Feral translate English
263 parallel translation
Vahşi bir hayvan gibi!
- Like a feral beast.
Tygrus'un refklekslerini ve vahşi içgüdülerini test etmek istiyorum.
I want to test Tygrus'reflexes and feral instincts.
Çocuk vahşi bir şeye dönüşüyor, kurt adam gibi mesela.
The child is reverting to a feral or wolf-like state.
O zaman çok daha vahşiydi.
Back then. He was almost feral.
Müşteriler buraya vahşi köpekler gibi akın ediyor Niles. Şu kadını gördün mü?
Niles, customers are marauding through here like a pack of feral dogs.
"Bu ülkeye getirilerek, yerel sirkte, bir kafeste sergilenmeye başlandı." "Seyircileri, çiğ et dişleyerek korkutuyordu."
"Brought to this country, he was exhibited in a locked cage owing to his feral ferocity where he would terrify onlookers by devouring chunks of raw meat."
Silahım, doğanın bana verdiği bir şeydi.
" MY ARSENAL WAS SOMETHING FERAL THAT NATURE HAD PROVIDED ME...
Yarın bir kozmetik şirketi için manken seçimlerine katılacağım.
I got a screen test tomorrow for Desirée Feral Cosmetics. I'm in deep shit!
"Ben de Desirée Kozmetik ürünlerinden almalıyım."
"I have got to have Desiree Feral Cosmetics".
Desirée seçmesinde işlerin nasıl gittiğini öğrenmek ister misin?
Don't you want to know how things went with Desirée Feral?
Görünüşü herhangi bir sokak köpeğine çok benziyor. Şimdiye kadar da halkın ilgisini çekmemeyi başardı.
She looks very like another feral dog... and so far she has evaded unwanted publicity.
Sonuç olarak yaban kedileri artık Mangawhai Park'ında... neredeyse tamamen yok edildiler.
As a result, feral cats are now being eradicated in Mangawhai Park.
Yaban kedileri yaklaşık 100 yıldır... bu haşin topraklarda dolaşıyor.
For at least a century, feral cats have roamed this harsh expanse.
Neyse ki bu çalışma yaban kedilerini daha iyi anlamamızı sağlayacak. Eninde sonunda, işler daha iyi olacak.
Hopefully, this work will lead to a better understanding of feral cats and eventually lead to better management.
Yaban kedileri yırtıcı hayvanlar kadar vahşidir.
Feral cats are as ferocious as any wild animal.
Bu yaban kedisi.
This is a feral cat...
Bir anda beynine vahşi duygular üşüşmüştü.
She felt wild, feral, guilty as a criminal.
Tanrı'nın küçük hatalarını ya da terk ettiklerini alıyoruz. Aynı vahşi bir köpek ya da atı koşullandırır gibi koşullandırıyoruz.
To take God's tiny blunders and those He has forsaken and condition them with the same force, the same rigor one would employ to train a feral dog or a wild stallion.
Dağ başında aylak aylak sürterken seni kim çekip kurtardı?
Who was the one that saved you as you roamed in the wild with feral dogs?
Eğer artık o korkunç canavar değilsen... demek oluyor ki... karnını doyurmuşsun.
If you're no longer the feral beast... that means... you've eaten.
Aynı diğer vahşiler gibiydi.
He was just like all the others feral.
Ya da binlerce yabani, arkadaş ve akrabaları.
Or thousands of feral hippie boys, friends and relatives.
{ \ cH00FFFF } Yerine vahşi bir Kaliban ; kıçı kumlu bir Dionysos geldi. doyumsuz...
In his place stands a feral Caliban, a sandy-bottomed Dionysus, a lusty, insatiable...
Birkaç yaban domuzu, bir haftadan kısa sürede cesedi yiyip bitirir.
A few feral razorbacks could get rid of a corpse in less than a week.
Des Feral İmp'i devreye sokuyorum.
I summon Des Feral Imp.
Feral'i feda edip, Beyaz Ejderi devreye sokacağım. Paladin Beyaz Ejderi devreye sokuyorum.
Now I'll sacrifice my Feral Imp and activate White Dragon Ritual to summon Paladin of White Dragon.
Daha sonraları bu filmi izlediğimde... Bu tip vahşi zekayı görmek bir nevi zevk... Hitchcock'un durumunda özellikle... çok kibar, karmaşık, uygar... bir nevi vahşi hızlı hayvan... ki şahdamarının nerede olduğunu biliyor... ve bir nevi kan tadından mutlu oluyor.
So later when I saw his films... it was kind of the delight of seeing this kind of savage wit, if you will... that beneath, in Hitchcock's case especially... the very urbane, sophisticated, civilized veneer... was this kind of feral, quick animal... that knew exactly where the jugular was... and kind of delighted in the taste of the blood.
Arthur Spooner ince ve sert kadınlardan hoşlanır. Vahşi kedi gibi.
Arthur Spooner likes'em lean and mean, like a feral cat.
Evet, yabanileşmeye başlamıştı.
Yeah, it was starting to get a little feral.
Vahşi..... şey gibi.
Wild. Almost feral
- Vahşi ne?
- Feral
Çocuklar yabanidir.
Children are feral.
- Yabani bir çocuk.
- She's a feral child.
Yabani çocuk, büyük ihtimalle jambonu çiğ yiyebilir.
The feral child could probably eat it raw.
Bu adam etmesi zor bir yabani sırtlandı.
this was "feral hyena hard to handle."
Her türlü itiraz ölüm demekti... ya da yer değiştirme, vahşi ileri karakollara.
Dissent of any kind meant death... or transportation, to what they'd call a feral outpost.
Muhtemelen şu etrafta koşturan vahşi çocukların birinden bir bağırsak virüsü kaptı.
Probably caught an intestinal virus from one of those feral kids running around.
İmla hatalı bir e-posta değil bu, resmen vahşileşmek.
'This isn't a misspelt e-mail, this is going feral.
Şu vahşiyi!
She's feral!
Biliyorsun, yeni dönüştürülmüş bir vampir yabani bir kedi yavrusu gibidir.
You know, a newly turned vampire is like a feral kitten.
Vahşi.
He's feral.
Yaralanmış vahşi kedilerin yaydıkları bir koku vardır.
There's a scent given off by wounded feral cats.
Vahşi bir kaplan gibi.
- It's a feral tiger, yeah. - It's wild.
Selam, Feral.
Hi, Feral.
Ve kendisinde, söz geçirebilirliği ve liderlik yetenekleri bulunan ilk müdür yardımcımız olarak Feral'ı ilan ediyorum.
And based on her energy, commitment, and leadership skills, I'd like to announce that Feral is going to be our first assistant manager.
Yabani oğlumun adına özür dilememe izin verin.
Let me apologize for my feral son.
Hayatta kalanlar yalnız bir kişi bulunmuş köpeklerle yaşayan vahşi bir çocuk.
One survivor was found- - this feral kid who lived with the dogs.
Onda yırtıcı bir hayvanın yabaniliği heyecanı var.
There's the idea of the feral, of blood, of a soul in ferment of a ferocious animal...
O yabanileşmiş.
He's gone... feral.
Bir kazazede mi?
- I think he's feral.
Bence bir vahşi.
Feral?