English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ F ] / Finding

Finding translate English

13,223 parallel translation
George Armstrong Custer için bu görev altın bulmaktan çok daha fazlasını içeriyordu.
For George Armstrong Custer, the mission is about more than just finding gold.
O an sadece silah tutabilen ve ata binebilen birilerini bulabilmişti. Güvenilir olmalarını umuyordu.
At this point, he's just finding somebody that can hold a gun and hold a horse and that, hopefully, is trustworthy.
Pat Garrett artık Lincoln kasabasının yeni şerifiydi. Aldığı ilk emir Billy the Kid'i bulmaktı.
Pat Garrett is the new sheriff of Lincoln County, and his first order of business is finding Billy the Kid.
Ve bay Teller, başka iş bulmanda iyi şanslar.
And, Mr. Teller, good luck finding another job.
Çünkü, etrafı kurcalarken ablasının vibratörünü görmüş olma ihtimali var.
There's a pretty good chance he saw his sister's vibrator when he was on his little fact-finding mission.
Hint yarımadasının çoğu B pozitiftir, o yüzden bölgede 0 negatif birini bulmak daha zor.
Most of the Indian subcontinent is b-positive, so finding a local match that is o-negative is more difficult.
Bilmiyorum. Ama denerken çok eğleneceğim.
But I'm gonna have fun finding out.
- Orada Bolivar'ı bulma şansımız daha fazla olur.
- That's where we have our best shot at finding Bolivar.
İç salgı ve kan dolaşımı sistemine bakarken işe yarar bir şey bulamamıştık.
We haven't been finding anything particularly useful, looking for vulnerabilities in the endocrine and circulatory system.
Efendi'yi bulmak.
Finding the Master.
Bak kendine, gerçek potansiyelini bul, Petar görüşünü kaybederken.
Look at you, finding your true potential, while Petar seems to be losing sight of his.
Şeyi öğrenmesini istemezdin.
You don't want them finding out about...
Hayatında istediğin en son şey Federal oğlunun yaptığımızı öğrenmesi olur.
Last thing you want is your Fed son finding out about what we did together.
ama seni bulunca... hala hayatta olduğunu bilmek...
But finding you... knowing you're still alive...
Eğer John Doe durumundaysak Jimmy Hoffa'yı bulman bile daha kolay olur.
If this is a John Doe situation, you got a better chance of finding Jimmy Hoffa.
Bulurken iyi şanslar sana.
Good luck finding him.
O gemide Randall'a bir şey oldu. O konteynerin içindeki şey yüzünden. ve ne olduğunu öğrenmek için yardımınızı istiyorum.
Something happened to Randall on that ship, something that was in that container, and I need your help finding out what.
Yeri için şahitlik edecek sağlam tanıkları rahatça bulacağınızdan kuşkum yok.
I'm sure you won't have any trouble finding any number of people more than happy to provide a rock-solid alibi.
Onu bulmaya yaklaştınız mı?
Update me. Are you any closer to finding him?
Jesse'yi bulmak üzerine çalışmalıyız.
We need to work on finding Jesse.
Bu akşam Adrien'i bulma ümidiyle Operaya gideceğim.
Tonight I'm going to the Opéra in the hopes of finding Adrien.
Yerini tutabilecek bir şeyler arayabilirim, ama bu tür ilaçların içindeki dengeyi bulmak, biraz karmaşık olabilir.
I can look for something comparable, but finding the balance in medications like these can be complicated.
Bak, onu bulmak en az Zoom'u bulmak kadar zor olacaktır.
Look, finding her is gonna be just as hard as finding Zoom.
Burayı bulmakta zorlandınız mı?
Have any trouble finding the place?
Bu kolay değil, biliyorsun, Böyle insanlar bulma, Kaybolurken kimseyi özlemeyecek biri.
It's not easy, you know, finding people like that, somebody that nobody's gonna miss when they disappear.
Bence önemli olan Brenda'nın oğlunu ve Malik'e bunu yapanı bulmaya odaklanmak.
I think what's important here is to focus on finding Brenda's son and whoever did this to Malik.
Yüksek belli olunca birbirine uyumlu parçaları bulmak çok zor oluyor.
When you're high-waisted, it is very difficult finding pieces that work together, so...
Beni tekrar bulma riskini alamam.
