Felaket translate English
5,605 parallel translation
Sadece felaket var.
"Just destruction."
Sadece felaket var.
Just chaos all the way. "
Gördüğün üzere Babişko, bu bir felaket.
As you can see, Daddybear, it's a disaster.
- Felaket. Parmaklarım paslanmış!
My fingers have gone stiff.
Felaket! felaket! yardım et bize bay Guru.
its been a disaster, please help us guruji.
O kadar da felaket değil.
No, it's not horrible. It's okay. I'm so embarrassed.
Eğer zamanında almazsan sonuçları felaket olabilir.
If you don't get it on time.. ... it can cause great problems.
Adam benimkinden daha felaket çıktı.
He's more twisted than my guy.
Sonuçları felaket boyutuna ulaşana dek bununla ilgili bir adım atamadık.
We've had this information for decades... and we've failed to act on it until now it's catastrophic.
Bu yüzden de hiçbir New York gazetesinde filmin eleştirisi yer almadı. Felaket bir şeydi bu.
And so the movie wasn't reviewed by any of the New York newspapers, which is a disaster.
Gizliden fotoğrafımızı çekebilirler. bizim için felaket olur.
They can get a picture of us tonight, it'll be a total disaster, I mean, it spreads like wildfire.
Bu tam bi felaket. Biraz sorun var gibi.
Bit of a situation.
Hep felaket haberleri veriyorsunuz
You seemed to be in the middle of a new disaster every time I turned on the news.
Haberlerde söylendiğine göre acayip doğal felaket, acayip bişey olmuş,
It said that there'd been some natural disaster, some shit,
Takım elbise giyip böyle bir yere geliyorum ve sonuç felaket oluyor.
I get dressed up to come to a thing like this, and it's a fucking disaster.
"C" almn bile felaket olurdu.
Even a "C" could be disastrous.
Burası felaket bölgesi olmuş.
Well, this is a disaster.
Bir felaket oldu.
Disaster has struck
Ben sadece böyle kahrolası bir felaket olmamasını dilerdim.
Oh, I just wish it hadn't been such a fucking disaster.
Hayal edebileceğimden çok daha büyük bir felaket oldu.
A bigger disaster than I could have ever possibly imagined.
Bebeğim, felaket olan arkadaşlarımdı.
Baby, my friends were the disaster.
Bir felaket oldu.
It was a disaster.
Geleceğimi mali açıdan bir felaket olarak görüyorum.
I see my future as a financial catastrophe.
Çoğunluğun seni desteklemesi benim için felaket olur ama umarım senin hatırın için desteklerler.
It'II be a disaster for me if the majority backs you but I hope for your sake they do. Sorry.
"Teslim olmamışların ve şikayet etmeyenlerin dışında herkesin başına elbet felaket gelebilir."
For the same blow might have struck anyone, but not many who would have absorbed it without capitulation or complaint. "
19 yaşında buradan ayrıldım. Arkamda bir yığın felaket izi bıraktım. Artık büyüdüm.
I got out when I was 19, leaving a trail of destruction in my wake.
Felaket riski çok yüksek.
The risk for calamity is too high.
İkisi de ayrı felaket.
- Mine too...
Onsuz başıma her türlü felaket gelecekmiş gibi hissediyorum
Without her I have the feeling everything can happen to me.
- İşte kapıda bekleyen bir felaket.
- There's a disaster waiting to happen.
Bu fırsat mırsat değil, tam bir felaket.
That's not an opportunity. That's a disaster.
Bu kasabayı kaybetmek, Dünya Cumhuriyeti için bir felaket olur.
Losing this town would be catastrophic for the Earth Republic.
Seni muhtemelen olduğun o muhteşem felaket haline getiren kendi sınırlarındır.
It's your limitations that make you the wonderful disaster you most probably are.
Bu adil değil, felaket kızgınım.
It's not fair, and I'm mad as hell!
Kopenhag bunu manevî bir felaket olarak değerlendirecektir.
It will be perceived as a moral disaster.
Prentiss o çocuktan kan almamızı istiyor ama damarları melek saçı gibi ve felaket bir kızarıklığı var.
Prentiss wants a blood draw on this kid... but his veins are like angel hair and he has a nasty rash.
Polis bizi görür, emniyet kemerlerimiz takılı değilse, bu bir felaket olabilir.
Cop sees us, we're not wearing our seatbelts, this could be a disaster.
Çöpünüz felaket fazlaydı.
Your trash was overflowing.
Yoksa bir felaket olacak.
It'll be a disaster.
Sonuç felaket olmuştu.
I remember. That got fucked up, right?
Bu açık ki ahlaki ve yaratıcı yönden felaket olan.. .. reklam yazılarından bir tanesi.
It's obviously one of those advertorial sections which is both morally and creatively bankrupt.
Sayın Başkan, çok felaket bir hata yapıyor olursunuz.
Mr. President, you would be making a disastrous mistake.
Yedekleme durumuna gelince, güç kesilirse fırtına ya da deprem gibi doğal felaket olursa, tam olarak...
So, in terms of backup, if the power goes down, some natural disaster hits like a storm, or an earthquake, what exactly...
Felaket bir yüzüğe benziyor.
That is one hell of a pinkie ring.
Felaket bir film, efendim.
It's from My Cousin Vinny.
Yalnız, şaşırmış jet sosyete kaybettiği ailesini unutmaya çalışarak felaket romantik seçimler yapar.
Lonely, disorientated jet-setter makes disastrous romantic choice by trying to replace lost parents.
Burayı tekrardan inşa etmek felaket olacak.
It's gonna be a disaster while we rebuild.
Geride felaket bırakmayacak bir yol.
Something that won't leave us quite a mess.
Tam bir felaket olacak.
Just a monster storm for us.
Sanki felaket yaşanmış gibi.
It's like... Armageddon down there.
Bu bir felaket olurdu.
It would've been a total disaster.