a horse without some touchy-feely... Freudian shit component to it?
- Evet. - Aşırı derecede duygusal.
- Be touchy-feely.
Dokunarak hissederler.
Touchy-feely.
Sen başla. Ben gidiyorum.
Start that touchy-feely crap, I'm outta here.
Herkes her zaman bakış açısını genişletip, potansiyellerini harekete geçirir ve diğer bütün dokunaklı şeylerini, ama sen değil.
Everybody always trying to expand their horizons, actuate their potential and all that other touchy-feely crap. But not you.
Dokunma duyusu çok hassas olan rakunlar da buradadır.
The touchy-feely racoons are here too.
Çocukların gelişme dönemlerinde, | ebeveynler bu basamakları geçerlerse... duygusal sakatlarla dolu | bir ülkede yaşıyor olmazdık... şu zavallı, kendi gölgelerinden bile | korkan tipler.
If more parents took those steps during child developmental years... we wouldn't have a country filled of emotional cripples... those touchy feely, angst-ing head cases afraid of their own shadows.
- Sen hissediyor?
- Feely?
Oğlumuzun aklını "12 adımda bağımlılığınızdan kurtulun" saçmalıklarıyla doldurmana izin veremem.
I'm not gonna let you poison our son's mind... with your touchy-feely twelve-step bullshit.