Ferris translate English
761 parallel translation
Yok, bu Ferris.
No, that's Ferris.
Ferris adında birini sor.
Ask for a guy by the name of Ferris.
Luckton, Ferris'ten Charlie Baker'ı arıyor.
This is Luckton at Ferris to Charlie Baker.
Kasabanın hemen dışında bir dönme dolap vardı.
There used to be a Ferris wheel just outside of town.
Ben gerçeklerle ilgilenirim. Ferris!
I deal in realities.
Ferris!
Ferris!
Çık dışarı Ferris!
Get out. Ferris!
Meseleyi mantıkla çözmek isterim Ferris.
I'd like to reason things out.
Ve sadece Ferris'le sınırlı olmayacak.
And not just Ferris!
Lütfen dönme dolapta olanları unut.
Please forget it, what happened up on the ferris wheel.
- Önce çavuşu görmek istiyorum.
I WANT TO SEE SERG EANT FERRIS.
- Çok daha iyi.
( Ferris ) I FEEL MUCH BETTER, SIR.
Biz geldik, Bayan Ferris.
Here we are, Mrs. Ferris.
Bayan Ferris ev işlerinden sorumlu.
Mrs. Ferris is our housekeeper.
İşte dönme dolap.
There's the Ferris wheel.
Galaksi Yüksek Komiseri Ferris gemide, tıbbi malzemelerin Makus III'e olan naklini gözetiyor.
On board is Galactic High Commissioner Ferris, overseeing the delivery of the medicines to Makus III.
Bay Ferris, burada komuta bende.
I'm in command here, Mr. Ferris.
- Ferris tekerleği mi? - Evet.
- Ferris wheel?
Cort Ritcher ya da Greg Hollander, saat 12'de Ferris'in aracında olun.
Cort Ritcher or Greg Hollander, go to the Ferris wheel at twelve o'clock.
"Bir Bayan Melville gerilimi... yazanlar, James Ferris ve Ken Franklin."
"A Mrs. Melville thriller... byjames Ferris and Ken Franklin."
Şu şekilde bakın, Bayan Ferris.
Look at it this way, Mrs. Ferris.
Sana söyleyeyim, Bayan Ferris, dünyadaki en kötü aşçıyım.
I'll tell you, Mrs. Ferris, I'm the worst cook in the world.
Bayan Ferris sizi arayıp, kocasının vurulduğunu söylediğinde, arabaya atlayıp, doğruca buraya Los Angeles'e sürdünüz.
When Mrs. Ferris called you and told you her husband got shot, you jumped in a car and drove right back to L.A.
Ken Franklin ve James Ferris.
Ken Franklin and James Ferris.
En nihayet, yoksul yıllarımızda derginiz Franklin ve Ferris'e çok nazikti.
After all, your magazine was very kind to Franklin and Ferris during our lean years.
Herkes James Ferris'i hiç mi hiç duymadığını söyledi.
Everyone said they never even heard ofjames Ferris.
Los Angeles'deki Ferris malikanesine açılmış bir telefon.
It was a call to the Ferris house in Los Angeles.
Fakat, görüyorsunuz, her ikimizi de büyük bir sıkıntıdan kurtarmış olurdunuz, önce Joanna'ya sorsaydınız.
But, you see, you would've saved both you and me a great deal of trouble... if you'd checked with Joanna Ferris first.
Seninle Bayan Ferris'i buradan çok söz ederken işittim, ve çok muhteşem göründü, ve inanın bana, uh, abartmıyormuşsunuz, çünkü... burası muhteşem.
I heard you and Mrs. Ferris talk so much about this place, and you made it sound so terrific, and believe me, uh, you weren't exaggerating, because... this is magnificent.
Bayan Ferris, yüz yıldır tanısanız da fark etmez.
Mrs. Ferris, it wouldn't make a difference if you knew him for a hundred years.
Bayam Ferris bana yazmaya katkın olmadığını, bütün işi kocasının yaptığını söylediğinde,
When Mrs. Ferris told me that you didn't contribute to the writing, that her husband did all the work,
Ferris.
Ferris.
Ferris nerde?
Where's Ferris?
Gene bir sandalyen var. Gene bir dürbünün var. Sadece artık lunaparktaki dönme dolabın tepesinde oturacaksın.
You still got a chair, you still got binoculars, only now you're on top of the Ferris wheel in the amusement park.
Dönme dolabın tepesinde oturup, dürbününle uçakları gözlersin. - Hiç aşağı bakmazsın. Yukarı, yukarı- -
You sit on top of the Ferris wheel with your binoculars, spotting aircraft, and you never look down.
Dönme dolaplara bayılırım.
I love Ferris wheels.
- Dönme dolaplara bayılırım.
I love Ferris wheels.
Dönme dolabın tepesinde mahsur kalmış iki kişi var.
I got two guys stuck on top of the Ferris wheel.
Evlat, bu dönme dolabın kontrol kutusunun anahtarı.
Yes, sir. Look, kid, this is the key to the control box in the Ferris wheel.
Uh, Japonlar hem tankımızı hem de dönme dolabı batırdılar, komutanım.
The Japanese sunk both our tank and the Ferris wheel, sir.
Dean Ferris, bu Bayan Lori Cable, Binbaşı Cooper'ın bir misafiri.
Dean Ferris, this is Miss Lori Cable.
Dean Ferris, Cindy Morris.
Dean Ferris, Cindy Morris.
POPİ KATSABANİ DANAYİ-KATERİNA FERİ
POPI KATSAMBANI DANAE-CATHERINE FERRIS
Prodüktör KOSTAS FERİS
Executive Producer COSTAS FERRIS
Senaryo SOTIRIA LEONARDU-KOSTAS FERİS
Written by SOTIRIA LEONARDOU - COSTAS FERRIS
Yönetmen KOSTAS FERİS
Directed by COSTAS FERRIS
Monahan, Sheeney, Hebner ve Ferris.
Um, Monahan, Sheeney, Hebner and Ferris.
- Dönme dolap da var mı?
- Are they gonna have a Ferris wheel?
NasıI bir histi, Ferris?
WHAT WAS IT LIKE, FERRIS?
- Ferris tekerleğine ne dersin?
- Well, what about the Ferris wheel?
Dönme dolap var.
A Ferris wheel!