Can't take the risk of you finding me again.
Kayıp olan bir çocuk vardı onu bulduk ve, onu bulmak gerçekten zor oldu, ama, biz yinede bulduk.
We found out there was this lost kid and, uh, it was hell finding him but... but we did.
Bunun sebebini bulabilmek için ne kadar kaynak harcadığımızı biliyor musun?
Do you have any idea how many resources we have devoted to finding the cause of this?
Ama arkadaşlarımız gerçekleri bulmaya çalışırken öldü, ve sen doğruyu bulmanın bir tık uzağındasın.
But our friends died searching for the truth, and you're just a few keystrokes away from finding it.
Ve mücadele ettiğimiz bu kadın, tedaviyi bulmak için tek umudumuz olan doktoru az önce otobüsün altına itti!
with a hope of finding a cure under a triple-decker bus!
Ve mücadele ettiğimiz bu kadın tedaviyi bulmak için tek umudumuz olan doktoru az önce otobüsün altına itti!
We're up against a woman who just threw the only doctor with a hope of finding a cure under a triple-decker bus!
- Leo'yu bulabildin mi?
- Any luck finding Leo?
- Birine mi bakmıştınız?
Do you need help finding somebody?
- Öğrenmeye değer bir şey bulmaya.
To finding something worth learning.
Hizmetçiler bunları sarayın dört bir yanında buluyor!
The servants have been finding them all over the palace!
Burası onula alakalı... gücü bulmakla.
That is what this is about - - finding strength.
Seni geride tutan bir şey olmadan önüne bakmana sevindim.
That's good. No, I'm glad that you're finding a way to move on without anything holding you back.
Telefonları bulunca arama geçmişlerini bulabildik.
Finding these phones allowed us to examine their call history.
Görev aracı November Juliet Sıfır Yedi Zulu Foxtrot Whisky adli tıp tarafından incelenip dikkate değer bir bulguya rastlanmıştır.
Service vehicle November Juliet Zero Seven Zulu Foxtrot Whisky was examined forensically, with one notable finding.
Danny'nin karşılaştığı tek sorun listeyi sakladığı yeri bulmaktı.
The only problem that Danny faced was finding the exact spot that he had hidden his list - days, weeks or...
Şu an kendini buluyor.
She's finding herself.
Hâlâ A.L.I.E. bizi bulmadan yok etme düğmesini bulmamız gerek.
We still have to get the kill switch - without A.L.I.E. finding us. - Ok.
Sizi duyuyorum Bayan Kaeting, ama başvurabileceğim yasal hiçbir yer yok A.D.A'yı kaldıracak veya suçlamaları düşürecek.
I hear you, Ms. Keating, but I am finding no legal recourse to remove the A.D.A. or throw out the charge.
Genelde en çok öyle banal bir seviyeye inecek ilhamı bulmakta zorlanıyorum. Genelde en çok öyle banal bir seviyeye inecek ilhamı bulmakta zorlanıyorum. Yani bu kızları ayarttığını kabul ediyorsun öyle mi?
The truth is that finding the inspiration to descend to such a pedestrian level is often my foremost challenge.
Çeviri : Jennifer İyi seyirler... Bar için yeni bir müdür bulmak sandığımdan daha zor olacak.
♪ can take your life and change directions ♪ man, finding a new manager for the bar is going to be harder than I thought.
Yine diyelim ki anne, farzı misal, Danny'nin peşindeki o adamların ki onlardan çaldığı uyuşturucunun değeri yaklaşık iki milyon dolar olsun Danny'yi bulmaları an meseleseymiş.
Let's just say, hypothetically, the people that were looking for Danny, Mom... and the near two million dollars in drugs that he stole from these people... they were getting very, very close to finding him.
Uyumak biraz zor hele o kadının beni ve seni öldürmeye çalışan, Kraliyete yardım eden ve kızımı kaçıran kadın olduğunu bilince.
It's kind of hard to sleep after finding out that the woman who tried to kill me and you and helped the Royals steal my daughter is alive and well.
Bundan kaçınmanın yolları bulunabilir.
You might do well finding ways to avoid it.
Çocuğu bulup onu getirmenin sorumluluğunu üstlenmek istemiyorsun.
You don't wish to carry the consequence of finding the boy and bringing him back.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]